Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkünde İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, İsrailin güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olmasının, Türkiyenin Ortadoğu politikasının değişmez önceliklerinden olduğunu söyledi!
Gül, Filistinlilerin toplumsal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesinin hem barış sürecine hem İsrailin güvenliğine katkıda bulunacağına olan inancını vurgulayarak bu düşünceyle Ankara Forumu Projesini başlattıklarını hatırlattı.
* * *
Biz ötedenberi, Türkiyenin Ortadoğu politikasının İsrailin güvenliğini sağlamak temeline oturtulduğunu söyleriz. Gülün konuşmasından önce de defalarca Türk Dışişlerine verilen rolün, İsrailin güvenliğini sağlamak olduğunu belirtmiştik.
Fakat Türkiye, ilk defa Cumhurbaşkanı düzeyinde temel önceliklerinden birinin İsrailin güvenliğini sağlamak olduğunu açıkladı.
Peki, Dindar Cumhurbaşkanı diye Abdullah Gülü ve bağlı olarak seçimlerde AKPyi destekleyenler, bunları bilmiyor muydu?
Abdullah Gülün temel önceliğinin, İsrailin güvenliğini sağlamak olduğunu bilmiyorlar mıydı?
Bilmiyorlarsa şimdi öğrendiler! Peki öğrendikleri halde ne yapacaklar! Hiçbir tepki göstermeyecekler mi?
Elbette, biz de Ortadoğuda barışın sağlanmasını isteriz. Ama Türkiyenin temel önceliği, Türkiyenin ve Türk Milletinin güvenliğini sağlamaktır. Türkiyenin Güneydoğu sınırları ve Kerkük Türkmenleri tehdit altında iken İsrailin güvenliği için olağanüstü gayret göstermek, Türkiyenin işi midir?
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergeç, geçen gelişinde kalp ameliyatı olduğu için, pasaportundaki vize süresini birkaç gün aştı. Bu duruma hukukta mücbir sebep denilir. Son gelişinde ise daha önce vize süresini aştığı gerekçesiyle Türkiyeye girişi engellendi. Havaalanında bulunan Turhan Çömezin telefon temasları sonucunda ve ancak Cumhurbaşkanlığının müdahalesi ile Sadettin Ergeç bir iki saat bekletildikten sonra Türkiyeye kabul edildi!
Barzani ve Talabaniye kırmızı pasaport veren Türkiyenin Sadettin Ergeçe davranışı, Irak Türkmenlerine verdiği değerin göstergesidir. Özellikle Dışişlerinin!
Yoksa bu da dindarlığın gereği midir?
Yine Hizbullaha yenilen İsrailin talebiyle Lübnana Türk birliği göndermek dindarlığın gereği midir?
* * *
Ulusal basında İsrailin güvenliğinin Türk dış politikasının temel önceliği haline getirildiğinin Cumhurbaşkanı düzeyinde itiraf edilmesini sadece Milli Gazete inceledi.
Milli Gazete, Sözleriniz yalan, gittiğiniz yol yanlış başlıklı manşet haberinde Türkiyenin bölgesel sıkıntılarının çözümünü Washingtonda arayan AKP iktidarı, İsraili birinci ortak olarak değerlendirmediği takdirde ABDden yüz bulamayacağına inanıyor. Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğanın 2005 yılında ABDye yapacağı ziyaret için, Türkiyeye Önce İsraille görüşmesibir ön şart olarak dayatılmış, Başbakan, ancak bu ziyareti yaptıktan sonra Bushtan randevu gelmişti ifadelerini kullandı.
Trabzonun Günebakış gazetesinin sahibi ve genel yayın yönetmeni Ali Öztürk de Gülün İsrailin güvenliği ile ilgili sözleri hakkında Bunlar diyet ifadeleri mi? diye soruyor.
Öztürk, Vay canına. AKP iktidarı Türkiyeye İsrailin güvenliğini sağlamak gibi yeni bir misyon biçmiş! Karşı olunan uç nokta nasıl da savunulabilir olmuş!
Abdullah Gül ve arkadaşları 1948 yılında İsraili ilk tanıyan ülkelerden birinin Türkiye olması nedeniyle dönemin yöneticilerini her zaman eleştirerek ve Sultan Abdülhamiti örnek vererek yetiştiler. Bugün ise İsrailin güvenliğinin Ankaradan da sorulabileceği noktasına eriştiler! dedi.
Yaa, işte biz de AKP kurulduğu günden beri bunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü, AKPnin programı CFR referandumundan alınmıştı!
Kaynak