Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Eyl 13, 2010 23:24

Yanıtlardan da gördüğünüz gibi doğru yerdesiniz Kuvayi Milliyeci arkadaşım... Buradaki çoğu kişi sizin ile aynı derdi paylaşmaktadır. Ancak önceden de belirttiğim gibi, suçlamalarınızın yönü Güncel Meydan'ın Atatürkçü aydınlarına doğru değil, Gazi Kemal Atatürk'ün bedenen göçünün ardından yaratılan yapay aydın biçimine olmalıdır.

İnsanları bu biçimde, tür tür ayırmak doğru değildir elbette ama madem konu açıldı, haddimi aşıp iki kul kelamı etmek isterim:

Bu türdekiler genelde Yunancı'dır; "Yüksek Yunan kültürü" zokasını yutmuşlardır bir kere. Söylem ve eylemlerinde bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Türk'ü ve tek sesli türküsünü horlamayı bir yükselme aracı olarak görürler. Gazi'nin ülküsünün belkemiği olan Türklük söylemi onlar için, ulus yaratma çabasının en önemli bir aşaması olarak yığınlara gaz verme yöntemidir. Bu düşünceleri ile Gazi'ye içtenlik ile inanmadıkları; ilkelerinden yeterince nasiplenemedikleri de kolayca anlaşılmaktadır. İki uygarlık türüne inanırlar: Yaratanlar ve yıkanlar. Kör olasıca Türkler hep yıkmıştır! İslam'a geçişleri de ganimet kurnazlığındandır!

Alman teknolojisinin, İtalyan tasarımının, Fransız mutfağının, İngiliz futbolunun uzmanlarıdır kendileri. "Peki ya Atatürk Türkiyesi?" diye sorduğunuzda hemen ama kısa bir süreliğine aslan kesilirler. Öyle ya, Avrupa'nın geçmişini deşmeye yeltenmeden başkiliselerin duvarlarına, kaldırımların boylarına gönül vermişlerdir bir kez... Şu barbar Türklerin elinden çıkmış çapraşık yapıları-yolları gösterip, bir türlü işleyemeyen düzenlerini örnekleyerek, "Türklerin güzellik anlayışı yoktur" deyiverirler... "Peki ya Atatürk Türkiyesi?" diye çıkışınca da, yine kısa bir süreliğine -ancak bu kez- kaplana dönüşürler. Atılgan'dan Titrek'e döndükten sonra yine dillerine dolanan "Bizden adam olmaz" türü akıl dolu çıkışları ile aslında kendileri ile ilgili sorunları olduğunu da ara ara ağızlarından kaçırmaları ile de ünlüdürler...

Bir kısmının dilinden düşürmediği, yurtiçinde ve dışında okudukları ecnebi okulların adları, birer yükseklik göstergesidir kendileri için. Yabancı bir dili konuşur iken "onlar" gibi olmaya çalışmalarını keyif ile izlersiniz. Buralardan sıkılmışlardır da. Reklamdan parayı buldular ise ya bir Amerika, ya Avrupa ya da geç kalmadan bir Küba paklar onları...

Hakk'tan ve halktan olabildiğince kopukturlar... Gönüllerini maddeci düşünceler perdelediği için "Hakk ile oldum aşina, kalmadı gönlümde nesne" dediğiniz zaman sizi çoğu zaman duymazlar bile. En yapayından kara yobazın dinciliğine kızıp, Muaviye'nin gölgesindeki şeytanın kuruntusuna kapılmışlardır. Açıklarını bulmaya çalışıp da kendilerini okşamak için açıp okumuşlardır da Kuran'ı... Ancak eski "Türk Masonları"nın [Bektaşi] müteşabih ayetler ile ilgili uygulamaları hakkında bir bilgileri de yoktur yazık ki...

Bunlar ilericidir, solcudur; ya sosyalist ya da sosyal demokrattır. Kemalizm'i de zaten daha ileri bir yapı için bir basamak olarak görürler...
Görürler de, Kemalizm'in altı okunun dert bellediklerinin-bellettirildiklerinin dermanı olduğunu bir türlü anlamak istemezler...

Türk bir ulusun adı değil, "adamların birliği"dir dediğiniz zaman size çoğu kez, "Türkler uçuyor" derler...
Derler de, "gözlerdeki gafletten perdenin er-geç yırtılacağına", kara sevdalı yapıları gereği inanmak istemezler...

Ne diyelim...
Allah herkese müstahakını versin.
Doğruyu bulmak isteyenleri, doğru yoluna iletsin.

Allah tümcemizi affetsin.


Aziz Nesin'in Orhan Pamukvari çıkışı:
Cengiz Özakıncı yazdı:Rus yanlısı sosyalist yazar Aziz Nesin 1970'lerde, kapitalist Batı Almanya'nın Türk işçilerine yönelik kötü davranışlarının çetelesini tutmaya başlıyor. İlk bir 1987'de Batı Almanya'daki bir söyleşisinde söz ediyor bu çalışmasından ve aralarında Alman Türkolog Petra Kappert'in de olduğu salona şöyle sesleniyor: "Ara ara on yıldır üzerinde çalıştığım bir kitabım var, Almanların barbarlığını anlatan. Türkiye'ye dönüşte o kitabımı yayımlayacağım artık!"

Alman devletinin yüce çıkarlarını ve Almanların yeryüzündeki saygınlığını korumak ile yükümlü bir devlet görevlisi olan Petra Hanım, yayımlanmadan önce "o kitaba" bir göz atmak istiyor. Okuyunca da küplere biniyor hali ile... Aziz Nesin, sivri bulunan yerleri çıkarabileceğini söylemesine karşın, "siz bunu iyisi mi hiç yayımlamayın" diyor Petra Hanım. Diyor ve Aziz Nesin'in Almanlara karşı duyduğu nefreti yumuşatabilmek için ona Almanya'dan bir "onursal doktora" verilmesi için girişimlere başlıyor...

Bu ödül de bedavaya değil tabii! Bırakın Almanları aşağılamayı bırakmayı, onları övmesi; Türkleri de yermesi gerekiyor Aziz Nesin'in. 1990'da önerilen bu ödülü alabilmesi için, ödül raportörü Alman profesör Essinger ile 1991'de bir söyleşi yapılıyor ünlü yazar ve şöyle diyor: "Türklerin yüzde altmışı aptaldır!"

Ve ekliyor: "Türkiye'de yüce diye bir şey yoktur. Almanlar biz Türkleri aşağılamakta haklılar. Bizim kültürümüz filan yok; olsa olsa bir tek İslam kültürümüz vardır, ama o da bizim uygar olmamızı engelliyor!"


Yeni Devletin Yeni "Cumhuriyet"i: Taraf Gazetesi
İlhan Selçuk ve Hurufilik [Hurufilik ayrı konudur]
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Sal Eyl 14, 2010 1:06

iyi akşamlar diliyorum,

dün bu konuyu açtığım saate bakılırsa 19.23 olduğu görülür. seçim yasakları saat 19.00'da sona erdi. her nedense ve her ne akla hizmetse kendimi hayır çıkacağına odaklamıştım. ama tersi oldu. bu sinir içerisinde haydar beyin de belirttiği gibi doğru şeyleri yanlış yere yazmış olabilirim. ancak bu yanlış yere yazış da gene dinin vicdanlarda yaşanıyor olmasındadır. ancak gördükleriminle ve duyduklarımla sorumlu tutulabileceğim için insanların vicdanlarında yaşadıklarını göremeyişim de ayrıca normaldir.

vicdanlarda olması gereken, namaz, dua ve maddi katkıdan ibarettir. çünkü bunların dışa dönük ve açıktan yaşanmaları riyaya sebep olur. ancak bunun dışında din hayatın kendisidir. yapmamız gereken din dili ile dünya dilini bütünleştirmekten ibarettir. din dili ile dünya dilinin farklı oluşları insanlarda din işi ve dünya işi ayrıdır algısı yaratmaktadır. (bu arada laiklik bize çocukluktan beri öğretildiği gibi din işleri ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. laiklik, din işleri ile atalar dininin, hurafeler dinin birbirinden ayrılmasıdır.)

Bilginin kaynakları vahiy, bilim ve akıl işletme bilimidir. İnsanoğlu bunlar dışında bir yerden bilgi edinemez. Vahiy, bilim ve akıl işletme kaynaklarının en az birinden beslenen insan bilgiye ulaşır. Ve bu üç kaynak da birbirine paraleldir. Biri ile ulaşılan bilginin aynısına bir diğeri ile de ulaşılabilir. bilim=din değildir. ancak dinin ahlak boyutu dışında bilim=dindir. Aşağıdaki ayete bakarsak:

…Benim âyetlerimi de az bir paraya satmayın. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide, 44)

Bu ayete dikkat edilecek olursa “Allah adına yönetin” denmiyor. “Allah’ın indirdiği ile hükmedin” deniyor. Toplumsal düzen anlamında Allah’ın indirdiği, yönetime sahip olması gereken ilkelerdir.

kafir: gerçeğin üzerini örtendir.

sevgi, saygı ve muhabbetle.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Osman_Pasa » Sal Eyl 14, 2010 1:16

Arkadasin , dediklerine kismen katiliyorum . Yalniz muhattap aldigi kisiler bu sitede degil baska yerde aramasi daha dogru olur. Eski marksist yeni kemalistlerin islama olan mesafeleri , bir anlamda halk ile aralarini acti .. Nihat genci niye bu kadar cok kisi seviyor , solcu olmasina ragmen islami jargona hakim .. Birde malesef , halki kucuk gorme , hakir gorme bir kisim kemalist aydinlarin hastaligi . Buda halki rahatsiz ediyor . Halk Erdogan'a niye oy veriyor cunku yakin goruyor kendisine .Ayrica ulasilabilir olarak goruyor . Halk aslinda cok iyi biliyor , a partisi gelse ya da b partisi cok da bisey degismeyecegini. AKP ne kadar ABD ci ise MHP CHP'ninde cok farki yok . Mesele rant meselesi , eskiden ulkuculer beyaz turkler parsayi goturuyordu , simdi badem biyiklilar. Sadece sermaye el degistiriyor.

CHP AB , AB diye yanip tutusuyordu daha dune kadar. Kilicdaroglu, ise tam bir rezalet. Yok genel af yok Dersim !!! MHP desen, daha rezil , ABD ile en iyi stratejik ortakligi biz yapariz diyor . IP li arkadaslarda kusura bakmasinlar , ama Perincek'in teroristlere cicek verdigi resimler hala hafizalarda . Son umudumuz Osman Pamukogluy'du o da iki lafi yanyana getiremiyor .

Yinede umudum var , duzun biri cikar ise bu halk onuda destekler , Mustafa Kemal'i nasil desteklediyse yine yapar ... Sorun yeni bir Mustafa Kemal ne zaman gelecek ? .
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Ram » Sal Eyl 14, 2010 3:40

Kuvayi Milliyeci yazdı:(bu arada laiklik bize çocukluktan beri öğretildiği gibi din işleri ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. laiklik, din işleri ile atalar dininin, hurafeler dinin birbirinden ayrılmasıdır.)


Laiklik, din işleri ile dünya işlerinin ayrımı diye öğretilmiş midir bilemem; bundan çıkar sağlandığı ölçüde bu böyledir; vatandaşta da "din ve dünya işi" tanımlaması vardır. Gelgelelim, laiklik, din ve dünya işinin ayrılığı olmadığı gibi "din ve devlet işlerinin" devletçe (resmen) ayrılığıdır; devletin yansız olduğunun belgesidir, gözü bağlı adalet kadındır; bireysel düşünce ve her türlü inançtan arındırılmış olandır.

Sonuç olarak kutsal kitaptaki birtakım âyetlere göre devlet kurumları işletilemez; benzerlikler olsa da bire bir uygulanabilirliği olmadıkça, bu, laiklik çerçevesinde olanaksızdır. Örneğin Nisâ sûresinde Aile Mahkemesi'nin işini görebiliriz; bugünkü çağdaş uygulamalarla büyük benzerlikler taşır. Ancak devlet laikliği (bilimgüderliği / Cengiz ÖZAKINCI) çağdaş uygulamayı bilimsel dayanaklarla bulur ve toplumuna uyarlayarak yasalaştırır.


Bilginin kaynakları vahiy, bilim ve akıl işletme bilimidir. İnsanoğlu bunlar dışında bir yerden bilgi edinemez. Vahiy, bilim ve akıl işletme kaynaklarının en az birinden beslenen insan bilgiye ulaşır. Ve bu üç kaynak da birbirine paraleldir. Biri ile ulaşılan bilginin aynısına bir diğeri ile de ulaşılabilir. bilim=din değildir. ancak dinin ahlak boyutu dışında bilim=dindir. Aşağıdaki ayete bakarsak:

…Benim âyetlerimi de az bir paraya satmayın. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide, 44)


Buradaki vahiy hangi anlamda kullanılmıştır¿? "Hap gibi sunulan bilgi" anlamında mı, yoksa "Tanrı'dan elçisine gelen ileti" anlamında mı¿? Birincisiyse, akıl işletme ve bilimin koşutluğunda yer alamaz; çünkü -aynı düzeyde olmadığı gibi- bilginin kalıcılığı da uzun süreli değildir; hızlı gelir, aynı hızda gider. İkincisiyse zaten bilimselliğe iki yönden aykırıdır:

1) Bilim, Tanrı sözüne göre -her şey gibi- Tanrı'nın olabilir; ancak Tanrı'yı bilimin içine bir etken olarak sokmak, bilimsel olarak olanaksızdır

2) Sözkonusu İslâm dini ise; dinin veya doğrudan kutsal kitabın, bilimsel olarak bir etken sayılmak durumunda kaldığı bir konuda, dine veya doğrudan kutsal kitaba bakıldığında, son elçinin geldiğini belirtmiştir. Bu da çokça bilindiği üzere vahiyi bu yönüyle geçersiz kılar.

Bu ayete dikkat edilecek olursa “Allah adına yönetin” denmiyor. “Allah’ın indirdiği ile hükmedin” deniyor. Toplumsal düzen anlamında Allah’ın indirdiği, yönetime sahip olması gereken ilkelerdir.


Yine, Tanrı sözüne göre, kutsal kitabın getirdiği ilkeler -her şeye olduğu gibi- bilime de yön verebilir; hatta bilimin kendisi olabilir. Ancak, asıl konu, diğer yandan bakabilmektir. Kutsal kitabın ilkesel tutumları [birebir âyet değil, ilke... (bkz. "prensipte anlaştı" tümcesi)], bilimsel olana aykırı mıdır, değil midir¿?

"Aykırıysa nasıl ve hangileri aykırıdır¿? Aykırı olan ilkeler mi yanlıştır, yoksa yanlış mı anlaşılmış yahut yorumlanmıştır veya bilimsel olan mı yanlıştır yahut bilimsel olan bilimsellik kabuğuyla mı sunulmaktadır¿?" gibi sorular din ve bilim çatışmasından çıkan sorunlar üzerine sorulmalı, yanıtları aranmalıdır.

Öyleyse, bu nasıl olacak¿? Bence:

1) Daha doğru çeviriler
2) Bilimsel bakış açıları [doğrudan değerlendirme + olumsuz (retci değil) değerlendirme + olumlu (benimseyen değil) değerlendirme]
3) En önemlisi bu: İstenç-Dayanç-Direnç



Neyse; konu başka yerlere gitti. Kaba amaç, din diye yutturulana kutsal kitabın karşı çıktığını, -kutsal kitabın doğru çeviri ve yorumlamasıyla- anlatmaksa, yetkin olduğunu düşünen gelsin anlatsın; onaylayan onaylasın, karşı çıkan karşı çıksın; engel çıkartmıyoruz. Dolayısıyla, ayrıldığımız nokta "atalarının uydurduğu dini pazarlayan din simsarlarına boş alan bırakmak" değil, hiçbir dayanağı bulunmayan ve genelleme olan bir izlenimle/kurguyla bizlere sataşman olmuştur.

Ve son bir ileti: Ampûl olana dinin doğrusunu anlatmak da, vatanın acı durumunu anlatmak da, giderek daha da olumsuzlaşan ve birkaç yıldır bulunan kara koşullarda olanaksızdır. Ampûl olan, ancak kendi özgür istenciyle us yürütürse doğruya ulaşacaktır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Sal Eyl 14, 2010 4:03

İyi geceler,

bu yazınıza "İslam Alimi Kur'an Alimi Olur Mu?" adında açtığım başlık altında cevap veriyorum.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20

Re: Güncel Meydan'ın Atatürkçü Aydınlarına

İletigönderen Mustafa Recep » Sal Eyl 14, 2010 20:11

sanırım mesele anlaşıldı,

başlık provakatif bir çıkış için atılmış asıl niyet iyiymiş ;)

ben yine de kemalizmin dinden uzak durması gerektiği inancındayım bu asla anti-islamcılık değildir,

kamusal dinsellik asla bu ülkede olmamalıdır,

ne yazık ki şimdilerde vardır.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Önceki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x