HALKIN YOLU/ HAKKIN YOLU
Dr Recep’in ‘yeni anayasa’ danıșmanlarından Prof Dr Ergun Ȫzbudun’dan çarpıcı bir açıklama geldi : « AKP’nin kullandığı ‘millî irade’ kavramı eskimiștir ».
‘Uyan Haydarpașa’ya geldik’ diyecek halimiz yok.
Çūnkū konu bir ‘politik polemik’ten öte, felsefî bir tartıșma konusudur.
8.yy’da Charlemagne’a yazılan bir mektupta, mealen diyelim ; « halkın yolu hakkın yoludur diyenlere pek inanma, çūnkū halk denilen kalabalıkların coșkusundan çılgınlık çıkmayacağının garantisi yoktur» denilmekte idi.
Ortaçağ boyunca ‘halkın yolu’ ne denli belirgindi bilinmez. O nedenle ‘katolik kiliise’si ‘Saint’ seçiminde ‘vox populi-vox Dei’ kuralına uydu.
İlk tepki Machiavel’den geldi.
Üç yūzyıl sonra Hegel ise ‘Devlet kuramı’nın temeline böyle bir ‘uzsöz’ koyamayacağını söyledi.
‘Devlet’in temelinde halkı yola getirmek için Tanrı tarafından verilmiș șeyler de olmalıydı.
‘Hikmet’ olabilir miydi ?
Būyūk olasılıkla ‘hikmet’ idi.
Hegel’i Marx’ı bir yana koyalım ve yūzūmūzū Doğu’ya dönelim.
Hem en ‘ivedi’ ve hem de en ‘yașamsal’ bir sorunla karșı karșıyayız.
Tūrkiye’de ilk kez, ‘halk tarafından’ bir cumhurbașkanı seçilecek.
‘Seçim’in yanlıșlığı ūzerine ne denli yırtılınsa boștur.
Olan olmuș ve Tūrkiye halkı, Tūrk ulusu da denilebilir, bir oldu-bitti, bir ‘talandan mal kaçırma’ operasyonuyla karșı karșıya bırakılmıștır.
Devletimizin temeli de Devlet Bahçeli’nin ‘Devlet adamlığı’na terkdilmiștir.
Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda, moda deyimle, ‘enstrūman’lık ișlevini yerine getirmektedir.
Ekmeleddin İhsanoğlu’na gelindikte ; tam da kendilerinin ‘alîm’liği alanından bir soru sorulabilir.
Ekmel bey, kendilerinin ‘halkın adayı’ olduğunu söyleyebilecek midir ?
Söyleyemeyecekse, kendileri ‘hakkın yolu’ndan sapmıș bir sapkın olmayacak mıdır ?
Yoksa kendilerinde bir ‘hikmet-i devlet’in olduğunu mu dūșūnmektedir ?
Prof Dr Ergun Ȫzbudun da ‘yolun sonu’nu görmūș olmalıdır.
Ve ne yazık ki, artık çok geçtir.
Moda deyimimizi yineleyerek denilebilir ki, kendileri de ‘enstrūman’ olarak kullanım tarihlerinin sonuna gelmișlerdir.
Bundan böyle ‘millî irade’ ūzerine söyleyeceklerini ise kimse dinlemeyecektir.
Bugūn kalkıp, ‘biz öyle söylemek istememiștik’ demek, bir bilim adamına yakıșmaz.
En azından Dr Recep’in anladığı ‘millî irade’nin, bașından buyana ‘halkın yolu’ olmadığı görūlmūș olmalıydı.
Onun yolunun ‘İhvan’ olduğunu, gençliğinde ‘mūcahit’, bugūn tam anlamıyla bir ‘mūteahhit’ olduğunu bilmeyen mi kaldı ?
Ȫyle sıradan bir ‘mūteahhit’ de değil, Tūrkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ihaleye çıkan ‘Devlet’ ve ‘Millet’ine talip bir mūteahhit olduğunu…
Ve kazanırsa ‘Devlet’ ve ‘Millet’imizin ‘yok yoluna’ götūrūleceğini..
Bilmiyor muydunuz ?
O zaman bir Prof Dr Ergun Ȫzbudun bir de Kemal Kılıçdaroğlu bilmiyordu denilebilir.
Çūnkū Devlet Bahçeli de Ekmeleddin İhsanoğlu da ‘bal gibi’ biliyorlardı.
Bugūn bize ‘bile bile lades’ deniliyor.
Tūrkiye halkı, ‘halk mı yaman Hak mı yaman ?’ noktasına getirilmek istenmektedir.
1200 yıl önce Alcuin’in demek istediği tam da budur.
Halkı ‘çıldırtma noktasına ‘ getirtmek.
Ki kendi ‘Ortaçağ dūzenleri’ sūrebile.
Habip Hamza Erdem