Bir Kahvaltının Ardından
Sedat Laçiner
15 / 8 / 2008
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejadın İstanbul ziyareti oldukça hassas bir zamanda gerçekleşti. İsrail ve ABD, içeriği bir yana ziyaretin yapılmasını dahi eleştirdiler. 12 yıl sonra ilk defa bir İran liderini ağırlayan Türkiye ise komşusu ile enerjiden güvenliğe pekçok konuyu masaya yatırma fırsatını buldu. Bizlerse bir grup akademisyen ve gazeteci olarak İstanbulda İran lideri ile gerçekleşen kahvaltıda Ahmedinejad'ı daha yakından tanıma ve aklımızdaki soruları sorma fırsatını bulduk. İki saate yaklaşan toplantıda İran liderinden ilginç yanıtlar aldık. Toplantıya bizim dışımızda köşe yazarları Mustafa Karaalioğlu, Sami Kohen, Yasemin Çongar, İbrahim Karagül, Akif Emre, Nuray Mert, Ayşe Böhürler ve emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu da katıldı.
Bir elinde tespih, yüzünde son derece mütevazı bir ifade ile Ahmedinejad Türkiyeyi ne kadar çok önemsediğini her fırsatta yineledi. Benim görebildiğim en dikkat çekici hususlardan biri ise Gürcistandaki krizden oldukça memnun görünmesiydi. Müttefiki Gürcistanı bile koruyamayan ABD, İrana mı saldıracak. Elleri boş bunların demesi dikkat çekiciydi. ABDnin Gürcistanı koruyamadığını, dünya siyasetinde ABDnin etkisinin azaldığını en az iki kez tekrarladı.
Türkiye ve İran Ortak Hareket Etmeli
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad sorularımız üzerine Türkiyeden beklentilerini de anlattı. İki ülkenin kapasitelerinin farklı olduğunun altını çizen Ahmedinejad bu sözleriyle adeta sizlerin farklı olduğunuzu kabul ediyor ve bu halinizle işbirliği yapmak istiyoruz der gibiydi. Bu vesileyle sözlerini Türkiyenin Avrupa Birliğine (AB) tam üyeliği konusuna getirdi ve Türkiyenin AB üyeliği için şu ana kadar İrandan gelen en önemli destek konuşmasını yaptı. Türkiyenin ABye girmesini olumlu buluyoruz ve destekliyoruz. Biz meseleye uzun vadeli bakıyoruz dedi. Türkiyeyi medeniyetler arasında bir köprüye bezeten Ahmedinejad tam üyeliğin asıl ABye yarayacağını ve Türkiyenin ABye birçok kazanım sağlayacağını belirterek Bence AB Türkiyeye tam üyelik için şartlar öne sürerken mantıktan uzak davranmaktadır. Asıl onların üyelik için Türkiyeye rica etmeleri, çağırmaları lazım. Çünkü Türkiyenin üyeliği asıl onlara yarayacak demesi de önemli bir mesajdı.
Ahmedinejad Türkiyenin AB üyesi olması halinde değişeceğini de düşünmüyor. Türkiyeyi hiçkimse sindiremez, eritemez diyen Ahmedinejada göre Türkiye sindirilemeyecek kadar büyük bir medeniyet ve dünyaya söyleyecek çok şeyi olan bir ülke.
Şu ana kadar AB yolunda neredeyse tüm Müslüman ülkelerin açık desteğini alan Türkiye için İranIn verdiği net desteğin önemi de büyük. Türkiye bu destekler sayesinde medeniyetler arasında yakınlaştırıcılık gücünü kanıtlamış oluyor.
Ahmedinejad Türkiyenin Batıya yakın yüzünü kabul ediyor ve bunun da bir avantaj olabileceğini düşünüyor. Eğer iki ülke daha fazla işbirliği yapar ise, D8 ve ECO ülkeleri ilişkilerini arttırırsa Müslüman ülkeler arasında ve bölgede tüm sorunların çözüleceği iddiası ise abartılıydı.
ABD Çöküyor
İran Cumhurbaşkanının ABDnin çöktüğüne inanması da bir diğer ilginç noktaydı. Ahmedinejad verdiği örneklerle bizlere Amerikanın nasıl büyük bir kriz ile boğuştuğunu ispat etmeye çalıştı. İçeride büyük bir ekonomik kriz yaşıyorlar. Dışarıda ise sözleri dinlenmiyor. Amerikan İmparatorluğu çatırdıyor, çöktüğünü de göreceğiz dedi. ABDde 40 milyon kişinin herhangi bir sosyal güvenlik sistemine dahil olmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Amerikan başkan adaylarına da tavsiyelerde bulundu. Yeni seçilecek adayın ilk iş olarak İran ile ilişkilerini düzeltmesini ve iç sorunlarına odaklanması gerektiğini söyleyen Ahmedinejad İran ile sorunlarını halledemeyen ABD tek bir sorununu dahi çözemez iddiası dikkat çekiciydi. İranlı lider herşeyin İran konusu etrafında döndüğüne samimi olarak inanıyor. ABD başkanlık seçimlerinin de İran konusu merkezli olarak sürdüğünü düşünüyor, İranla müzakere isteyen aday oylarını arttırıyor diyor.
Nükleer Sorun
Herkesin merak ettiği bir konu da nükleer sorundu. Acaba İran, ABDnin jestine olumlu yanıt verecek miydi. Taraflar arasında kolaylaştırıcı rolünü oynayan Türkiyenin çabalarına İran İstanbul ziyaretinde olumlu bir yanıt vermiş miydi?
Doğrusu Ahmedinejadın ifadelerinden anladığım nükleer cephede yeni bir şey olmadığı. İran diplomasisinin ne kadar ağır işlediğini bilmeme rağmen İran lideri yavaş bir gelişmenin dahi olmadığının işaretlerini verdi. Biz hep aynı yerimizde kalacağız dedi. Nükleer enerjinin ne kadar çok hakları olduğunun altını çizip sözlerini şöyle sürdürdü:
İran tarafında hedefler hep sabit kalacak. Çünkü bunların tarihsel derinliği var, bu hedefler halkımızdan kaynaklanıyor. Dış politikasının yönünü değiştirmesi gereken taraf ABD. ABDnin sorunu nükleerle değil. Bombadan da korkmuyor. Çünkü kendisinde zaten var. İsraildeki bombalara hiç tepki göstermiyor. Nükleer kriz siyasidir. Amaç eski konulara dönmek. Amerika ilerlememizi istemiyor. Herkes biliyor ki bizim amacımız bomba değil. Onlar da bunu bahane olarak kullanıyorlar zaten. Bana İrana izin versek Türkiye, Arabistan ve Mısır da ister dediler. Onlar bizim ilerlemememizi istemiyorlar.
Siyonizm
Ahmedinejadın ABD hakkındaki görüşleri gibi İsrail hakkındaki görüşleri de klasik İran iddiaları ile doluydu, fakat İranın düşünce dünyasını anlamak adına yararlıydı. Öncelikli olarak İran lideri Orta Doğuda tüm sorunları İsraildeki Siyonist rejime bağladı. Siyonizm sorununu çözmeden Orta Doğuda hiçbir sorunun köküne inilemeyeceğini iddia etti:
Siyonist rejimle herkes ama herkes sorunlu. Ürdün, Mısır, Suriye ve diğerleri. Neden? Bu rejim nereden gelmiştir? Neden gelmiştir? Batı, bölge ile kavgasında bir üsse ihtiyaç duymuştur. Bu çerçevede Siyonist rejimin görevi gerilimdir, savaştır ve tecavüzdür. Eğer birgün saldırmazlarsa, savaşamazlarsa, tecavüz edemezlerse bu rejim kaybolur. Bu rejim ABD ve İngiltere için Orta Doğuda yolu açmakla görevli. Bu rejim meşru değil ve yasadışı. Siyonizm sorunu ana konudur ve diğer konular talidir. Öze ilişkin değildir. İşgal altındaki toprakları olabildiğince çok kurtarmak gerekli. Ama sorun rejimdir. Siyonistlerin hedefi Nilden Fırata kadar tüm bölgeyi ele geçirmek. İranı, Türkiyeyi, Mısırı, Sudan'ı vs. ele geçirmek istiyorlar. Fakat şu anda yapmaları gerekeni yapamıyorlar. Bu nedenle yokoluş sürecindeler.
Ahmedinejadın bazı kitaplarda da sık sık tekrarlananan ve daha çok komplo teorileri ile süslenen bu görüşlerinin ardından biz Yahudi düşmanı (anti-Semitik) değiliz ama Siyonistler dinsiz demesi de ilginçti. Onlar ne Yahudi, ne Hristiyan ne de Müslüman. Onlar dinsizdir dedi. ABDnin içeriden çatırdadığını ve dünyada esamesinin okunmadığını savunan Ahmedinejada göre görevini yapamayan İsrail de şu sıralar izole olmuş ve yokolma sürecinde bir ülke" idi.
Ahmedinejad İsrailin tüm kötülüklerini Siyonizme bağlarken aklıma bir soru geldi. Acaba İran Siyonist olmayan bir İsraili kabul edebilir miydi? Ne yazık ki kahvaltının süresi bu soruyu sormama yetmedi. Fakat soru hala düşündürüyor. Kimbilir belki bir gün hem İsrailde, hem de İranda rejimler yumuşar ve iki taraf da işbirliği yollarını arar.
16 Ağustos 2008
Sedat Laçiner
slaciner@gmail.com
Tel: 0 312 2122886-87
Fax: 0 312 2122584