HALKOYLAMASI NE GETİRECEK ?
12 Eylül’de yapılacak olan halkoylamasında ‘ne’ oylanacak dersiniz?
Kimileri ‘anayasa maddelerinde değișiklik’ yapılması’ diyor olabilirler.
Oysa bu oylama ile halka ‘tamam mı?’ ‘devam mı?’ diye sorulmaktadır.
Ve her koșulda halkoylaması sonucu ‘tamam’la sonuçlanacaktır.
Çünkü artık halkın bu hükûmetle ‘yola devam’ etmesinin ‘maddî koșulları’ ortadan kalkmıș bulunmaktadır.
‘Hayır’lar baskın çıkacaktır, ama ‘evet’ler hayırları geçse bile ‘yola devam’ edilemeyecektir.
Bir ‘erken seçim’le de bu hükûmet ve bu ‘parti benzeri örgüt’ misyonlarını ‘tamam’lamıș olacaklardır.
Hani kimi yorumcular, bu tanıyı ‘bașbakana yakın, bakana yakın, bilmem kime yakın oldukları için ‘fal bakma’ gibi yorumlayabilirler.
‘Bundan böyle seçimler zamanında yapılacak’ denilmedi mi bile diyeceklerdir.
İște tam da bu nedenle ‘bu seçimler erken yapılacak’ demektir.
Zaten onlara kalsa, olanağı olsa da bundan böyle hiç seçim yapılmasa..
Demek ki, seçimlerin zamanında mı erken mi yapılacağı ‘onlara’ değil, toplumsal koșulların gelișmelerine bağlıdır.
Toplumsal koșullar da genelde yöneticilerin ‘arzu ve iradeleri’ dıșında gelișirler ve bugün Türkiye’de olduğu gibi yöneticilerin ‘istek ve istençleri’ne karșı da gelișebilirler.
En yalın anlatımıyla, bugün Türkiye’de koyun can derdinde kasap et derdindedir.
Geleceğe güvenle bakabilmek bir yana, hükûmet üyeleri dahil, gündelik yașamını güvenceye almıș insan kalmadı Turkiye’de.
Herkes kendi penceresinden kendi canının derdindedir.
O nedenle de, halkoylamasında anayasanın o maddesi bu maddesi değil; halkı bu duruma düșüren anayasanın kendisi oylanacaktır.
1982 anasayası Orhan Aldıkaçtı anayasası idi, otuz bilmem kaç kez değiștirilerek Kaptıkaçtı anayasasına dönüșmüș oldu.
‘Bașlangıç İlkeleri’ dıșında kalan bölümü ‘kapanın elinde kalan’ bir anayasa..
Parlamenterler bașka yorumlamaktadır, Anayasa Mahkemesi bașka; Yargıtay bașka yorumlamaktadır Danıștay bașka; yargıçlar bașka yorumlamaktadır savcılar bașka; politikacılar bașka yorumlamaktadır halkın kendisi bașka..
12 Eylül günü yapılacak olan halkoylaması, demek ki, ‘demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti’nden yana olanlar ile ‘teokratik, tutucu, liberal bir yasa devleti’nden yana olanların oranını ortaya koymak için yapılmaktadır.
‘Hangi parti’den değil ‘nasıl bir anayasa’dan yana olunduğu sorulmaktadır.
Halkoylaması sonucunda ‘hayır’lar baskın geldiği halde, ortada ‘demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti’nin olmadığı görülecek, ‘evet’lerin baskın gelmesi halinde ise ‘teokratik, tutucu, liberal bir yasa devleti’nin olamayacağı bir kez daha ortaya çıkmıș olacaktır.
Bu durumda, ‘Anayasa Savașları’ yeni bir ivme kazanarak, ‘erken genel seçimi’ zorunlu kılacaktır.
Yıkılmaktan öte, darmadağın olan Devlet-Ulus, yeni bir anayasa ile yeniden kurulmak zorunda kalınacaktır.
Kurulacak olan Ulusal Devlet’in anayasası, Teșkilat-ı Esasi’si, yani Temel Örgütlenme Yasası da doğaldır ki ulusal nitelikte olacaktır: Büyük olasılıkla da cumhuriyetçi, halkçı, laik, devletçi ve devrimci.
Yeryüzünde hiçbir gücün bu gelișmeyi engellemesi düșünülemez.
Halkoylamasındaki ‘evet’lerin oranı, çatıșmanın șiddetini verecektir, o kadar.
Kuzu gibi uysal da olabilir keçi gibi inatçı da.
Habip Hamza Erdem