Gizli servis operasyonu
Düşman gizli servislerinin yeni bir zihin inşa etmek suretiyle ele geçirdiği Türk çocuklarını kendi devletlerine, kendi milletlerine, kendi dinleri ve kendi ailelerine karşı kullanması ile ilgili tüm operasyonlara misyoner faaliyetler diyoruz.
Öyle ise misyonerlik; AB’ye kayıtsız şartsız teslim olan iktidar sahiplerinin zavallılıklarını gizlemek için ileri sürdükleri gibi din propagandası veya dinî bir tercih meselesi değildir. Öyle olsaydı; Batının emperyalist başkentleri elegeçirmek istedikleri ülkelere önce misyonerleri göndermez ve devlet bütçesinden ayrılan tahsisatlarla bu Gizli Ordu’ya destek vermezlerdi.
Eğer misyonerlik sadece bir din propagandası ve dinî tercih meselesi olsaydı, daha birkaç yıl önce Millî Güvenlik Kurulu’nun gündemini meşgul eder miydi?
Ne yazık ki, Milli Güvenlik Kurulunun aldığı kararlar uygulanamadan hükümet değişmiş ve Batının “kültürel çökertme programı” AB’nin dayatmasıyla serbestçe uygulanmaya başlanmıştır.
Yani sizin bu satırları okuduğunuz saatlerde, güçlü banka hesaplarıyla desteklenen, son derece iyi yetiştirilmiş yüzlerce papaz, ecnebi himayesini kabule hazır karakterler inşa etmek için -belki aralarında evladınızın da bulunduğu- yüzlerce Türk çocuğunun başının etini yiyor olacaktır!
Türk Milleti tarihinin hiçbir döneminde sinsi haçlı taarruzlarına karşı bugün olduğu gibi sahipsiz ve savunmasız bırakılmamış, tanassur, tarihin hiçbir döneminde bugün olduğu gibi özendirilmemiştir. Ve tarihin hiçbir döneminde hoca efendilerin himayesinde yürütülmemiştir hiristiyanlaştırma faaliyetleri. Misyonerleri savunmak hoca efendilere düşmemiştir.
Öylesine sindirildik ki, sadece bir yılda ve sadece Güneydoğu’da 1.200 kişi hiristiyanlığa geçtiği hâlde, rum ve ermeni çocuklarıyla yunan casuslarına para vererek Türk Devleti’nin ve Türk Milliyetçilerinin üstüne gönderen firari hocanın yayın organları misyonerlerin “sanıldığı kadar tehlikeli olmadığına” dair telkinlerde bulunabilmişlerdir.
Burada yeniden İslama dönen Tarsus Protestan Kilisesi eski papazı İlker Çınar’a kulak vermemiz gerekiyor.
Yeni Şafak’ta yayınlanan röportajında diyor ki:
“-Marmaris’teki çalışmam tamamlandıktan sonra Tarsus’a gitmem ve ABD vatandaşı T.T ile birlikte çalışmam istendi”
Kim bu T.T?
İlker Çınar, T.T’nin kimliğini şöyle açıklıyor:
-T.T’nin ABD gizli servisinde çalıştığını daha sonra kendi ağzından duydum!
Hıımmm...
Öyle ise yakında hiç ummadığınız kimselerin de ABD gizli servisi hesabına çalıştığını duyarsanız şaşırmayınız.
Necdet SEVİNÇ, Yeniçağ, 7 Mayıs 2005