GÖZÜMÜZ AYDIN OLSUN
İșçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi yöneticileri tutuklandılar.
İșçi Partisi Genel Bașkanı zaten birkaç yıldır tutsak.
Oğul Mehmet Perinçek de içeri alınmalıydı, alındı.
Daha da çok tutuklama olacak mı, olacak.
Düșman generali ne demiști; ‘yaralı bırakmak olmaz’.
Türk Ordusunda Or, kor, tuğ, tüm ne kadar ‘yurtsever’ general varsa onlar da alınmalılar içeri.
Șura kararlarıyla ‘irticaî faaliyetleri’ saptananlar ile ‘Türk askerine yakıșmayan davranıșları’ dolayısıyla ordudan atılanlar geri çağrılarak ‘operasyon’ tamamlanmalıdır.
Bașkomutan vekilliklerine de Mandela Bekir ile Mușmula Beșir getirilmelidir.
Öte yandan tutuklamalar ‘bomba’ etkisi yarattı ülkede.
YeCeHePe Genel Bașkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu en önde..
SSK Kemal Kılıçdaroğlu, Sühel bey gitsin demiș ama Sezgin bey bu ‘benim davam’ deyip önce seğirtmiș diyorlar.
Parti sözcüsü hanımefendi bayan, adı neydi unuttum, ‘dava tükendi’ deyince, Sezgin bey yarıyoldan geri dönmez mi? Dönmüș.
Kimi eski CHP’liler bayan hanımefendi ‘dava tükenmez’ düșer diye uyaracak olmușlar; bir yere gitmeye gerek yok, ‘divana kalsın’ o zaman diyesi olmuș.
Ve davalar Nemrut Mustafa Divanı’na kalmıș.
‘Özerkçi’ demokratlar, Hasip beyi gönderecek olmușlar, sayın Apo Kemal Burkay gitsin, hem Kürtçe bir șiir okur diye diretmiș.
Kemal Burkay elinde șiir defteri doğru Ulusal Kanal’ın önüne.
“Dersim dört dağ içinde, Gül’ü Tașnak içinde
Ben buraya gelmezdim, Recep var Ramazan var içinde”
Sanki Kürtçe değil de İsveçce, ne de olsa ‘kardeș dil’ grubundanlar ya..
MHP’den de ‘zehir zemberek’ bir açıklama gönderilmek istenmiș ama zemberek çok gerildiği için kırıldığından gönderilememiș.
Dr Recep tutuklamalar ‘ramazandan sonra olsaydı’ diyecek olmuș, Ali Dibo ‘Hașmetlim yargının ișine karıșmayalım’ o sizin ‘vücut dili’nizden herșeyi anlıyor diye anımsatmıș.
Hem zaten ‘bağımsız’ yargının ‘bağ’ı da ‘boğma bağı’ gibi çalıșmaktaymıș .
Ha siz boğmușsunuz ha yargıdakilere boğdurmușsunuz.
Kendilerinden sözettiği belli, ‘hepimiz kardeș değil miyiz?’ diye eklemiș.
Hem ‘yargı’nın ișine karıșmak Transatlantikten Atlantik’e atılmaya benzer.
Ki, hașa huzurdan, Hocaefendi bile kurtaramaz insanı.
Dr Recep’in ‘hizmet așkı’ ile dolu ‘kardeși Ali Dibo’yu sarılıp öpesi gelmiș.
Demirel duymasn diye, karanlığın çökmesini beklemiș; çünkü onun ‘bari karanlıkta öpseydi’ diye bir sözü varmıș bu tür öpüșmeler için.
Demokrasimiz diyemeyeceğim, onların demokrasileri yani ‘ileri’, ‘özerk’ ya da ‘bilmem ne’ demokrasileri geleceği yere gelmiștir.
Geleceğim demiș ve gelip ‘postal’ını dayamıștır sırtımıza.
Göz göre göre ve ‘pavyon fedaisi’ gibi bağırarak ortalıkta.
Gözünüz aydın olsun o zaman.
Muhalefet partileri için șimdi tatil yerlerine gidip ‘kumda oynama’ zamanı gelmiștir.
Ellerini sıcaktan soğuğa vurmasınlar sakın.
Sıcağa biraz daha alıștırsınlar kendilerini ama.
Çünkü bu sistem ‘kendiliğinden’ bir ateș topuna dönüp parlamak üzeredir.
Her tutuklama ateșe tutulan bir körük gibi çalıșacak ve tutușan kambur halk tarafından ‘doğal’ bir tepkiyle fırlatılıp atılacaktır.
Bu ‘atlantik hükûmeti’ tașınmaz bir kambura dönüșmüștür artık.
Habip Hamza Erdem