Gezi parkındaki eylemlerin bir kaç ağacın korunup kollanması için başlamış olduğu kanısında değilim. Otuz bini aşkın vatandaşımızı katleden, sonra da hiç bir şey olmamış gibi bebek katili ile görüşme yolunu seçmiş olan iktidara karşı bir baş kaldırı olduğunu sanıyorum. Meclisi saf dışı bırakacaksın, oturup hainlerle anayasa yapma yolunu seçeceksin, haliyle bu durum halkın büyük bir kesiminde içe atılmış bir tepki doğuracaktır.
Öte yandan, diğer partileri, ”ana muhalefet, yavru muhalefet” gibi ifadelerle küçümseme yoluna gidip, kendini bulunmaz Hint kumaşı sanacaksın, sonuçta böyle olur. İlk gün, gezi parkı eylemine iyi niyet ve masumane duygularla insanlar katılmış, ancak nasıl olmuşsa Sırrı Süreyya Önder adlı PKK lı BDP milletvekili kendini vatan kurtaran şaban edasıyla dokunulmazlık zırhına bürünerek polislere direnince işin seyri değişmiştir.
Bu zat hesapta burada çevreci olmuştur. Aynı zat, PKK’lı Bahoz’un; ”ormanları, yukarıdan aşağı yakın ” dediği zaman nerde idi? Bir takım sanatçı bozuntuları da, PKK’lılarla kol kola girmişler, hesapta çevreci olmuşlar. Başbakanın, ben yaptım, ben ettim havaları ile marjinal unsurlarında olaylara karışmasıyla değişik mecralara girmiştir.68 kuşağından bir kişiyim. Her yönüyle olayların içinde bulundum. O günlerde öğrenciler, üniversitelerde çıkan yemeklerin kaliteli olmadığını ileri sürüp boykot yapmışlardı.
Makalenin devamı okumak için tıklayınız