2 Mayıs 2010
GELEN VE GİTMEKTE OLAN…
İrfan Tuna
Dün 1 Mayıs, emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüydü. Hem ülkemizde, hem de dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan meydanları doldurdu. Meydanlar, emperyalizme, kapitalizme, ABD’ye öfke yağdırdı…
Dünyamızda çok büyük gelişmeler oluyor. Yaşanan gelişmeler, çok köklü değişikliklerin habercisi.
Dünya kapitalizminin önderi ABD, Latin Amerika’da, yıllarca askeri kanlı faşist diktatörlükler aracılığıyla kan kusturduğu arka bahçesinde çok önemli mevziler kaybetti, kaybetmeye devam ediyor… Kaybettiği mevzilerin tümünde, ulusal kaynaklarını emperyalistlere yağmalatmayan, halkın ve toplumun yararını ön planda tutan halkçı-devletçi yönetimler işbaşına geldi.
Ukrayna’da, Gürcistan’da, Kırgızistan’da, Azerbaycan’da, ABD emperyalizminin bugüne kadar Soros destekli renkli darbeler yaptırarak ya da yaptırmaya çalışarak kendisine bağlamak istediği ülkelerin hepsinde Soros renkleri mosmor oldu. Devrimlerle çalkalanan bölgemizde ABD, askeri üslerini birer birer kaybediyor… Japonya bile, ülkedeki Amerikan üslerinin varlığına son vermeyi ciddi biçimde tartışmaya başladı…
Balkanlara dönüyorsunuz, gelişmiş batı kapitalizminin sevimli çocuğu Yunanistan çalkalanıyor, Arnavutluk çalkalanıyor… Macaristan, Bulgaristan kıvranıyor… Dünya kapitalizminin en merkez ülkelerine, İngiltere’ye, Fransa’ya, Almanya’ya bakıyorsunuz, yoksulluk ve işsizlik hızla yaygınlaşıyor… ABD’nin kendisi sokaklardaki aç, perişan insanlarla dolu…
***
Kapitalizmin ideologları ve savunucuları kapitalizmin doğasından kaynaklanan bunalımların hepsini; petrol fiyatlarının artışı gibi, nüfus artışı gibi, arz ve talep dengesizlikleri gibi nedenlere bağladılar bugüne kadar.
Oysa kapitalizmin önceki yıllarda yaşadığı sorunlar da, günümüzde yaşanan çok daha derin sorunlar da, kapitalizmin bizzat kendisinden kaynaklanan sorunlardır. Yaşanan sorunların temelinde, kâr ve sermaye birikimiyle gelişen kapitalizmin, bu gelişme aksadığında dar boğaza girmesi vardır.
ABD’nin başında olduğu dünya kapitalist sisteminin, merkezindeki gelişmiş kapitalist ülkeler, sistemin doğasından kaynaklanan sorunların tüm faturasını, kendilerine bağladıkları az gelişmiş ya da gelişmekte olan bizim gibi ülkelere dış ticaret açıkları verdirerek, yüksek faizlerle borçlandırarak, emekçi yığınlara, kemer sıktırarak, insanları açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm ederek ödettirdiler, aşabildiler bugüne kadar.
Oysa günümüzde, ne ABD’nin, ne de önderi olduğu dünya kapitalist sisteminin; kapitalizmin doğasından kaynaklanan bu sorunların faturasını, bağımlı ülkelere ve emekçi yığınlara ödettirerek aşmaları artık mümkün değildir.
Birincisi, sistem üretim süreçlerinden tümüyle kopmuş, finans oyunlarıyla, faiz-döviz-borsa üçkâğıtçılığıyla bir kumarhane ve mafya düzenine dönüşmüştür… İkincisi, insanlığın barınma ve beslenme gibi en yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir… Sistem alabildiğine yozlaşmışlık, çürümüşlük, toplumsal adaletsizlik ve eşitsizlik üretmektedir… Bu sistemin, derinleşen yapısal sorunlarını bu sistem içerisinde kalarak çözmenin hiçbir olanağı kalmamıştır.
Dünya kapitalizminin yapısal sorunlarını, geçmişte insanlığa ağır savaşlar yaşatarak, ağır bedeller ödeterek; askeri ve sivil faşist darbeler yaptırıp halka ’’acı reçeteler’’ içirerek aşmak mümkün olabilmiştir ama bugün sistemin ’’küresel kriz’’ adı verilen bunalımını, kapitalizmin varlığına son vermeden aşmanın hiçbir olanağı kalmamıştır.
Gelinen aşamada emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı ’’küresel kriz’’, kesinlikle dönemsel bir kriz değildir. Bu kriz, emperyalist-kapitalist sistemin insanlık tarihinden kaçınılmaz biçimde çekilişinin can çekişmesidir.
ABD emperyalizminin ve emperyalist-kapitalist mafya düzeninin, dünyamız üzerindeki egemenliğinin son bulacağı ve dünyaya halkçı-devletçi-toplumcu yönetimlerin egemen olacağı bu yaşadığımız devrimci süreçte, ABD’ye umut bağlayarak, ABD projelerinde görev alanlar varsa, hatırlatalım dedik…
Not: Bu yazım 9 Mayıs 2010 tarihli Yeniçağ gazetesinde, Selcan Taşçı'nın sayfasında, ''ABD'ye Umut Bağlayanlara...'' başlığıyla yayımlandı.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=13170
Güler Duman-Kaç Para?