Janes Defence, cemaatin TSKye sızana kadar saldırılarını sürdüreceğini öne sürdü. Janes, AKPnin cemaat üyelerini kilit görevlere getirdiğini vurguladı
Uluslararası savunma dergisi Janes Defence, Gülen hareketinin Türkiyede AKP ve ordunun yanı sıra üçüncü bir güç haline geldiği değerlendirmesini yaptı. Derginin analizinde, Gülen hareketinin kurduğu örgütler ve ağlar sayesinde milyonlarca doları kontrol ettiğine işaret edildi. Değerlendirmede, hareketin televizyon kanalları ve gazeteleri ile küresel alanda nüfuzunu kullandığı belirtildi. Yazıda, Gülen hareketinin AKPyi desteklediği ancak iki siyasi güç arasında ideolojik bir yarış olduğu öne sürüldü.
KAZANÇLI BİR İTTİFAK
İktidarda kalma hedefinin AKP ve Gülen cemaatini kazançlı bir ittifak içinde tuttuğu ifade edilen yazıda, cemaat üyelerinin bakanlıklar da dahil olmak üzere hükümet içinde önemli görevlere geldiğine dikkat çekildi. Analizde, Gülen hareketinin polis ve istihbarat kanadında nüfuza sahip olduğu ancak TSK içinde yer edinemediğine işaret edildi. Yazıda, TSKnin bu tutumu nedeniyle cemaatin kontrolündeki medya yoluyla orduya saldırdığına vurgu yapıldı.
Uluslararası savunma dergisi Janes, Fethullah Gülen hareketinin Türkiyede AKP ve ordunun yanı sıra üçüncü bir güç haline geldiği değerlendirmesini yaptı. Janes Defence Weekly dergisinin çatı kuruluşu Janes Information Group sitesinde yayımlanan Gülen hareketi: Türkiyenin üçüncü gücü başlıklı analizde, Gülen hareketinin, Ergenekon davasıyla ilişkilendirerek suçladığı Türk ordusuna sızana kadar saldırılarını sürdüreceği görüşü de vurgulandı.
Gülen hareketinin kurduğu örgütler ve ağlar sayesinde milyonlarca doları kontrol ettiğine işaret edilen değerlendirmede, hareketin televizyon kanalları ve gazeteleri gibi modern iletişim araçlarıyla küresel alanda nüfuzunu kullandığı belirtildi.
Yazıda başa geldiği tarihten bu yana AKPyi desteklemiş olan Gülen hareketinin AKP ile özdeşleştirildiği oysa iki siyasi güç arasında ideolojik bir yarış olduğu öne sürüldü. Analizde şöyle denildi: Hem AKP hem de Gülen cemaatinin muhafazakâr değerleri ve İslamla politikanın birleştirilmesini savunmasına karşın bunlar yarış eden siyasi örgütler.
Türkiyede iktidarda kalma hedefinin AKP ve Gülen cemaatini kazançlı bir ittifak içinde tuttuğu ifade edilen yazıda, AKPnin cemaat üyelerini kilit bürokratik görevlere getirdiği ve cemaatin örgütlerini koruduğu vurgulandı.
Cemaat üyelerinin bakanlıklar da dahil omak üzere hükümet içinde önemli görevlere geldiğine dikkat çekilen analizde Gülen hareketinin Türk polis teşkilatı ve istihbarat kanadında da nüfuza sahip olduğu ifade edildi.
Değerlendirmede Gülen hareketinin polis gücü ve bürokrasi içinde varlığına karşın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde irtica ile mücadele politikası sonucu yer edinemediğine işaret edildi. Yazıda, TSKnin bu tutumu nedeniyle Gülen hareketinin kontrolündeki medya yoluyla orduya saldırmaya başladığına vurgu yapıldı.
Gülen medyasının emniyetten sızdırılan bilgilerle orduyu Ergenekon davasıyla ilişkilendirerek TSKye yönelik suçlamaları göze çarpan bir biçimde yayımladığı da belirtildi.
Yazıda Öyle görünüyor ki Gülen cemaati Türkiyede daha fazla paya sahip olmak istiyor. Hareket kendi üyelerini ve yandaşlarını orduya sokana kadar TSKye güçlü bir biçimde karşı koymayı sürdürecek denildi.
Gülen hareketinin güçlü bir siyasi partiyle ilişkilerin yararlarını düşünerek AKPyi desteklemeyi sürdüreceği görüşü de belirtildi. Yazıda Türkiyenin İslamcı blok ve laik blok olarak iki kutba ayrıldığı görüşüne karşın Türkiyenin AKP, TSK ve Gülen hareketiyle üçe ayrıldığını düşünmenin daha yararlı olacağı savunuldu.
Gülen hareketine yönelik Türkiyede en iyi ötgütlenmiş taban hareketi nitelemesinin getirildiği analizde, Gülen hareketi Türk siyasetinin etkin bir üçüncü gücü ve önümüzdeki yıllarda dünya bunu çok duyacak denildi.
CUMHURİYET