Giriş Dersi: Atatürkçü Düşüncenin Genel Yapısı
Millet baş esastır, başlangıçtır. Her şeyden önce üzerinde titrenecek olan, odur.
Bu esas milliyetçilik ilkesinde yerini bulur.
Milletin varlığı ve korunması iki koşula bağlıdır: Millî Egemenlik ve Tam Bağımsızlık.
Bu koşullar:
-dört uygulama (Halkçılık, Cumhuriyetçilik, Laiklik, Devletçilik) ve
-üç yöntemle (Devrimcilik, Bilimcilik, Ahlak) gerçekleştirilir.
***
BİRLİK YASASI
Birlik, bir araya gelme; yaradılışın temel bir kuralıdır. Bütün varlıklarda ögeler sistemli olarak ve durmaksızın bir araya gelir; böylece en basitinden en karmaşığına yeni ve daha gelişkin varlıklar ortaya çıkar.
Birlik yasasına insanlar da tabidir. İnsan sosyal bir varlıktır. Başlangıçtan beri bir arada yaşar. Yaşamını topluca sürdürür, ihtiyaçlarını topluca karşılar. Oluşturduğu topluluklar giderek büyür, sayıca artar, aralarında ilişkiler kurulur, zamanla birleşir, daha büyük topluluklar kurarlar. Kabile ölçeğinden kavim, oradan millet (ulus) ölçeğine, sonunda uluslararası ölçeğe yükselir.
ÖRGÜTLENME VE MİLLET
Toplu yaşam düzen gerektirir. Kurallar konulmasını, bunların uygulanmasını gerektirir. Kural koyucular, uygulayıcılar ortaya çıkar. Bu oluşum, topluluğun örgütlenmesi demektir. Öyle bir zaman gelir ki, örgütlenme devlet şeklini alır.
Bir toplum devlet sahibi olunca, millet adını alır.
Baştan beri esas, bir arada olmaktır; bu “bir arada oluş”, yani birlik; milletin, dolayısıyla bireylerin yaşam ve gönençlerinin birinci kaynağı ve koşuludur. Dolayısıyla, var olmak, varlığını sürdürmek ve iyi yaşamak için millet oluşumunu sürdürmek, korumak ve savunmak, üzerinde titremek esastır.
Toplumun bu hali, “ulus-devlet” halidir. Milletçe yaşamak, haklarını savunmak ve kalıcılık için, bugünün koşullarında tek yöntem budur, başkası yoktur.
Bu gereklilik Milliyetçilik ilkesinde ifadesini bulur.
Milleti Milliyetçilik ilkesi ile tanır ve tanımlarız; niteliklerini, koşullarını, muhafaza yollarını öğreniriz.
YÖNETİM VE YOZLAŞMA
Devlet olunca, artık bazı kişiler başa geçecek, milleti yönetecektir.
Yönetilmek başlangıçtan beri insan toplumlarının bir ihtiyacıdır. Zamanla birileri bu alanda kendini gösterir. Diğer ihtiyaçlarda olduğu gibi: Birileri çiftçi, inşaatçı, mühendis,… olurken, birileri de yönetici olur; bunu sürekli bir uğraş haline getirirler.
Peki, bu “yönetici” dediğimiz kişiler nasıl ortaya çıkar? Genel olarak, iki şekilde diyebiliriz:
-Ya kendiliklerinden,
-Ya da millet tarafından seçilme yoluyla...
Başka bir deyişle ya zorbalıkla, ya da milletin seçmesiyle yönetici konumuna gelirler.
Ne var ki, yöneticilik birtakım sorunları da beraberinde getirir. Şöyle ki:
Millet içinde yeni bir sınıf oluşur: Baş yönetici, alt yöneticiler, daha alt yöneticiler,… ortaya çıkar. Teşkilatlanma artar, genişlik ve derinlik kazanır.
Yönetim demek güç demektir. Çok büyük kaynaklar yöneticinin ve çevresinin kontrolü altına girer. Mevcut yetkiler pekişir, yeni yetkiler elde edilir. Yönetici mitleşir, ihtişam ve erişilmezlik kazanır. Yöneticinin milletle arasındaki mesafe açılır. Hatta, bazen insanüstü görülmeye başlar.
Ele büyük kaynaklar ve güç geçince yönetici sınıf kendi tutku ve çıkarlarını kollamaya başlar. Millet sömürülür; baş yönetici ve onun altındakiler, hepsi katılır bu sömürüye.
Bu süreç hemen bütün toplumlarda görülmüştür. Yönetici sınıf koşullar gerektirince iç ve dış sermaye sınıfı ile ittifak kurmuş, çoğu zaman onun emrine girmiştir.
İKİ KOŞUL
Bu olumsuz gelişme nasıl önlenebilir?
İleri sürülen bir çözüm, yöneticilerin “millet tarafından seçilmesi”nin sağlanmasıdır. Bu takdirde yönetimin yozlaşması, bazı koşullar yerine getirilirse, önemli ölçüde önlenebilir.
Bununla birlikte, devletin ve milletin varlık ve bütünlüğüne, devamlılığına yönelik iç ve dış kaynaklı tehlikeler daima var olacaktır. Bunlar Atatürk’ün Nutuk’ta “iç ve dış bedhahlar” olarak andığı düşmanların saldırılarıdır. Onlara karşı çare ise, şu iki ilkeyi en sıkı şekilde uygulamaktır:
-Millî Egemenlik: Millet içerde bütün kararlarını kendisi alır.
-Tam Bağımsızlık: Millet dışa karşı bütün kararlarını kendisi alır.
Bu iki ilkenin gerekleri ne derecede yerine getirilirse, devlet ve millet varlığının devamlılığı da o derecede garanti altına alınmış olur.
Ancak iki “koşul-ilke”nin gerekleri ve işlevleri de kendiliğinden sağlanamaz.
Peki, koşul-ilkelerin işlemesi nasıl sağlanacaktır?
DİĞER YEDİ İLKE
Yanıt: Dört uygulama ve üç yöntem ilkesiyle!...
Uygulama ilkeleri şunlardır: -Halkçılık, -Cumhuriyetçilik, -Laiklik, -Devletçilik
Yöntem ilkeleri ise şunlardır: -Devrimcilik, -Bilimcilik, -Ahlak.
Atatürk Öğretisi’nin 10 ilkeden oluşan mimarisi, işte bu yukarda açıkladığım şekildedir.
1- MİLLET
-Milliyetçilik
2- KOŞULLAR
-Millî Egemenlik
-Tam Bağımsızlık
3- UYGULAMA
-Halkçılık
-Cumhuriyetçilik
-Laiklik
-Devletçilik
4- YÖNTEMLER
-Devrimcilik
-Bilimcilik
-Ahlak
Prof. Dr. Cihan DURA, 9 Şubat 2016