Göbeğini kaşıyan adam...

O göbeğini kaşır.

Göbeğinin tombik olması ona mutluluk verir, çünkü bu yaşamın tadını çıkarttığı anlamına da gelir.
Ayağını altına alıp oturur.

Elinde bayraklarla yürüyen kadınları görünce "Ne vınaklıyo bunlar len..." diye kızar.

"Haberleri" sevmez.

O "Ti-Vi eğlence programına" bakar.

Dünyada neler olup bittiği konusunda, bildiği tek dış politika yorumu "İngiliz yaman olur" görüşüdür.

Kitap okumaz.

Çok da gerekiyorsa "Bi bakıver kitap ne diyor?" diye sorduğu bir "hoca"sı vardır.

Gazete bilmez.

İlgi duyduğu tek gazete, turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir.

Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi "Müslüman adam", demokrasi ile ilgili tek fikri ise "Çalsın ama iş yapsın"dır.

Sonra göbeğini kaşır...

*

İşte; Tayyip Erdoğan'ın bir anda "Her şey için sandık" derken, güvendiği adamdır o...

Büyük kentlerde her partiden, her yaştan, her meslekten, her görüşten, her kesimden milyonlar meydanlara dökülürken... Eski-şimdiki cumhurbaşkanları, üniversiteler, akademisyenler, yüksek mahkemeler, askerler, sivil demokratik örgütler "endişelerini" dile getirirken... Dünya medyası "Türk halkı siyasi İslam'a dur dedi" kanaatine varırken...

Tayyip Erdoğan'ın güvendiğidir o:

Göbeğini kaşıyan adam...

*

Atatürk'ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken...

Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler.

Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...

Tayyip Erdoğan işte ona güvenir:

Göbeğini kaşıyan adama...


Bekir COŞKUN, 03.05.07

Türk-Kan, son zamanlarda okuduğum en harika makalelerden biri paylaştıgınız için teşekkür ederim son cümle gerçekten çok çarpıcı:

Tayyip Erdoğan işte ona güvenir:

Göbeğini kaşıyan adama...

bu sözün üstüne söz söylenmez zaten yazanın kalemine sizinde emeğinize sağlık

Bir göbeğini kaşıyan adam var bir de ..ötünü kaşıyan adam var.
Bence o eksik kalmış

guzel makale paylasım ıcın sgol

Düzen: Lütfen konu dışı mesajlar yazmayınız.

Semih R.Cabalar, yattara, rica ederim.

SOKRATES, kasindiginizi seziyorum!

Türk-Kan, tesekkurler

Mirim. Sen bunu ne zaman paylaşmıştın, gözümden kaçmış. Bekir Coşkun'un okuduğum en güzel yazılarından biriydi bu. İyiki koymuşsun ama "insanın göbeğini kaşıması bile suç oldu, nerede demokrasi?" diyenler olabilir ona gere.

Son derece güzel bir Türk insanı tahlili.
Ama bu tahlili değiştirecek olan milyonlar Cumhuriyet mitinglerinde sokaklarda,caddelerde,alanlardaydı.
Sağol Türkan,yazı güzel.

Aynı konu ile ilgili Nazlı Ilıcak ın yazısı :

Millete tepeden bakanlar

Beni en çok, millete tepeden bakan insanlar kahrediyor. Bekir Coşkun'un 3 Mayıs 2007 tarihli "Göbeğini kaşıyan adam" yazısını okuyunca, 1950'lerde Demokrat Parti seçmenini "cahil oy çoğunluğu" diye tanımlayan zihniyet aklıma geldi.
Bugünlerde, cehaletin yanı sıra, taşralılık da bir küçük görme unsuru olarak kullanılıyor.
Coşkun, AK Parti seçmenini bakın nasıl tarif ediyor: "Göbeğinin tombik olması ona mutluluk verir, çünkü bu, yaşamın tadını çıkarttığı anlamına da gelir. Ayağını altına alıp oturur. Elinde bayraklarla yürüyen kadınları görünce, 'Ne vınaklıyo bunlar len...' diye kızar. Kitap okumaz, gerekiyorsa 'Bi bakıver kitap ne diyor?' diye sorduğu bir hocası vardır. İlgi duyduğu tek gazete, turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir. Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi 'Müslüman adam', demokrasi ile ilgili tek fikri ise 'Çalsın ama iş yapsın' dır.
Sonra göbeğini kaşır... İşte Tayyip Erdoğan'ın bir anda 'Her şey için sandık' derken güvendiği adamdır o. Atatürk'ün kızları al bayraklarla yürür, çocuklar annelerinin babalarının elini tutup yarınlarına sahip çıkmaya çalışır... Sandık ortaya konulduğunda göbeğini kaşıyan adamın dediği olur. Bir toplumun çoğunluğu göbeğini kaşıyan adam ise orada demokrasi olmaz, olamaz."


***

Aslında Bekir Coşkun'un geçmişine baksanız, o da taşralıdır. Anadolu şivesiyle konuşur. Muhtemelen ailesinde tarif ettiği biçimde "göbeğini kaşıyan" adamlar vardır. Ama, civciv yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş ya, o misal. İlla, imtiyazlı zümreye yaranacak; "Beyaz Türkler"den biri olduğunu ispat edecek. Gerçi Hürriyet gazetesinde köşe yazarı olmuş ama, darbe şakşakçılığı ve demokrasiye karşı inançsızlığı ile "adam" olamamış.
Daha önce de 6 Nisan günü şöyle yazmıştı: "...Darbe olması için şu üçünün olmaması gerekiyor: Devrim yasalarına hakaret; rejime karşı hareket; cumhuriyete ihanet. Bu üçü var mı? Var... Erbakan'ın yetiştirdiği, ondan daha zeki ve kamuflajlı veletleri, onun başaramadığını başarıyorlar. Kendisini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silâhlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz? Hayır... Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe... Bu karşı dev rim mutlaka durdurulacak. Ama darbeli mi olacak, darbesiz mi..."
Nitekim, cumhurbaşkanlığı sürecini yarıda kesen 27 Nisan muhtırası geldi. Şimdi Türkiye sandığa gidiyor ama, Bekir Coşkun bundan da memnun değil. Çünkü, milletin, onun istediklerini seçmeyeceğini anlamış gibi. Bu yüzden, halkı küçümsüyor. Onları "göbeğini kaşıyan adamlar" diye nitelendiriyor. Demek Bekir Coşkun'da kedi bebek sevgisi var ama, insan sevgisi mafiş...

Nazlı Ilıcak haaaa...Sabetayist Kapani ailesinin kızı,gayetle beyaz,hayatında halkla iç içe olmamış biri ne de güzel halk yalakalığı yapıyor...Kendi bilmez sanki sosyolojik katman analizlerini,ucuz popülizm yapar,canım benimmm...

Nazlı Ilıcak haaaa...Sabetayist Kapani ailesinin kızı,gayetle beyaz,hayatında halkla iç içe olmamış biri ne de güzel halk yalakalığı yapıyor...Kendi bilmez sanki sosyolojik katman analizlerini,ucuz popülizm yapar,canım benimmm...

Biz burada kişilikleri değil, fikirleri konuşuyoruz. Kişiliklere takılanlara diyecek bir şey yok Kendin yaz, kendin söyle... Boş ver karşı taraf duymasın

İnsanlar,içinden geldikleri sınıfın fikirlerini savunur ve özellikle de egemen burjuvazinin hakim yani kapital sahibi kanadındansa kişi,gerçekleri de istediği gibi çarpıtır...Bu bir sosyo-politik gerçektir...Biz burda,kişiliklerden söz etmiyoruz,anlamamazlığa gelmeyin... Ayrıca,aynen Nazlı hanım'ın üslubu ve yaklaşımını kullandım ben de...Kendisi,Bekir Coşkun'u analiz etmiş ya,aile yapısı ile filan...

İnsanlar,içinden geldikleri sınıfın fikirlerini savunur ve özellikle de egemen burjuvazinin hakim yani kapital sahibi kanadındansa kişi,gerçekleri de istediği gibi çarpıtır...

Öyle olduğunu kabul etsek bile; gerçekleri çarpıtanların yalnızca " o " olmadıkları gün gibi ortadadır.

Bende Bekir Coşkun hakkındaki suçları, iddiaları, fikir ve yaşam tarzına mı girsem? Adam sütten çıkmış ak kaşık olur kesin

Konuyu,insanları ya da sınıfları küçümseme boyutuna getiren Nazlı Ilıcak.Bekir Coşkun'un yazısında,taşralıyı,beyaz olmayanı küçümseme yok,lümpenlik her kesim ve sınıfta mevcut hatta son yıllarda uygulanan popüler kültür politikaları ile Türkiye'de lümpenlik,sınıflar üstü egemen kültür halini aldı.Bu yazıda anlatılmaya çalışılanı,mesnetsiz çarpıtmalarla,asılsız bir boyuta sürüklemeye çalıştığı için Nazlı Ilıcak'ın sınıfsal konumunu çizdim,kendisi bir Kapitalist-Sermayedar kökenine sahiptir.Bekir Coşkun ise,ne kadar yüksek meblağlar kazanırsa kazansın,sonuçta bir fikir emekçisidir.Ben bunu anlatmaya çalıştım,Bekir Coşkun'u savunmadım,medyadaki kirlenmenin herkes farkında.Yazısını ise savunurum ama... Çünkü doğru,Nazlı Ilıcak hanımınki gibi çarpıtma dolu değil!