GÖRÜNMEZ EL
Bu görünmez eli biliriz hepimiz. Hele biraz da ekonomi politik palavralarını duymușluğumuz varsa.
Hani okulunu okuyup diplomasını almıș ya da ‘özel ilgi alanı’ olarak benimsemișsek. Bülent Ecevit bile keșke biraz daha okuyup ‘iktisatçı’ olsaydım dememiș miydi?
Bakkala sorsak, fiyatlar neden arttı diye, sunu-istem (arz-talep) yasası demez mi?
Ya bunalım? O da sunu-istem yasasından doğmadı mı?
Gerçi dr Recep geometri sanıp ‘teğet’ mi ne dedi, ama kușkum yok o da ‘grünmez eli’ duymuștur birilerinden.
Ne ki, O’nun doktorası farklı; ekonomi politikten anlamıyor. Zaten politikadan da anladığı yok, o’nun yaptığı siyaset, yani at bakıcılığı ve dünyaya ‘at gözlüğü’ ile bakmak. Tıpkı iktisat prof’larının ekonomik olgulara baktıkları gibi..
Sizlerin çok iyi bildiği ekonomi politiğin ‘görünmez eli’ de, bu at gözlüğünün kapasama alanı dıșında ișliyor özünde. Gözlüğü çıkardığınızda eli de pençeyi de görüyorsunuz.
Șimdi ‘Bunalımın Niceliği’ bașlıklı yazımda ne demișim, anımsayalım:
“Bilmek anlamaktan geçiyor, algılamaktan değil. Tanımak, bilgisine ulașabilmek için de ölçebilmek gerekiyor.
Deprem olduğunda bir ölçü birimine göre üç, beș ya da altı ölçeğinde oldu deniyor. Yedi olursa yıkıcı sekizde felaket oluyor örneğin.
Rüzgar, sözgelimi saatte yüz kilometre hıza ulașırsa uçurucu, yüzelli kilometre hızda yıkıcı, ikiyüz kilometre hıza ulaștığında yerlebir edici oluyor.
Ekonomi politiğin ölçü birimi de değerdir. Ne var ki, bir kilogram elma ile bir metrekare bezi karșılaștırabileceğimiz ortak bir ölçü birimimiz hala yoktur.
Ya ne vardır ?
Fiyat denilen ve bir türlü gizemini çözemediğimiz bir sözde ölçü birimi.
Daha doğrusu gizemine gizem kattığımız bir ölçü birimi.
Bir türlü anlașılamayan ve anlașılmamasında yarar umulan bir birim.
Pazarda fiyatı sabah üç kuruș olan elma, öğlen beș kurușa yükselmiș ve akșam bir kurușa bile alıcı bulamaz olmuș olabilmektedir.
Bir gizli el ayarlamaktadır bunu.
Ve tüm insanlığın yararına. Eșsiz ve almașıksız..
Bir kilogram elma ile bir metrekare bezin değeri bu denli değișken ise, gündemimizde olan ekonomik bunalımı gözümüzde nasıl canlandırabileceğiz ?
Nitekim Türkiyedeki hükumet yetkilileri bunalımın pek önemli olmadığını ileri sürebilmektedirler.
Bunalımın kaynağı olan ülke ABD’de bile ölçüye vurulabilecek kesin bilgiler yoktur. Bununla birlikte, ilk ağızda 850 milyar dolarlık bir kayıp göze alınmıș bulunmaktadır.
Toplam kaybın triliyonlarca dolar olabileceği ileri sürülmektedir.
Ölçümlerin sağlıklı yapıldığını varsaysak bile, ki bu da bir varsayımdan ileri gitmeyecektir, içinde bulunduğumuz bunalım evresinde, Türkiye gibi yetmișmilyon nüfuslu bir ülkenin tüm çalıșanlarının
en az beș yıl süre ile
elma ve armut, fındık ve ceviz, domates ve hıyar, arpa ve buğday, mısır ve yulaf üretiminin yanısıra,
Türkiye’nin demiri, kömürü ve șekeri
ve kırmızı bakır ve mensucatı
ve bilcümle sanayi kollarının
tüm üretiminin değeri kadar bir değer kaybı sözkonusu olacaktır.
Bunalımın neden olacağı kayıbın nicel boyutu șimdilik bu kadar öngörülüyor.
Sıradağlar kadar elma ve armut, deniz yüzeyini kaplayacak kadar bez ve basma, gölleri dolduracak kadar petrol ve maden ve beșyıl boyunca çoluk çocuk soluksuz çalıșma ve alınteri.
Ne olacak ?
Kaybedilmiș olacak. Ve kayıptan kaçınmanın olanağı olmayacak.
Gizli bir el bunları yapmıș olacak ve karșı konulamayacak.
Bunalımın nicel büyüklüğüne ilișkin bilgiler șimdilik bu kadar.
Bunalımın kilosu kaça imiș, anlașıldı mı acaba ?”
Ve İMF ilk hesaplamaları yaparak, șimdilik 11 Triliyon $’lık bir kaybın sözkonusu olduğunu söylemiș.
Dünyanın nüfusu 7,5 milyar ise, kiși bașına 15 bin $ düșüyor demektir.
Türkiye’de 5 kișilik bir ailenin kaybı ne oldu denirse eğer; 75 bin $.
Sözü uzatmanın anlamı yok, içinde bulunduğumuz ekonomik bunalımın, en iyimser hesapla, Türkiye’de 5 kișilik bir aileye maliyeti 75 bin (yazı ile yetmișbeșbin) ABD Dolarmıș IMF’ye göre.
Bunun ne kadarı ‘teğet’ ne kadarı ‘icra’ ve ‘iflas’ olacak, önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ve ne kadarı ‘intihar’, ne kadarı ‘kavga’ ve ne kadarı ‘savaș’ olacak?
Ne kadarı ‘ip’, ne kadarı ‘darağacı’?
Görünmez el bize gösterecek. Bekleyelim bakalım.
Habip Hamza Erdem