Hafıza tazeleyelim. Alper Aksoy'dan tarihe not düşen bir yazı. Sizler de arşivleyiniz.

Hafıza tazeleyelim. Alper Aksoy'dan tarihe not düşen bir yazı. Sizler de arşivleyiniz.

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Kas 17, 2022 16:30

Hafıza tazeleyelim. Alper Aksoy'dan tarihe not düşen bir yazı. Sizler de arşivleyiniz.

UNUTMADIK AĞA UNUTMADIK
Tarih 17 Temmuz 2000.
AB Türkiye komiseri Gunter Verheugen Ankara’da. 57. Koalisyon ortakları Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz ile kapalı kapılar arkasında görüşüyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısının kaderini tayin eden tarihi bir dönüm noktası bu görüşme.

Tarih 18 Temmuz 2000:
Hürriyet gazetesinin manşeti:
“Verheugen’den Ağır Ev Ödevleri"
Hükümete Kürtçe televizyon, Kürtçe eğitim ve “azınlık hakları” konusunda ev ödevleri sunup takvim isteniyor.
AB’nin “azınlık hakları”ndan ne anladığı ise Kopenhag Antlaşması’nda apaçık yazılı:
“Bir ülkede resmi dilden gayrı anadili olan her halk azınlıktır”
Bu da demek oluyor ki Lozan Antlaşması çöpte.
Ve antlaşmanın altında Türk Milliyetçileri’nin bayraktarı Devlet Bahçeli’nin de imzası var.
Bu antlaşmaya göre Türkiye’de Kürtler, Çerkezler, Araplar, Boşnaklar... “azınlık” statüsüne kavuşuyorlar.

***

Tarih 10 Ağustos 2000.
Anap milletvekili Kamran İnan Türkiye Cumhuriyeti’nin “imza atarsak bölünürüz” korkusu ile 17 yıldır beklettiği “Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” ne imza atılacağını duyan üç beş kişiden biri.

Gerçek bir vatansever olan İnan önce Bahçeli’nin kapısını çalıyor:
-“Sayın Bahçeli bu antlaşmaya Fransa ve İspanya imza atamadı. Çünkü atarsak bölünürüz korkusu taşıyorlar. Türkiye’deki bölücülük tehlikesi Fransa’dakinin elli katı, İspanya’dakinin yüz katı… Gerekirse koalisyondan çekilin sakın ha bu antlaşmaya imza attırmayın” diye âdeta yalvarıyor.

Bahçeli gayet sakin, koltuğuna yaslanıyor:
“Gereğini yapacağım, merak etmeyin Kamrân Bey” diyor sadece.

***

Tarih 15 Ağustos 2000.
BM Türkiye Daimi Temsilcisi Volkan Vural “Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi”ne 57. Hükümet adına imza atıyor.

İmzadan sonra Arap-Ermeni melezi olan Volkan Vural basın mensuplarına aynen şöyle diyor:
- “Bu gün hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum, sevincim sonsuzdur, Türk Milleti köhne zihniyetini bir kenara bırakarak çağdaş milletler seviyesine bu antlaşma ile adım atmaktadır” .
Volkan Vural:
- “Oh olsun, Türk Milletini tongaya düşürmek bana nasip oldu” der gibi âdeta.

***

Tarih 16 Ağustos 2000.
PKK yayın organları şu manşetle çıkıyor: “TC ye Diz Çöktürdük. Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ne attırılan imza ile Bağımsız Kürdistan’nın önündeki en önemli engel ortadan kaldırıldı”.

***

Tarih 17-18-19-20. Ağustos 2000.
Ülkücü Hareket mışıl mışıl uyuyor…
Türk Milletinin dinamik gücü MHP’nin milletvekilleri Akdeniz sahillerinde tatil yapıyorlar, Ülkü Ocakları Ozan Arif’in kesinkes hain olduğu iddialarını yineliyor, internet sitelerinde iki eliyle bozkurt işareti yapan köşe yazarları "Lidere biat şereftir" yazıları döktürüyor ama hiçbiri PKK’nın “TC ye Diz Çöktürdük!” manşetini merak bile etmiyor.

Rahmetli Behiç Kılıç, Aslan Bulut, Ümit Özdağ gibi köşe yazarlarının kalk borusu mahiyetindeki yazıları milletin dinamik gücü (!) Ülkücüler tarafından: “Hadi be! Liderimiz imza attırdıysa vardır bir bildiği, size ne!” tepkileri arasında kaybolup gidiyor.

***

“Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” neden “ihanet antlaşması hükmündeydi? Bunun için sadece 1. ve 2. maddeye göz atmak yeterlidir:

Madde 1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.
Madde 2. Bütün halklar doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir.

***

Tarih 17 Ağustos 2000.
İçel milletvekili Ali Güngör MHP Genel Merkezi’ne geliyor.
Daha sonraları kurulacak AKP hükümetlerinin “Kürt açılımı”nda hukuki dayanağını oluşturan bu imzanın üniter yapıyı parçalayacağını o gün fark eden Ali Güngör, Devlet Bahçeli’ye diyor ki:

- “Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman MHP’liler de, Ülkücüler de bizi affetmez.”.

Devlet Bey kendinden emin bir şekilde hafifçe gülümsüyor:
- “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..”
- “O zaman Rüştü Kazım Yücelen’in idam şerhini kaldırmasında sizin de onayınız var?”
Devlet Bey susuyor, sonra arkaya yaslanıyor:
- “Unuturlar Ali Ağa unuturlar!..”

***

Tarih 19 Aralık 2004
Diyarbakır BDP Belediye Başkanı Osman Baydemir basın mensuplarına diyor ki:

-“15 Ağustos BM imzası ile Doğu Anadolu’daki barajlar Kürt halkının doğal kaynaklarından enerji ürettiği için hak sahibi Kürdistan’dır… Elektiriği TC ye biz fatura etmeliyiz.”

Bu gibi beyanatlara rağmen ne MHP gurubunun, ne MHP tabanının gündeminde 15 Ağustos ihanet imzası halâ yok. Her şey Bahçeli’nin tahmin ettiği gibi gelişiyor; Ülkücüler balık hafızası çabukluğu ile unutmuşlar bile.

Ama Osman Baydemir elde ettiği hakları unutmuyor.

***
Tarih 24 Mart 2001.
24352 sayılı Resmi Gazete yayınlanan Ulusal Program’ın “Siyasi Kriterler” başlığı altındaki 13’üncü maddesinde bu sözleşmelerin hayata geçirilmesi konusunda 57. Koalisyonun taahhüdü yer alıyor. Yani Meclisten geçirilme taahhüdü.

İmza Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli.

***

TBMM’nin Dış İşleri Komisyonu başkanı gerçek vatansever Kamran İnan, hükümet ve muhalelefet üyelerini ilk toplantıda 15 Ağustos imzasının bir ihanet imzası olduğu konusunda ikna etmeyi başarıyor.
İnan komisyon üyelerine hedefi de açıklıyor:

“İkiz Yasalar Meclis Genel Kuruluna havale edilmeyip sürekli savsaklanacktır."

Kamran İnan sürekli eksik evrak gerekçeleri icat ediyor komisyon üyeleri de destek veriyor.

Mesut Yılmaz, İnan’ı arayarak “AB’ye verdiğimiz Ulusal Proğram taahhüdünü aksatıyorsun” ikazını yapıyor.

Kamran İnan çok net konuşuyor:
”- Hükümetin AB’ye taahhüdü beni ilgilendirmez. Ben vatanımı parçalayacak bir yasaya yol veremem”

Devlet Bahçeli’de komisyonun MHP’li üyesi Nesrin Ünal’ı makamına çağırarak sert çıkıyor:

- “İkiz yasaları hemen Meclis Kurulu’na havale ediniz. Niçin savsaklıyorsunuz?”

Nesrin Ünal :
-“Ama efendim ‘vatanın bölünmesi söz konusu’ diyor Kamran İnan Bey!”

Bahçeli sesini yükseltiyor:
“- Komisyon üyeleri Kamran Bey’in direktifleri ile hareket edemez! Siz MHP milletvekilisiniz!”

Koalisyonu oluşturan 3 partinin Genel Başkanı tek yumruk olan Dışişleri Komisyonu’nu çözemiyor.

İkiz İhanet Yasaları 2 yıla yakın bir süre Meclis Genel Kurulu’na havale edilmiyor.

***

Tarih 8 Temmuz 2002.
MHP Genel Başkanı iki hafta önce ABD’den dönen Oktay Vural’ın getirdiği talimatla Kocayayla’da 3 Kasım erken seçim kararını ilân ediyor. Dışişleri Komisyonu üyeleri Genel Başkanların baskısından kurtularak rahat bir nefes alıyorlar. Artk erken seçim hengâmesinden kimse İkiz Yasaların savsaklanmasına zaman ayıramıyor.

Keşke Kamuran İnan ve arkadaşları İkiz Yasaları engellemeyip genel kurula havale etseydi. İkiz Yasalar zaten yasalaşacktı. Çünkü Türk Devleti 24 Mart 2001 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan “Ulusal Proğram”da Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli imzası ile AB’ye taahhüd vermişti.

İkiz Yasalar’ın 4 Haziran 2003’te AKP hükümeti tarafından Mecliste kabul edilmesi 57. Koalisyonu oluşturan partilerinin genel başkanlarını sütten çıkmış ak kaşık yapmaz.

***

Tarih 24 Ağustos 2013.
MHP Konya’da miting yapyor. Devlet Bahçeli miting meydanında şöyle bağırıyor.

- "Uyanın artık, vatan bölünüyor vatan!.."
İyi de vatanın bölünmesine hukuki dayanak teşkil eden BM antlaşmasına imza atılırken Kamran İnan’ın teklif ettiği “Gerekirse koalisyondan çekilin!” ikazına niçin kulaklarınızı tıkadınız sayın Bahçeli!... İkiz yasaları hükümet tasarısı olarak Meclis’e havale ederken altına niçin imza attınız sayın Bahçeli?..

Attınız çünkü MHP’lilerin “balık hafızalı” olduğuna inanmıştınız…
Unutmadık Devlet Ağa unutmadık!..

- Alper Aksoy
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x