Bir kesim, ''Kürtler ezildiği için bölge karışıyor, Kürtler'e hakları verilseydi bölgede huzur olurdu'' derken, diğer bir kesim de ''Kürtleri öldürelim, Kürtleri ezelim, asalım, keselim sorun çözülsün'' diyor.
***
Bakınız, yıl 1899.
Almanların kendi sanayi devrimlerini gerçekleştirmesi ve bu sayede gelişen askeri filosunun İngiliz deniz hakimiyetini tehdit edecek seviyeye ulaşması, İngiltere'de bariz bir huzursuzluk yaratıyor.
Ama İngiltere açısından asıl huzursuzluk, Almanya ile Osmanlı arasındaki Berlin-Bağdat demiryolu projesinin yapılmasıyla başlıyor.
Sırp Ordusu'na askeri danışman olarak atanmış bir üst rütbeli İngiliz subayı olan Laffan, projeyi şöyle yorumluyor:
''Eğer Berlin-Bağdat başarılabilirse, her türden ekonomi zenginlik üreten ve deniz gücü tarafından saldırılmayacak devasa bir toprak bloğu Alman nüfuzu altında birleşmiş olacak...
Alman ve Türk orduları bizim Mısır'daki çıkarlarımıza kolayca saldıracak menzilde olacaklar ve Hindistan da Basra Körfezi'nden tehdit altına girecek.
Dünya haritasına bir göz atmak devletler zincirinin nasıl Berlin'den Bağdat'a uzandığını görmeye yeter. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan, Osmanlı. Bu yolun önünde sadece kısa bir toprak şeridi set oluşturur ve zincirin iki ucunun birbirini bağlamasını önler. Bu küçük şerit Sırbistan'dır.
Ezilecek ya da Berlin-Bağdat sistemine katılmaya ikna edilecek olursa, bizim engin ama zayıf savunulan imparatorluğumuz kısa sürede Almanya'nın doğuya taarruzunun şokunu hisseder.''
Laffan kısaca, bu projenin engellenmesini İngiltere için hayati görüyor ve meselenin çözümü için de Balkanlar'ı işaret ediyor.
Sonra ne mi oluyor?
1914'den önceki on yıl içerisinde, Balkanlar büyük ayaklanmalarla ve kargaşalarla sarsılıyor. 1912'de, Birinci Balkan Savaşı olarak bilinen çatışmada, ''İngiltere'nin gizlice arka çıktığı Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan'', zayıf Osmanlı'ya savaş ilan ediyor ve Osmanlı, Balkanlar'daki topraklarının büyük bir bölümünü kaybediyor.
***
İşte bu nedenle, ''sorunun kaynağı emperyalizm ve onun taşeron örgütü PKK değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisidir" diyenler, veya ''sorunun kaynağı emperyalizm ve PKK değil, o bölgenin insanıdır'' diyenler bir kez daha düşünsünler.
Çünkü sorunun asıl kaynağı emperyalizmin kendisidir; topraklarımızdaki ABD-NATO üsleridir, medya tarafından şişirilen siyasi kuklalardır, küreselleşme adı altında Yeni Dünya Düzeni'ni ve sömürge ruhunu bize dayatanlardır.
1900'lü yıllardan beri sorunun kaynağı değil, sadece aktörler değişti.
Sen sen ol, Balkanlar'ı unutma.
Murat Can Bayraktar