HAKKI Bİ ALMANYA’DA Bİ KAYSERİDE
Hakkı sabahın er saatinde kahvehaneyi açmış, temizliğini yapmış bu arada çayları demlemiş hatta bir iki müşterisine de çaylarını verip günün ilk siftahını yapmıştı. O esnada Maho girer kahveye,
“ Selamın Aleyküm. Naptırın durun bilader” / Hakkı “ Aleyküselam.Napam be aynı, sen iyi min”/ Ben de iyim napam be, maşallahın va, he ye temtemiz oluvemiş” / “Napcan gayrı dükkana sahip çıkan mı va”
Akşama kadar çalışmışlar bir iki yorum yapmışlar ve dükkan’ın kapanma saati gelmiş. Hakkı ile Maho sobanın yanında ki masada dinlenirken Hakkı Maho’ya şöyle bir bakmış bakmış ve
“ Len Maho senle bi askerde ayrı gayrı kadık de mi?”
“ He ne oluvemişte?”
“ Bir bimize heç mektup yazıp göndeivemedik te”
“ Mektup mu kalıvedi şimdi, mail mi meil mi diye bi şeyle va ya, millet onunla yazışıveyo”
“ Anadım anadım. Peki, bana bi mektup meili at deyiveseydim ne yazıvedin”
“ Şimdi sıra (Sırası) mı?”
“ Sıra olası ne va da. De bakem hadi…Ne yazan. Ben Alamanyalardayım sen Türkiyede yaşarsın. Ne yazan?”
“ Ne yazıvesem. Bağa ba, iyi dinleyive…
“ Sevgili Hakkı, meilme başlayıvemeden öne seni, eşin oluvecek Ayşei, çoluğu çocuğun selam edive büyük olan ellerini küçük olan gözlerin öpü ve. Napan iyi min. Ben sorcek olusen iyim. Hala sene küskünüm. Unutuvedim sanma. Ben de Alamanyaya götüvecektin de götüvemedin. Şu anda sana bağrıp durum, sen götüvemedin diye. Ben de sağa küsüvemiştim ya, işte bu küsüvemek o küsüvemek.
Hakkı buralar sen gidivedikten sona çok değişivedi. Bi Başıbakan gelivedi Alim Allah baş kesen bii. He şeyi ben yaratıvedim diyo da başka bi şey deyivemiyo. He kes sus pus oluvedi. Bi tek o konuşuyo bi de etrafına serilivemişle. Bi de yandan mı yandaş mı yazı yazıveren gaztecile. Ne muhalefet edenin gücü kalıvedi, ne hocası ne de atanıvemişi de konuşmaz oluvemiş gayri. He kes titi titriyiveyo, titriyivemeyeni gambazlayıven bi ekip de va mış. Şu başımıza gelivene ba. İstediğni baş taşı ediyo istemeyivediğini de suçlu ediveyo. Sona da uğraşıve ben suçsuzum diye gayri. Bi ke ( Bir kere) içe ( Hapse) atılıvedin mi çıkıvemek için on kepçe bok yeyivemen gerekmiş. Anlaycan sen gidivedin beni götüvemedin şim di buda titi titriyom gayri. Allah seni, karın oluvecek Ayşeyi de inim inim inletivesin.
Bura yolun düşüvecek se bana geliveken (Gelirken) bekaet ( Bekaret) kemeini tak ta geli ve.”
Hakkının yüzü kızarmış Maho’ya sert sert bakarak;
“ Maho sana küsüvedim. Aha şindi küsüvedim. Ben Alamanyalara gidivesem sen de götüvedim. Hem Ayşe suçu ne de ona da kızıvedin..”
“ He şey o Ayşei de çıkıvedi. Ben bilmem mi. Sen beni çok sevesin. Sene götüve desem yapıven fakat Ayşe götüvemez. Bence sen Ayşei boşayı vede bu tatsızlık son bula gayri.”
“ Mektupa dalıvedin gitti be. Ben burada duruveririm. Alamanyalara gidivemedim ya. Sene de gelme diyivemedim ya. Hem Ayşe niye götüvesin seni. Kocası duru vaken ( Dururken). O ne biçim söz. Ben ülkemi Başıbakana rağmen sevem. Adamın canını sıkıveme sende. Başıbakan ne diyivediyse sende onu diyivecen. Yoksa on değil on beş kepçe boku yeyivesen kurtaraman kendini gayri. Akıllı olcen. Başıbakanı kızdımayıvecen, ağzına edivesede alkışlayıvecen ondan sona (sonra) kim kimin bokcağızını yiyive bize ne gayri.”
O akşam Hakkılar Maho’nun evine misafirliğe gitmişlerdi. Çaylar içilirken sohbet de koyulaşmıştı;
Hakkı; “ Maho, hatırlayıve, hani geçmişte bir Kayseri Belediyesinin bi yolsuzluk olayı vadı da Kılıçdaoğlu kılıcını çekivemişti de Başıbakan ve Cumhubaşıbakanı kefil mi neyim oluvemişti. Hatılayıvedin mi?”
“ Hatılayıvedim Hakkı, ne vada”
“ Şimdi de Kayseri Şeke de yolsuzluk yapılıvemiş. 68 milon TL götüvemişle, Savcısı, Hakimi, İmamı, Emniyet Müdürün de pamağı olduğu söylenivemiş. Hatta Başıbakanın müfetişi de vamış Valinin yadımcısıda va mış. Ankaranın Özel Yetkilivemiş Savcı diyivemiş ”
“ Hakkı sa bi şey diyiveyim mi. Bunu kim diyivediyse bak gö bugü yarın tutuklanıve. Adlalet Bakanı da yagılama izni vedi mi bu hümetin hakimi çok, birine de kalkıvedi mi tutuklayı ve diye. Geçmişteen des (ders) alan mı va.”
“ Geçmişten des alan yok da geçmişten birikivemiş haklar duruveyo. Bunun nabalını kim taşıveyo,.Adamcağızda eyi bel vamış, genişce bi yürek va mış, hatta kapıladan sığmayan da bi kıç va mış. Helal olsun be,essahdanda adam oluvemiş gayri…”