Ha Abdullah... Ha Fethullah...
VALLA bana sorarsanız, kulağı tersten göstermenin álemi yok... Dolaylı olarak Abdullahı Mabdullahı boşverin, gelin, direkt Fethullahı cumhurbaşkanı yapalım.
*
Neden derseniz...
*
Bi kere, adam bekár.
Eşi türbanlıymış türbansızmış derdi kalmaz... Hem böylece, "Şekerim, ben laikim ama, AKPye oy verdim" diyen Laila Atatürkçülerinin gönlü olur.
*
Ha Abdullah...
Ha Fetthullah...
Kafiye uyuyor.
Ama Abdullah normal lise mezunu... Arkadaşların "dindar" kriterine tam uymuyor.
Fethullah ise imam hatipli.
Cuk oturuyor.
*
Biri Gülse..
Öbürü "en" Gül.
Daha ne?
*
Uzlaşma meselesine gelince...
*
Mehmetçik Vakfından kapı gibi teşekkür beratı var. Demek ki, asker cenahından sorunu yok...
Teşekkür etmişler.
E Afrikada okullar açıp, zenci bebelere İstiklal Marşı falan söylettiği için, Nihal Atsız Türk Dünyası Hizmet Ödülü de almış...
Milliyetçilere de uyar.
DSP desen...
İtirazları olamaz.
Ecevitle kankaydı.
Ne kaldı geriye?
Said Nursi.
Said-i Kürdi yani.
DTPyi hiç bozmaz.
*
Oldu mu sana dört dörtlük uzlaşma?
Oldu.
Başka?
Başka avantajları da var...
*
Mesela, Amerikada oturduğu için, "Çankayada kim oturacak" tartışması külliyen biter.
Kimse oturmamış olur!
Zırt pırt Washingtona git gel masrafı da ortadan kalkar, "Resmi Gazete" masrafı da...
Nasıl olsa, her dediğini yazan gazeteleri var.
*
Diyeceksiniz ki, "devleti yıkma suçlamasıyla yargılanan biri, nasıl olur da devletin başına geçer?"
Bal gibi geçer.
Başbakan o iddianın bir benzerinden içeri girmedi mi kardeşim? Son seçimde hapiste yatanı çıkarıp Meclise sokmadılar mı? Dokunulmazlık olmasa, milletvekillerin yarısı hákim önüne çıkmayacak mı?
Üzüldüğün şeye bak!
Takılma böyle ilkel fikirlere.
*
Özetle, demem o ki...
*
Türbanmış, uzlaşmaymış, hikáyedir.
Laga lugadır.
Milenyumun çağdaş umutlar vaat eden Atatürk Cumhuriyeti Devletini üç kuruşluk menfaatler uğruna, korkarak, tırsarak, sinerek, karnından konuşarak "şekil" boyutuna indirirsen, gün gelir, olacağı budur.
*
İstersen, oku bir daha yazıyı...
Uyuyor mu şekli?
Uyuyor.
Hayırlı olsun o zaman.
Y.Özdil