GÖRDÜM GÖRDÜM GÖRDÜM GÖRDÜM
Gördüm, gördüm, gördüm gördüm!..
Neyi gördün a yaramaz, dur bağırma avaz avaz?
Diye başlayan soru cevaplarla mevsimleri anlatan bir tekerleme tarzı yazılmış şiir vardır okuma kitaplarımızda.
Uzun yıllar, ilk öğretimde hep okundu bu şiir. Şu anda var mı bilmiyorum ama demin bir yandan çalışır, bir yandan da TRT 4 Radyosu 'nu dinlerken bu dizelerdeki gibi bağırmışım:
Gördüm gördüm!
Sorunuz: Neyi gördün?
Ülkemizin bölünme kararının bizi yöneten siyaset tarafından çoktan alındığını, şimdilik yapılanın halkı alıştırmak olduğunu ve zamanı gelince bunun artık çekinilmeden, saklanmadan duyurulacağını gördüm!
Sorunuz: Nereden, nasıl gördün?
Bir fıkra vardır hani. Körlerin fili tarif etmesi. Her biri fili, tuttukları yere göre tarif ederler. Dişini tutan sert kemikli bir hayvan bu ,der. Bacağına yapışan tüylü bir derisi olan uzun boylu bir hayvan, kuyruğunu tutan, maymuna benzer bir şey...der ya, benim yaptığım da öyle...
Ülkemin çoktan bölündüğünü gördüm! Dönüşü imkansız olmasa da, dönüşü çok güç olan bir yola çoktan girildiğini gördüm!
Bu sonucu TRT Radyo ve Televizyonları 'ndan çıkardım!
Kağıt kalem aldım yanıma, üşenmedim yazdım. TRT 4 radyoları kaç kez o bağlandıkları bölgelerin adlarını sayıyorlar. Hele hele kaç kez „Anadolu Kuşağı“ ve „Anadolu“ sözünü tekrarlıyorlar.
Biz üç sene önce bölündük. TRT radyosu ve televizyonlarının o zamanlar tiryakisi olan , şimdi de buraları, arada, kontrol amaçlı açan biri olarak söylüyorum bunu.
Eminim, bu yargımın doğru olduğuna... Tanık olduğum değişimlerle, artık kör gözüm gözüne misali hiç çekinilmeden pervasızca yapılanlardan dolayı eminim!..Kesin olarak eminim!
Konuyla ilgilenmeyen yani filin farklı yerlerine dokunarak fili keşfedenlere kısa bir açıklama yapmak isterim önce:
TRT radyo ve televizyonlarının eskiden (üç- dört yıl önce )şimdiki kanalları yoktu. Sayıları az ve özdü.
TRT 1 ana kanaldı. Dizi, belgesel, haber, konser, eğlence ...yani bir TV kanalında ne bulunması gerekiyorsa hepsi bu kanalda vardı. Naklen yayın yapar, eğlendirir, eğitir, çocuklara ayrı programı olur, millî bayramlarımızda yaptığı yayınlarla göğsümüzü gururla doldururdu...Özellikle kapanışlarında İstiklâl Marşımızı dinler, marşımız çalınır söylenirken bayrağımızın göndere çekilişini seyretmeye doyamazdık...Sırf o anı yaşamak için televizyonun kapanışını beklediğimizi hatırlıyorum...
Sonra bu kanalda ve TRT2 de gösterilen sevilen, önemli programlar da, günlük haberleri ile beraber yurtdışında yaşayan, dünyanın her yanındaki yurttaşlarımıza TRT İNT adı altındaki uluslararası devlet kanalıyla ulaştırılır ve izlettirilirdi...
TRT2 kültür kanalıydı. TRT 1 ile bazı yönlerden ayrılırdı. Bazı yayınları birleşirdi...
TRT3 GAP simgesiyle gösterilen Güneydoğu Anadolu Bölge yayınıydı. Bölgeyi , köylümüzü, çiftçileri ilgilendiren yayınları ile iyi Türkçe bilmeyen,konuşamayan insanlarımızı eğitir, birleştirir, eğlendirirken bilgilendirirdi...
TRT 4 de bir kültür yayınıydı. Müzik yayınıydı…
Diğer televizyonlarda(özel) pek yer verilmeyen, öz müziğimizi gece yarısına kadar hiç kesintisiz bir Türk Sanat Müziği, bir Türk Halk Müziği sıralamasıyla verir, gözümüzü , gönlümüzü müziğimize doyururdu…
TRT4' ün aynı adlı bir de radyosu vardı. Diğer radyoları yani FM adı altındaki radyoları POP müzik çalar, bazı radyoları klasik batı müziği çalardı. Uzun, orta ve kısa dalga yayınlarıyla tüm ülkemizi sarar, her bölgemizi kucaklardı…
Göklerimizdeki ses bayrağımızdı…
Sonra bu siyasi zihniyet, (Erdal Sarızeybek' in deyişiyle, bizim olmayan, bize hizmet etmeyen bu zihniyet )iş başına geldi…
İlk yapılan bu orta ve uzun dalga radyo yayınlarına kısıtlama oldu. Uzun dalga tamamen kaldırıldı. Nedenini masraflı olduğuyla açıkladılar. Fazla elektirik tüketimiyle…
Pıtırak gibi yayına giren özel ve yerel radyolar ve komşu ülkelerin kendi dilleriyle yaptıkları yayınlar kapladı ortalığı…Bu yayınlar TRT radyolarını bastırdılar… Dinlenmez bir radyo haline getirdiler…Radyolarımız çekmiyordu yayınları veya zırıltılı çekiyordu…
Arkasından ilk büyük tırpanı TRT4 televizyonu (Müzik yayını televizyonu) aldı.
Bir günden öte güne , hiç haber verilmeden pat diye gündüzleri yayından kaldırıldı. Gece saat sekiz- dokuzdan sonra gece yarısına kadar yani günde bir kaç saat müzik yayını yapar oldu.
Aynı kanal gündüz saatlerini TRT Çocuk kanalı adıyla yaptığı çocuk yayınlarına verdi.(Bu nasıl bir çocuk kanalı ? O ayrı bir konudur.)
Niye TRT4 gündüzleri kapandı, yerine TRT Çocuk kondu, diye sorduğumuz da cevap verdiler : Çocuk kanalı açmak gerekiyordu. Başka kanalımız yoktu. Parasal imkanımız yoktu. Mecburduk !(Bunu diyenler onlarca ihanet kanalını sonra nasıl da açı açıverdiler ama…)
Bu arada TRT 4 radyosu yani bütün gün ve gece kesintisiz Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği yayını yapan radyo değiştirilip dönüştürülüverdi !
Nasıl mı ? Neye mi ? Bölge radyolarına. Her saat başı veya bir buçuk iki saatte bir, bir bölge radyosuna bağlanıyor, yayını o radyo yapıyor.
Örnek mi istiyorsunuz ? İşte bu günkü yayından bir bölüm :
Burası Diyarbakır Radyosu stüdyo GAP !
Tam üç kez bu duyuru yapıldı. Peşinden zılgıtlar çekildi. Bir kez daha Diyarbakır Radyosu ,s tüdyo GAP dendi. Sunucu sözü aldı, bir de o burası…diye oranın neresi olduğunu başımıza vura vura öğretti :
Merhaba Stüdyo GAP dostları ! Oldu mu beş kez Diyarbakır ve GAP sözü daha ağızlarını açarken…
Yayın boyunca bu söz tekrarlandı durdu. Yayın yine aynı teranelerle bitti. (Aldıkları reklamlar da ayrı bir konu, ayrı bir yara…Daha önceleri olmayan bir kabus bu…)
Peşinden spiker Radyo 4 Anadolu Kuşağı'ndan Mersin 'den Çukurova Radyosu 'ndan sesleniyoruz duyurusunu yaptı. İlk baştan saydım , yine tam bu duyuruyu dört kez tekrarladı. Beşincisiyle yayına devam etti. Yayın sonuna kadar tekrarladı bu tanıtımı daha kaç kez…Yedi …sekiz…
« Saat 16. 39 Radyo 4 Anadolu kuşağı Çukurova Radyosu 'ndan sesleniyoruz… »
Yayında mektuplar okunuyor. « Anadolu kuşağından…»Mektup adresi veriliyor :
« Anadolu et terete nokta net nokta tere «
……
TRT 4 radyosu ve televizyonu değiştirildi de TRT 1 , TRT 2, TRT 3 GAP ve TRT İnt 'e neler oldu dersiniz?
Kısaca TRT 1 iktidar borazanı oldu. Kültür kanalı olma özelliğini kaybetti. Özel kanalların kötü bir kopyacısı haline getirildi.
Nerede arabesk şarkıcı, argo konuşanı, kıyıda köşede kalmışıvarsa burada toplandı.
Cıvık cıvık olan, iç bunaltan, seviyesiz yayınlar baş köşede oturtuldu.
TRT 2 haber kanalına dönüştürüldü. İktidar haberleri ve dünya haberleri. Arada da canları ne istiyorsa o yayın...
TRT 3 GAP spor (futbol) yayınları yapar oldu. Asuk sabuk kadın yayınları…İktidara övgü yayınları, yıkama, yağlama yayınları…
En büyük değişim TRT İnt ' te oldu.
Artık TRT 1 , TRT 2 ve TRT 4 ün programlarını harmanlayarak bazen de tek başına özel yayınlar yaparak yurtdışındaki Türklere seslenen bu kanal dünyaya dünya haberlerini (Türkiye haberlerini değil, dikkatinizi çekerim)Türkçe veren bir haber kanalına dönüştürüldü.
Ve artık izlenemez, açılıp ne diyor diye bile bakılamaz hale geldi. Uzun lafın kısası yurtdışındaki Türklerin Türkiye ile kültürel bağları kesildi.
Ha, en önemli değişikliği söylemeyi unutuyordum. Adı değiştirildi buranın. Ne mi oldu? TRT Türk.
Milletimize Türk Milleti demek içlerine sinmiyor ya bunların, Türklük 'ü Rum, Ermeni, Arnavut gibi birer etnik kimliğe indirmek istiyorlar ya işte icraatları…
Şimdi TRT -Türk yarın öbür gün TRT- Kürt! Plan ve gidişat açık seçik belli değil mi?
Peki, TRT 4 televizyonu öyle mi kaldı sanıyorsunuz? Yani gündüzleri çocuk kanalı, gece bir kaç saat Türk müziği.
Hayır!
Geçen yıl bu zamanlar birdenbire bu kanal gece yaptığı Türk müziği yayınlarını bıraktı. Geceleri, adı „TRT Müzik olan bir kanala dönüştürüldü. Her türlü müzik yapan bir kanal. Pop, arabesk, caz, yabancı müzik...
Anlayacağınız Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği yapan bir TV kanalımız kalmadı!
TRT radyoları da, TRT Nağme ve TRT Türkü adıyla ara ara TRT4 radyosuyla birleşen radyo kanalları açmışlar bu arada. Anlayacağınız Türk Sanat Müziğimizi ve Türk Halk Türkülerimizi bile birbirinden ayırmışlar, bölmüşler...
İşte TRT 'nin hal ve vaziyeti budur.
Parasızlıktan yakınarak tek Türk Müziği kanalını çocuk kanalına çeviren bu yönetim, sonradan böyle parayı nereden bulduysa kanal üzerine kanal açar oldu...
İki sene önce açtıkları TRT 6 kanalını daha saymadım!
Kuzey Irak 'taki Kürtlerle yani kukla yönetimdeki Kürtlerle bizim ülkemizde o bölgede(Güney Doğu Anadolu) yaşayan vatandaşlarımızla ortak bir dil oluşturmak ve o bölgeye yakın oturan vatandaşlarımız Türkiye 'den ve Türkçeden kopsunlar diye açılan bu kanal neredeyse iki yıldır kesintisiz sürüyor. Hem de günde 24 saat kesintisiz!
Ne diyordu o günlerde bir vatandaşımız o yöreden:
“Ne güzel sabahları “Yurttan Sesler” dinlerdik. Niye böyle yaptılar, bize bunu dayattılar anlamış değilim...“
Bütün bunlar bir şey değilmiş aslında. Bu televizyonun açılışından bir yıl sonra TRT6 'nın radyosunu da açtılar.
Televizyon neyse ama devlet eliyle açılan başka bir yerel dildeki bu radyo bizi gerçekten bölecektir! Birliğimize en büyük darbeyi vuracaktır!
İş bununla da bitmedi.
Geçen ay başında bir kanal daha açtıklarını duyurdular.
Hep açılışları yapılırken bu kanallardan haberimiz oluyor zaten! Önceden bir sır gibi saklı tutuluyor.
Ne diye sormayın! Hangi kanal demeyin! Duymuşsunuzdur mutlaka : TRT 5 . Diğer adıyla TRT Anadolu.
Açılışta bütün zevat ," Bu kanal mozaik ! Bu kanal Anadolu mozaiği ...Tam bir mozaik… »dediler.
Bütün bunları sayarken asıl önemlisini unuttum bu yapılanların :
28 ayrı dilde 24 saat kesintisiz yayın...
28 ayrı dilde ,Rumcadan tutun karşılıklılık ilkesine uyulmadan Ermeniceden, Arapçaya kadar yine 24 saat kesintisiz yayın!
Hem artık bütün yayınlarımız 24 saat kesintisiz yayına çevrildi. Böyle olunca, yayınların açılışı ve kapanışında İstiklal Marşı çalınması mecburiyeti ortadan kendiliğinden kalkıverdi! Niye 24 saat kesintisiz yayın yapılıyor sanıyorsunuz ?
Masraf oluyor diye radyoda uzun dalgayı kapattıran orta dalgayı kısıtlayan zihniyet bir yerlerden para buldu, mirasa mı kondu da böyle kanal üstüne kanal açıyor ? Kanal sıkıntısından bahanesiyle yok ettikleri TRT4 Türk Müziği kanalını niye geri vermediler o halde ? Nereden çıktı 28 ayrı dile hizmet ? Ne bu mozaik dedikleri ?
Mozaik, siz millet değilsiniz lafının bir başka deyişidir! Bizi kimliksizleştirmedir! Bölmedir!
Mozaiğin taşlarını işte böyle böyle döşediler.
Türkiye'yi ortadan önce kafalarda ikiye böldüler. Anadolu ve Trakya.
Trakya bölgesi bizim değilmiş gibi devletin radyolarında oranın adı yok ! Orasını çoktan eyalet yaptılar, alt yapısını AB ile hazırladılar deniyor. Bu konuda ihbarlar, karar metinleri internet ortamında dolaşıp duruyor !
Anadolu kuşağı sözü var radyolarda bunların dillerinde şimdilik. Bu kuşak nasıl bir kuşaksa içinde her şey var ! Türkiye 'nin coğrafi bölgeleri dışında başka türlü bölgeler bunlar !
Dilimizin yanında ikinci bir dil de yürürlükte var !
28 ayrı dilde , Rumcadan tutun karşılıklılık ilkesine uyulmadan( Ermeniceden, Arapçaya kadar 24 saat kesintisiz yayınlar !…
Bu işin sonunun nereye varacağını, ne hedeflendiğini, bilinç altımıza ele geçirilmiş basın yayın eliyle neleri benimsetmeye çalıştıklarını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek var mı ?
Hele hele bir kaç gündür ortalığa saçılan veya bilinçli olarak ortalağa saçtırılan ABD belgelerine gerek var mı?
Şairimiz birden bire gelen kış mevsimine şaşırmış :
« Gördüm ,gördüm, gördüm, gördüm !..
Dur bağırma avaz avaz, neyi gördün a, yaramaz ? « diye haykırmış.
Neyi gördün a yaramaz? diye yine soralım. Bakalım neler söyler?
Şairimiz ne görür, ne söyler bilemem ama ben bunları gördüm:
„Bölünen bir ülke gördüm. Atatürk 'ü küskün gördüm.
Şehitler ayağa kalkmış, gazileri ağlar gördüm...
Ülkem büyük tehlikede, aydınlarını aymaz gördüm...
Toprağının altı üstü pazarlanan , borca batan, aldatılan vatan gördüm.
Anadolu Federal Devleti rüyasına yatan gördüm.
1919 yılındaki işgale tekrar düşen bir halk gördüm...
Gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet gördüm...
Türk Milleti birlik olmuş, kenetlenmiş, silkinip kendine gelmiş,
Diyeceğimiz günlerin yakın olduğunu umarak,
Samsun 'dan yine beklenen bir Mustafa Kemal gördüm!“
Feza Tiryaki, 30 Kasım 2010