GEL DE ANLAT !
‘Sarı Yelek’liler yine ayaktaydılar.
İki aydır ve her Cumartesi.
Ne ki, Fransız basını ile dünya basını, yine dövülen jandarma ve yakılan arabalara baktılar.
‘Şiddet’i kınayan kınayana..
Hükûmet sözcüsü’nün bulunduğu ‘Bakanlık Binası’na dayanan iş makinasına ne demeli, değil mi ama?
Bakan arka kapıdan kaçmak zorunda kalsın...
‘Şiddetin her türlüsü’ gibi yuvarlak bir sözün arkasına sığınacak değilim.
Weber gibi, ‘Şiddet Tekeli’nin de kimseye verilmiş olmasından yana değilim.
Sadece ve ancak ‘haksız olarak’ kullanılan ‘şiddet’e karşı olunmasından yanayım.
‘Haklı’ ya da ‘haksız’ olmak da ‘yer’ ve ‘zaman’a göre değişir diyelim.
O jandarmanın dövülmesine üzülmedim diyemem.
Ne var ki, ‘Sarı Yelek Hareketi’ sadece ve yalnızca ateş, duman, gaz, bomba ve dayak değil ki.
İşte, o gözümüze sokulan ya da sokulmak istenen ‘şiddet’i, gelin kınayalım ama o noktaya takılıp kalmayalım derim.
Şimdi, başta Macron ve bakanları olmak üzere, partisi ve yandaşları ile aklınıza gelebilecek diğer tüm ‘parti’, ‘sendika’ ve ‘dernek’ yöneticileri, gazeteciler, yorumcular ‘Sarı Yelekliler’e, ‘gelin örgütlenin’, partiyse parti, dernekse dernek, ‘gelin politika yapın’ diye yalvarmaktalar.
Aynen Türkiye’deki zırzop politikacının, ‘Yeleğini çıkar da adaylığını koy’ demesi gibi..
Yani ‘kendi alanı’na çekecek.
Sözde ‘politika alanı’, kaba Türkçesiyle ‘Siyaset’.
‘Sarı Yelekliler’ ikinci ayın sonunda ve aleyhlerine olacak onca ‘kötü örnek’ olmasına karşın, hâlâ halkın yarıdan fazlasının desteğini alıyorlar.
Bugün seçim olsa % 7-8 oy oranıyla Fransa’nın dördüncü ya da beşinci büyük partisi olacaklar.
Mitterand’ların, Rocard’ların, Jospin’lerin ‘Sosyalist Partisi’nden öndeler.
Ancak henüz ‘Siyaset’ alanına girme niyetinde değiller.
‘Siyasetin tam ortası’ndalar ama..
Macron ve ‘Hükûmeti’ne, Meclis’teki çoğunluğa geri adım attırdılar ve daha da attıracak gibi görünüyorlar.
Genel olarak ‘Siyaset’e geri adım attırıyorlar.
Sizlerinki gibi ‘Parti’, sizlerinki gibi ‘sendika’, sizlerinki gibi ‘dernek’ olmak istemiyoruz diyorlar.
Sizlerin yaptığı ‘siyaset’ değil demek istiyorlar özde.
Değil mi ki, bugün başta Fransa olmak üzere, çoğu ‘ileri demokrasi’ ülkelerinde politikacılar ‘politik sınıf’ olarak adlandırılmaktadır.
Örneğin bugün Fransa Meclisi’nde bir tek ‘işçi’ bulunmamaktadır.
‘Sendikacı’-mendikacılar da ‘yeleksiz sarı’ grubuna girmektedir.
Ve ‘Sarı Yelekliler’, göreli olarak yerelde, Belediyelerde diyelim, seçilmişlerle ‘içli-dışlı’ olmalarına karşın, Milletvekili ve Senatörlerle aralarında bir ‘kopukluk’ olduğunun bilincindeler.
Kendilerini ‘temsil’ etmediklerini, bir ‘Sınıf olarak’ halktan kopmuş olduklarını bilirler.
Bu durum, onlara, Türkiye’deki gibi, ‘ulaşılamaz’ olmaları anlamında değildir.
İstedikleri zaman, istedikleri milletvekiline, bakana, başbakana ulaşabilirler.
Ancak onların seçildikten sonra artık kendilerinden olmayan bir ‘sınıf’a geçeceklerini bilirler.
Onlar artık ‘siyaset’ denilen bir ‘oyun’un ‘oyuncu’ları olmuşlardır.
Bugüne değin, çoğunlukla ‘sandığa gitmeme’ gibi bir ‘tepki’ veriyorlardı.
Ancak bugün, sandık-mandık bir yana, şu şu şu isteklerimiz var, haydi, hemen ve şimdi, bu isteklerimizi yerine getirin diyorlar.
Seçimdi, partiydi, programdı o sizin sorununuz.
Yarından tezi yok şunları şunları yapacaksınız diyorlar.
‘Halkın iradesi’ mi diyordunuz, işte buradayız, ‘irade’miz budur ve siz buna uymak zorundasınız.
‘Politik Sınıf’, başta Macron ve Hükûmeti önce kasanın ağzını açtılar ve dargelirlilere yönelik 10-12 Milyar Avroluk bir ‘paket’ açıkladılar.
Sonra ülke genelinde ‘Ulusal Tartışma’ açıp, istekleri bir ‘program’a bağlamaya kararlı olduklarını söylediler.
Ancak ve ne var ki, ‘Politik Sınıf’ bu, ve halkın onlara güveni kalmamış.
Eninde sonunda bir kıytırık gerekçe ileri sürerek ‘kıvırtabilirler’.
Nitekim Macron, isteklere açığız ama ‘politik hedeflerimizden vazgeçmeyiz’ demez mi?
‘Sarı Yelekliler’ de ‘Öyleyse işte böyle’ diyorlar.
Ve bugün, başlangıçtakinden az olsa da, bir önceki haftanın iki katı olarak sokaklara çıktılar.
Ancak Fransız ve aracılığıyla tüm dünya basını, yine dövülen jandarma ya da yakılan arabayı öne çıkardılar.
Oysa halkın yarıdan fazlası ‘Sarı Yelekliler’in arkasında.
Ve ‘Hareket’ sürmekte.
Bakalım ‘el mi yaman bey mi?’