Hainleri Övmek Özgürlük Mü? O Da Ne?
Köklerinin, kanlarının, emdikleri sütün hakkını vererek içlerindeki kin nefret ve öfke ile, ilahi mesajdan uzaklaştırdıkları yeni din anlayışı ile İblisin/şeytanın yolunda çarpık şeytani düşüncelerin gereğini yapıyorlar.
Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de, Sudan’da, Suriye’de katliam yapanları, dost ediniyorlar. Başarıları için dua ediyorlar. Ödül alıyorlar. Takdir görüyorlar.
Türkiye’de ise; ülkeye millete devlete ihanet edenleri anıyorlar, övgüler düzüyorlar.
Kahraman diyorlar.
İslam alimi diyorlar.
Demokrasi şehidi diyorlar.
Her bölgenin hainlerini o bölge insanına şirin görünmek için kahraman yapıyorlar.
İsyancıları, başkaldıranları, devlet düzenini yıkmak bozmak isteyenleri masum gösteriyorlar.
Sırf dini inançları nedeniyle zulme uğradılar diyerek yapılan ihanetleri unutturuyorlar.
Kendilerinin işledikleri suçları örtmek için, yalancılığı kimlik ve kişilik özelliği haline getiriyorlar.
Peki halk, yandaş candaş gazeteci, işadamı, bürokrat, aydın, akademisyen ne diyor?
Bazıları bana ne diyor, bazıları haklı diyor, bazıları yanlış diyor.
Hakkın, adaletin, dürüstlüğün, namuslu olmanın, yalancılığın bu kadar farklı algılandığı başka bir ülke var mı acaba?
Türkiye’de her gün inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Küçük dağları kendilerinin yarattığını, kendilerinden hiçbir zaman hesap sorulmayacağını zannedenler pervasızca her gün bir yerde nutuk atıp vecizeler yumurtluyorlar.
Bununla da kalmıyorlar, herkese posta koyuyor gibi yapıyorlar. Oysa her gün korku içindeler.
Kürsülere çıkıp bağıra çağıra konuşuyorlar. Belki ne söylediklerini kendileri bile anlamıyorlar
Şov yapıyorlar. Alkışlanıyorlar. Biat kültürü ile sersemletilen gözleri kör kulakları sağır kalpleri mühürlü olanlar anlamadan bilmeden öğrenmeden sorgulamadan destekliyor.
Ülke; devlet parasıyla Mizansenli gösteri panayırına döndü.
Yandaş medya, satılık medya; gerçekleri, çarpıklıkları, yalanı dolanı talanı bilmez, gündeme getiremez. Bilse bile yazmaya ve söylemeye cesaret edemez. Çünkü onlar biat kültürü ile emir kuludur.
Olmak ya da olmamak.
Katlanmak mı daha soylu…
Zalim kaderin yumruklarına?
Diretip…
Dur, yeter demek mi?
Ölmek, uyumak.
Ama…
Rüya görebilirsin uykuda.
O fena.
İşte bu düşüncedir…
Felaketleri yaşanır kılan.
Yoksa…
Kim katlanır zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına…
Hakaretine…
Gururunun çiğnenmesine?
Adaletin bu kadar yavaş.
Yüzsüzlüğün…
Bu kadar hızlı yürümesine?
İyi insanın…
Kul olmasına kötülere…
Kim katlanırdı?
Korkmasaydı!
Ve, bunları düşündükçe…
Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz.
Çünkü, bulandırıyor…
Endişenin soluk gölgesi.
Yürekten gelenin doğal rengini.
400 sene önce yazmış adam.
Katlanmak mı daha Soylu, Direnmek mi? İşte, bütün mesele bu.
Günün Sözü: Dogmalara inandırılan güdülmeyi tercih eden insan, köleliği kabul eden insandır.
Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 15 Mayıs 2012
na741954@gmail.com