Gazi Paşa'ma!
Türkiye buz kesti Gazi Paşam... Kara kış insanların ensesinde boza pişiriyor. Aç ve işsiz insanlar sokaklarda...
Hani bir keresinde "Elime sazımı alıp Toroslara çıksam, sana seslensem" diye yazmıştım.
Şimdi düşünüyorum da, sana Toroslardan seslenemem... İngiliz, Hollandalı, Rus sahipleri kızar. Malum oralar, o topraklar onların tapulu malları..
Hani, yorgunluğumu gidermek için bir dere kaynağından bir yudum su içmeye kalksam, İsrailli dikilir başıma...
Madenler, fabrikalar, bankalar...
Ne diyeyim ki Atatürtk'üm , küresel sermayenin çete reisleri kolayca sınırlarımızdan sızarak, milli ekonomimizi çökertmeyi başarmış...
İnsanlarımız var olan o büyük zenginliğimizin farkında olmadan, milli ülkülerini yitirerek, ileri demokrasi denilen çarkın girdabında yuvarlanıp duruyorlar.
Küreselleşmenin doğasında var olan ulus devlet düşmanlığı, zehirli tohumlarını Anadolu'nun bereketli topraklarına serpmekle meşguller..
Bu zehirli tohumlar ürün verir mi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaya, tüm bu olanlara rağmen güçleri yeter mi Paşam?
Bizi "Mankurt"laştırabilirler mi? Türk milleti geçmişini silip , efendilerinin kölesi olabilir mi?
Biz Bülent Arınç'ın işaret ettiği gibi "İki toplumlu bir devlet" olabilir miyiz?
Veya Leyla zana'nın çığırtkanlığını yaptığı "Bağımsız Kürdistan" olur mu?
Şimdi Gazi Paşam
Sivil anayasa çalışmaları ile ulus devlet bir "yurttaşlar" devletine dönüştürülebilir mi?
Gazi Paşam, Erdoğan'ın "Ankara dönüştü" cümlesinin altında yatan gerçek, Türkiye'nin dönüştürülmek istenmesidir.
Senelerdir uygulanan, ancak "Ben aydınım, ben milliyetçiyim" ve hatta "Ben Atatürkçüyüm" diyen büyük bir çoğunluğun haberdar olmadığı yasa değişiklikleri ile yapılanlar, ulus devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır.
Örneğin Terörle Mücadele Kanunu'nun "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan yazılı ve sözlü propaganda ile toplantı gösteri ve yürüyüş yapmayı" suç olarak niteleyen 8. Maddesi'ni 2003 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.
Böylece Apo posterlerinin, bölücü örgüt bezlerinin kullanılması ve bölücü propaganda yapılması suç olmaktan çıkarılmıştır.
Hatta Gazi Paşam, bölücüler bu maddenin kaldırılmasını fırsat bilerek, senin heykellerini üç renkli bezleriyle kaplamışlardı. Sessiz kalanlara sormuştum, bana biri cevap versin diye.. O çok büyük demokratik kitle örgütü sana yapılan bu hakareti sitelerinde yayımlanan bir bildiri ile geçiştirivermişlerdi.
O büyük örgüt demişken birdenbire aklıma geliverdi Gazi Paşam. Doğu'da bir şubenin başkanını "Terörle Mücadele"ye, terör örgütü üyesi olarak şikayet etmişler. Şikayet etmişler ama, o kişi halen o örgütün üyesi olarak şube başkanlığını da yürütüyormuş.
Toplumun algısındaki yanlış yönlendirme, "Hepimiz Hrant'ız" "Hepimiz Ermeni"yiz" söylemleriyle sokaklarda boy göstermeye başladı Gazi Paşam.
Ölenle, gidenin arkasından laf söylenmezmiş ama ben Hrant Dink'i, bir yazısında kullandığı "Zehirli Türk kanının yerini asil Ermeni kanı alacaktır." cümlesi ile hatırlarım.
Öldürülmesini, hele o şekilde öldürülmesini bir insan olarak asla kabul edemem. Davanın sonucu hakkında da yorum yapmak haddim değildir.
Benim üzerinde durmak istediğim Hrant'ın beşinci ölüm yıl dönümünde ortaya çıkan fotoğraf... Kimler var o fotoğrafta? BDP'li vekiller, alaca karanlık aydınları ve devleti suçlamak için her fırsatı acımasızca kullanmayı görev bilenler..
Hrant'ın hatta Rahip Andrea Santoro'nun öldürülmesinden kâr payı çıkaranlar, derhal Ergenekon'un başlangıç noktası olarak ilan ettikleri bu iki olayı sahiplenmişlerdir. Hasdal ve Silivri'nin kilidini açan "Küresel katiller"in işlediği bu iki cinayettir.
Şehit Mehmetlerin ardından viski-sodasını yudumlayıp, rahat koltuklarında oturmayı tercih edenler Gazi Paşam, devletin dönüştürülme senaryosunun altına imzalarını atmaktadırlar.
Mesele "Hepimiz Ermeniyiz" "Hepimiz Hrant'ız" sloganı değildir. Mesele daha büyük ve vahimdir. Alaca karanlık aydınları dediğimiz kesimde, ki onlar ileri demokrasi savunucularıdır.- milli benlik tamamen yok olmuştur. Onlar için devlet "faşist"tir.
İşin kötüsü bunların çoğunun yazar-çizer takımından olmaları zaten emperyalizmin kefenlediği beyinleri cenaze namazına "buyur" etmeleridir.
Gene Hrant'ın söylemiyle vaktiyle Ermenileri ve Kürtleri kullanarak ulus devleti, senin Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğun Cumhuriyet'i yıkmak isteyen emperyalizm, şimdi de Türkleri "sivil örümcek"in ağına düşürmek sevdasını gütmektedir..
Sivil anayasa senaryosunun alt yapısında var olan gerçekler küresel katillerin kanlı cinayetlerinin asıl amaçlarının kimliksizleştirdiği, ötekileştirdiği gibileşen bu insanları kullanarak, Türk vatanını ele geçirmektir.
Şehidine, askerinin, yurtseverlerin ve hatta emekli olsa da bir Genel Kurmay bAşkanı'nın tutuklanmasına sessiz kalmayı marifet bilenler, devleti suçlamak adına aralarındaki tüm farklılıkları öteleyerek bir araya gelmeyi başarıyorlar.
Kimler var bu fotoğrafın içinde Gazi Paşam? AB ve ABD muhipleri, eski solcular, PKK'lılar ve onların Meclis'teki temsilcileri, ileri demokrasiciler, devlet düşmanları, sosyalistler, vatandaşlık bilincini bir türlü özümsemeyenler, halkların kendi siyasi kaderini tayin hakkını savunanlar, tarihini inkâr edenler, emperyalist soykırım yalanını savunanlar ve Ermeni'ci, Dersim'ci özürcüler..
Ve sivil anayasa Gazi Paşam; "Milli Bayramlarla ilgili Güncelleme" yapılarak, milletin dirliği, varlığı ve birliğine küresel hormonların şırıngasının şah damarımızı hedef aldığı gündemle, esas, ana gündemin üzeri örtülmek istenmektedir. Elbette Türk milleti milli bayramlarına sahip çıkacaktır. Fakat ana düşmanın ülkemizde uygulamak istediği gerçek tehlike asla unutulmamalıdır Gazi Paşam.
* Özerk Kürt bölgesi kurulması için yasaları ve Anaysa'yı değiştiriniz.
* Bölünme havası vermemek için bunu, yerinden yönetim, yerel yönetimleri güçlendirme adı altında yapınız.
* Türklüğü vatandaşlık olarak tanımlayan Anayasa'nın 66. Maddesi'ni değiştiriniz.
Bu maddeler ve benzeri bir çok madde Türkiye'de "Habur Rezaleti" ile başlayan "açılım" baş mimarı David L. Philips'in "Kürt Raporu"ndan alınmıştır Gazi Paşam. Raporun devamında "Ana dilde Eğitimde" ısrarla durulmaktadır.
"Bizim milletimiz, milliyetinden uzaklaşmalarının çok acı cezalarını gördü." demiştin Gazi Paşam... Ne yazık ki Türk milleti gene milliyetini inkâr sürecinin içinde bocalamaktadır.
"Milliyetinden uzaklaşanlar" azınlıktadır. Bu nedenle Gazi Paşam gereği ne ise onu yapmak için bir araya geleceğiz. Sen demiştin ya "İç ve dış düşmanlara karşı Milliyetçiler ve Cumhuriyetçiler bir araya gelmelidir."
Bu birlikteliği başarmak için çıktık yola... İç ve dış düşmanlarımızın kurduğu cepheyi çökerteceğiz. Bunu nasıl mı yapacağız Gazi Paşam?
"1919 Mayıs'ının 19'uncu Samsun'a ayak bastım." cümlesi ile başlayan Büyük Nutuk'ta anlatmışsın biz nasıl yapıldığını...
Tüm kuvvacı dernekleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında bir araya getirdiğini...
Yurtsever din adamlarını İstiklâl yolu'na ortak edişini...
Dersimli Diyap Ağa'yı..
Kongreleri, Meclis'in kuruluşunu ve çalışmalarını...
Tüm "ahval ve şerait"e rağmen dirilen Türk milletini tek, tek anlatmışsın Gazi Paşam..
Yol rehberimiz senin Büyük Söylev'in olacaktır.
O zaman...
Türkiye'yi dönüştürmek isteyenlere karşı bir cephe kurulmalıdır. Yapılacak tek şey tüm milli parti, dernek ve örgütlerin bu amaçla bir almaya gelmeleri ve Türk milletini de bu milli birliktelik çatısı altında toplamaları gereğidir.
O zaman dersimiz Atatürk, dersimiz Nutuk'tur Gazi Paşam.
Sen, önce bu millete, sonra kendine inandın ve başardın.
Biz önce Türk milletine, sonra da kendimize güveniyoruz ve başaracağız Gazi Paşam.
Ellerinden öperim.
Figen ÖZEN, 20 Ocak 2012