HALKI BİR DÖNEM KANDIRABİLİRSİNİZ...
Ahmet Taner Kışlalı’nın sık yaptığı değerlendirmelerden biri şuydu:
Bir devlette ayrılıkları öne çıkartırsanız işte parçalanan Yugoslavya, ortak yanları öne çıkartırsanız işte Mustafa Kemal’in Türkiyesi!
Kışlalı bugün hayatta olsaydı eminim bu değerlendirmesine AKP iktidarının icraatını da ekler, kaygılarını o cesur ve bilgili kalemiyle dile getirirdi. Bunu yaparken halktan da hiçbir zaman umudunu yitirmezdi.
12 Eylül referandumuna da bu pencereden bakardı.
Halkın bir bölümünü kandırabilirsiniz. Elinizdeki bütün olanakları kullanıp çoğunluğunu da kandırabilirsiniz. Ama tümünü asla kandıramazsınız.
Bu sözü zamana da yayabiliriz:
Halkı bir dönem kandırabilirsiniz, yine her şeyi kullanıp bir dönem daha kandırabilirsiniz. Ama sürekli kandıramazsınız.
***
25 yılda 17 kez değiştirilmiş, üçte biri yenilenmiş 12 Eylül Anayasası’na sanki ilk kez dokunuluyormuş gibi bir hava veriliyor.
Yalan...
12 Eylül uygulamaları hakkında dava açabilmek için zamanaşımı bu yıl doluyor. Bir başka deyimle önündeki tüm engeller kalksa da pratik dava süresi dolmuş oluyor.
Oysa iktidar 12 Eylül’den hesap sorulmasının önü açılacakmış gibi propaganda yapıyor.
Yalan...
12 Eylül’ün en önemli kurumlarından biri hangisi?
YÖK!
YÖK kurulduğunda Türkiye’de 15 üniversite vardı. Bugün üniversite sayımız 3 haneli rakamlarla ifade ediliyor. Bu anlamda YÖK’ün en azından yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Ama laf ettirmiyorlar. Neden? Çünkü tümüyle kendi ellerine geçti.
Hal böyleyken çıkıp 12 Eylül mantığını temizliyoruz, diyorlar.
Yalan...
Çalışanlara çoklu sendika hakkı getirerek, onlara iyilik yaptıklarını söylüyorlar. Oysa bu yöntemle sendikaların ortak gücünü kıracaklar. Güçlü sendikanın olmamasıyla karşılarında çalışanları savunacak güçlü bir yapı da olmayacak. Ama hükümet bunu demokratikleşme diye sunuyor.
Yalan...
***
Bütün bunlardan öte Başbakan meydan meydan dolaşıp şunu söylüyor:
“Referandumda hükümet icraatını oylamayacaksınız. Hükümetle bir ilgisi yok...”
Yalan...
Bunun yalan olduğunu ne zaman göreceğiz?
Referandumdan hükümetin istediği oran çıktığı gün... O gün Başbakan çıkacak, şunları söyleyecek:
“Halkımız samimiiiyyyetle bize teveccüh göstermiştir. Hükümetimize bir kez daha yola devam demiştir. Anayasa değişikliklerinin arkasını getir demiştir...”
İstanbul’u bilenler hemen anımsayacaktır. Yazının tam şeklini unuttum ama, Boğaz Köprüsü’ne yaklaşırken şöyle bir tabela vardır:
“Köprüden önceki son çıkış.”
O çıkışı kaçırdınız mı geri dönüş yok.
Ülkeyi ayrıştıran, karıştıran hükümet politikalarına karşı son çıkış “hayır”dır!
MUSTAFA BALBAY, Cumhuriyet, 13 Ağustos 2010