Gençlik Muhalefeti ve Muhalefet Yaratmak / Banu AVAR

Banu AVAR haftalık yazıları ile yaşanan gelişmelere, gündeme ışık tutuyor.

Gençlik Muhalefeti ve Muhalefet Yaratmak / Banu AVAR

İletigönderen Güncel Meydan » Çrş Ara 15, 2010 3:40

Gençlik Muhalefeti ve Muhalefet Yaratmak

    ‘Siz gençler Ankara’yı tamamen unutun. Bu sistem iflas etti… Ankara’dakilerin sizden korkmasının bir sebebi de, eğer siz meydanlarda yürürseniz, hükümet 3 günde düşer. İşçi ve memur haklarını satın alıyor, ama sizin istediğiniz geleceğiniz... Hedefimiz artık üniversiteler değil liseler… Kemal Derviş’in belirttiği, ekonomik değil, siyasi bir tespitti. … Sizlere güvenerek eski unsurların tasfiyesi için çalışmalarımıza başlıyoruz..’

    (ARI hareketi’nden Kemal Köprülü)

Bu konuşmanın tarihi 2001 yer İstanbul Princess Otel. Mustafa Yıldırım, ‘Sivil Örümceğin Ağında’ kitabında, Amerikan istihbaratıyla yakından ilişkili ARI hareketi başkanı Kemal Köprülü’nün konuşmasını aktardıktan sonra, Amerikan istihbarat örgütleri davetiyle bir araya gelen 500 gençten sözediyor, IRI (International Republican Institute)'nın
tasarladığı liderlik projesi kapsamında, bu gençlerin bir araya getirildiğini, aynı toplantıda Türkan Saylan’ın da bir konuşma yaptığını aktarıyor.

Ünlü Bissel raporunu bir kez daha hatırlayalım: Bissel CIA’nin Gizli hizmetler Direktörüydü. 1968 de yazdığı gizli raporda, toplumlara ‘sızma’ tekniğinden sözediyordu.

Raporda hedef ülkelerde, ‘Hükümetlerden, siyasi partilere, işçi sendikalarından, öğrencilere maddi ve teknik destek verileceğini, ekonomik operasyonlar, gizli propaganda ve Bir rejimi desteklemek ya da devirmek için askeri ya da siyasal operasyonlar’ yapılacağı yer alıyordu….

İlk Turuncu darbe burada oldu!

2001’de ARI hareketi kurucusu Kemal Köprülü’nün gençlere hitabı ve daha sonraki faaliyetlerinin rengi turuncu idi! ABD istihbaratı 2004’de dalga dalga bölgeye yayacağı Turuncu darbelerin ilk denemesini 2001’de Türkiye’de yapmıştı.

ARI grubu, o gün bugün, turuncu faaliyete devam ediyor. Amerikan ve Alman istihbaratından sağladığı finansmanla çeşitli illerde örgütleme faaliyeti yürütüyor, tıpkı Toplum Gönüllüleri Vakfı, TESEV’e bağlı kuruluşlar, Sabancı Vakfı, Bilgi Üniversitesi ve daha onlarcası gibi ‘sızma operasyonu’ sürdürülüyor.

Hepsi batılı istihbarat örgütleriyle yakından ilişkili, onlarca gençlik, kadın, bölücü örgüt destekçisi oluşum, parlamenterler birliğinden, siyasi partilere, lösemi, talasemi, otizm vakıfarı kurarak doktorlara hastalara, sol görüntü altında, işçi sendikalarına , masum eğitim hizmetleri ana başlığıyla ana okulundan başlayarak tüm öğretim sistemine el koyuyor, AB uyum yasaları çerçevesinde ‘Türk istikbalinin gençliğine’ çengel atıyor..

‘Avrupalı Ol Kurtul!’

Aç bırakılmış, fabrikaları yağmalanmış, iş umudu kalmamış, eğitimin zenginlere özel olduğu bir ortamda, üniversite ve liseleri iktidar desteği ile işgal eden bir ‘sivil örümcek’ gençlere, para, staj, eğlenceli seyahatler (work and travel), Avrupa’da eğitim (Erasmus), bol ödüllü film festivalleri gibi ‘eğlenceli akçeli gelecek’ balonuyla yaklaşıyor. ‘Avrupalı ol, kurtul!’ Bugünlerde slogan bu…

‘Gençlik muhalefeti’ni örgütlemek için, Rockefeller‘den Soros’a uzanan, küresel güçlerin oluşturduğu vakıf fonlarınca desteklenen, belki de içinde yeralan birçok öğrenci tarafından içyüzü ve perde gerisi bilinmeyen pek çok oluşum var… Maskelerinin gerisi istihbarattan örülü bir duvar!

Dışarıdan fonlanan çeşitli örgütler yanı sıra, birçok üniversitemizde Fulbright elemanlarının sayısı arttırılıyor.. Amerika’dan gönderilen onlarca İngilizce öğretmeni (!) şimdilik 37 üniversiteye bölüştürüldü.. Gerisi geliyor…

Hemen hergün bir Amerikalı ya da İngiliz diplomatı, UNESCO temsilcisi ya da Soros vakfı çalışanı üniversitelerde ‘zorunlu katılımla’ konferans veriyor, AB ABD güzellemesi yapıyor.

Bunların kimler olduğunu bilmekse çok kolay: Sivil Örümceğin Ağında ya da henüz 27 yaşındaki Kaan Turhan’ın Devşirme Gençlik adlı kitabını okuyanlar etraflı bilgiye sahip olurlar.

Kolektifler ve Genç-Sen

Ülkenin gerçek gündemi dışında hareketlere girişen bazı ‘gençlik’ oluşumlarının, ‘azınlık hakları’, ‘insan hakları’, ‘kadın hakları’ ‘demokrasi’ söylemleri, Sorosvari eylemleri, Taraf gazetesiyle ilişkileri, ayrılıkçı bazı derneklerle temasları ve birlikte hareket etmeleri dikkat çekiyor… Son yumurtalı eylemi gerçekleştiren Öğrenci Kolektiflerinin sitesindeki ‘faydalı linkler’ bölümünde İHD ve benzer derneklerin linkleri yeralıyor. Soros’un planladığı ‘Türkiye küçük Millet Meclisleri’ gibi projeler, Batılı vakıfların yönlendirdiği kadın hakları, çevre aktivistleri de öğrenci topluluklarının içine sinsice sokuluyor…

Sevgili genç kardeşlerim, acaba bu toplulukların perde arkasını ne kadar araştırıyor…

Türkiye batının istihbarat örgütlerinin faaliyetlerini en yoğun olarak tezgahladığı ülke… 2011 yılının bu coğrafyada bir kilometre taşı olacağını söyleyen CIA yetkilileri, Henri Barkey gibi, ‘iç savaş’ uyarısı (!) yapan görevliler var.

Tam böyle bir dönemde, medyanın, son öğrenci olaylarıyla, 68 öğrenci hareketini hatırlatma gayretleri tüyler ürpertici… 68 hareketi Fransa’da başladıktan kısa bir süre sonra, yönlendirmenin CIA tarafından yapıldığı açığa çıkmıştı…

Öğrencilerin işçilerle köylülerle, tüm ezilen kesimle bir araya gelmeden, tek başına bir hareket içine girmesinin fayda yerine zarar getirdiği bizim kuşak tarafından büyük bir acıyla izlendi!

Onlarca yıl boyunca bu acılar giderilemedi… Ülkemizdeki hareketlilik batılı istihbarat örgütlerince tepe tepe kullanıldı, gençler harcandı, hayatlar söndü, düşmanlık tohumları ekildi…

Sendikalı öğrenci mi?!…

Bugün bazı medya kuruluşlarının eski sağ ve solcuları birbirine çarptırarak yeni bir sağ sol çatışmasının fitilini yakma çabalarını dikkatle izlemeliyiz. Yurt dışı bağlantılı ‘akçeli’ grupların ‘ulusal’ temalı çağrılarına da dikkat etmeliyiz…

Emperyalizm, içine düştüğümüz durumda kaçınılmaz olarak ses çıkaran GERÇEK MUHALEFETİ saptırmak için, onlarca değişik maskeyle karşımıza çıkacaktır…

Eğitimci Mahiye MORGÜL son öğrenci olaylarına ilişkin olarak önemli tesbitler yapıyor: ‘Kolektif Yumurta Şenliği pankartı açan grup, basında Genç-Sen’li öğrenciler olarak tanıtıldı.’ diyor.

    ‘Genç-Sen, öğrenci sendikası… Adı postmodern, okula giden bir genç, çalışan işçi gibi sendika nasıl kurar? Öğrencilerin muhtemel tepkilerini burada eritmek maksadıyla özellikle kurdurulmuş gibi. ‘ Grubun Tekel direnişine destek vermeye Sakarya’ya getirdikleri pankartları anımsamaya çalışıyorum: ‘Eşcinsellere özgürlük, Kürtçe ana dilde eğitim, türbana serbestlik, kadına şiddete hayır, YÖK’e hayır, parasız eğitim…’

    Bilimsel eğitim gibi akademik talepleri hiç olmadı. Ne mühendislik diplomaları kaldırılırken, ne 5544 sayılı MYK yasası çıkarken, ne Roma Hukuku gibi temel dersler kaldırılırken hiç ses çıkartmadılar, ya da ben duymadım.

    Basın daha önce bunlarla hiç ilgilenmezken, ne oldu da birden manşete çıkartıldılar?’

Doğru gençlerin tüm gerçek taleplerine gözlerini kapatan, yok sayan bir medya anlayışı birden gençlik adına ekranlarını GENÇ-SEN ve Genç Siviller üyelerine açmaya başladı.. Ekranlarda konuya polis saldırısından şikayetle başlayıp, Ergenekon tehlikesi, askeri vesayet, demokrasi, kürt sorunu’ soslu konuşmalardan sonra, ‘1930 faşizmi’yle final yapanlar vardı..

Gençler, onlarca yıldır toz duman arasında, düdüklü tencereye benzeyen bir ülkenin gençliği olduklarını unutmamalılar… Onlar üzerine yapılan pek çok hesap var… Yarını sırtladıklarına göre ‘Demokrasi’ Projesi şarlatanlarına karşı durmayı görev bilmeliler..

Bu tencere patlar!

Amerika’nın ünlü ‘Demokrasi Projesi’, Sivil Toplum Örgütleri şiarıyla ortaya çıkmıştır.

Çağın öncü gücü İşçiler ve sendikaları kenara itilecek, ortalık STÖ’lere bırakılacaktır.

Sivil Toplum kuruluşları batıdan yemlenecek ve tek dünya devletine giden yol, ‘Demokrasi Konseyleri’ aracılığıyla gerçekleştirilecektir.

STÖlerin özellikle 3 konu üzerinden faaliyet yapması, çevre, kadın ve gençlik örgütlerinin öne çıkarılması uzun yıllar önce 68’de karara bağlanmıştır. Sendikalar sarartılacak işlevsiz hale getirilecektir…

Bugün demokrasi havariliği yapan/yaptırılan gençlik şunu iyice anlamalıdır: İşçi sınıfı ve ezilip suyu çıkmış halk kitlelerinin ekonomik refahı sağlanmadıkça, yani, fabrikaları işleyen, ekonomisi bağımsız, ağır sanayiye, ulusal savunma ve ulusal eğitim kurumlarına sahip olmayan bir ülke demokrasiyi ağzına bile alamaz…

Öğrencileri, öğretmenleri, işçileri, kadınları ve genel olarak halkı ‘dilendirmeyi’, öngören batılı vakıfların ve içerdeki işbirlikçilerinin, ilelebet bu oyunu sürdürebileceğini sananlar çok yanılıyorlar…

Bu tencere patlar!


Banu AVAR, 14 Aralık 2010

http://www.banuavar.com.tr/?pg=articles&id=83

Elmek: banuavar@superonline.com



Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x