Gehlen Örgütü
Son yüzyılın en önemli casuslarından biri olan Kim Philby Moskova'da öldü; Philby, İngiliz istihbarat örgütünde yıllarca KGB ajanı olarak çalışmış; durum anlaşılınca dd KGB tarafından Moskova'ya kaçırılmıştı. Philby, İngiliz istihbarat örgütündeki KGB ajanlarının ne ilki ne de sonuncusuydu. Philby'den sonra da ingiliz istihbaratında KGB ajanları yakalandı.
Her devletin istihbaratı vardır. Gizli haber alma, güç geçtikçe karmaşık yapılara bürünen bir sanat halini aldı.
Hem bir sanat halini aldı hem de istihbarat örgütleri yoluyla hükümetler devrildi; yapay kargaşalar yaratıldı ve terör yöntemlerine başvuruldu.
İstihbarat örgütlerinin en önemlilerinden biri "Gehlen Örgütü" olarak bilinir.
Reinhard Gehlen, 2. Dünya Savaşı yıllarında Alman ordusunda görev yapan bir generaldi. Alman Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Servisi'nde çalışan Gehlen, savaş bitiminde istihbarat arşivi ile birlikte Amerikan Silâhlı Kuvvetleri'ne teslim olmuş; o tarihten sonra da CIA emrinde çalışmaya başlamıştır.
General Gehlen, CIA emrindeki çalışmalarından sonra, Federal Alman İstihbarat Servisi (Bundesnachrichtendienst)'ni kurmuş, kısa adıyla BND olarak bilinen Alman istihbaratını 1968 yılına kadar yönetmiştir. Alman istihbarat örgütü, 1953 yılına kadar CIA emrinde "Gehlen Örgütü" olarak adlandırılmış, bu tarihten sonra örgüt federal hükümet denetimine geçmiştir.
General Gehlen, ClA'nın, Sovyetler Birliği üzerindeki istihbarat çalışmalarının kilit adamlarından biriydi. Bu eski Nazi generali, "The Service" başlığı ile İngilizceye çevrilen anılarında, Sovyet rejiminin ancak ve ancak Sovyet toplumundaki milliyetçi akımlar canlandırılarak yıkılabileceği görüşünü savunmaktadır.
Gehlen'in İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi generali olarak savunduğu bu düşünce, bugün CIA tarafından benimsenmiş durumdadır. Anti-Sovyet siyaset, Gehlen'in 1940'lı yıllarda savunduğu görüşlere çok, ama çok benzemektedir.
Bu Nazi generali, İkinci Dünya Savaşı boyunca Alman Genelkurmay Başkanlığı kanalı ile gerek Türkiye'de gerekse Sovyetler Birliği'ndeki Özbekler ile ilişki kurmuştur.
Özbek kökenli Ruzi Nazar'ın General Gehlen'in Sovyet ordusundaki kaynaklarından biri olduğu sanılır. 2. Dünya Savaşı'na Sovyet subayı olarak katılan Ruzi Nazar, savaş sırasında Alman ordularına teslim olmuş; savaş sonrasında da tıpkı General Gehlen gibi Amerika'ya gitmiş, daha sonra da ClA'ya girmiştir.
Ruzi Nazar, 27 Mayıs 1960 tarihinden 12 Mart 1971 tarihine kadar Türkiye'de CIA görevlisi olarak bulunmuş; 1971 yılında da Bonn'a yerleşmiştir.
Gehlen, "The Service" başlıklı anılarında BND'den ayrılacağı günlerde istanbul'a Türk istihbarat servisindeki arkadaşlarına Allahaısmarladık demek üzere geldiğini de anlatmaktadır.
Sözü uzatmayalım; acaba Gehlen şu bizim ünlü kaçak Murat Bayrak'ı tanıyor muydu?
Bir varsayımdır, ama yine de yazalım; Gehlen, kurduğu ilişkileri nedeniyle, Murat Bayrak'ı herhalde tanımıştır.. Çünkü Murat Bayrak, Nazi ordularının Yugoslavya'yı işgal ettiği günlerde, işgal kuvvetleri ile işbirliği yapmıştı.
Murat Bayrak, bilindiği gibi MHP'nin son Genel İdare Kurulu üyelerindendir. 12 Eylül gecesi, bütün MHP yöneticileri gözaltına alınırlarken, Ankara sıkıyönetimi Murat Bayrak hakkında soruşturma emri bile vermemiş ve Bayrak, elini kolunu sallayarak yurtdışına çıkmıştır.
Bayrak, Hürriyet Gazetesi'nden Uğur Dündar'a yurtdışına çıkışında bir güçlük ile karşılaşsaydı, "birilerinin.. Yunanistan'dan helikopter ile gelip kendisini kaçıracaklarını" anlatmıştı.
Kimdir bu birileri?
Murat Bayrak'ın birileri tarafından korunduğu çok açıktır.
Öyle bir ilişki ki, kimse Murat Bayrak'a dokunamıyor.
12 Eylül'den önce ülkücü gençlerin eğitildikleri kamplar kuruyor, kimse dokunamıyor! Bir eski CIA görevlisi olan silâh kaçakçısı Frank Terpil açıkça "Türkiye'de Murat Bayrak'a silâh sattım" diyor, kimse dokunamıyor! MHP'nin son Genel İdare Kuruİu'nda görev yapıyor, kimse hakkında soruşturma bile açamıyor!..
Nedir bu kudretin ve kuvvetin kaynağı? Niçin korunuyor, niçin kollanıyor Bayrak?
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 15 Mayıs 1988