Farklı konularda önemli değişiklikler getiren tartışmalı bir metin oylanacak
HALKOYLAMASININ ASIL KONUSU
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
7.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 12 Eylül 2010 günü zorunlu olarak yapılacak halkoyuna sunulmuş bulunuyor. Anayasamıza göre TBMM üye tamsayısının beşte üçü ila üçte ikisi, yani 330 ile 367 arasında bir oy çoğunluğu ile kabul edilen anayasa değişikliği hakkındaki kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’e geri gönderilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete’de yayımlanır (m.175/IV). İşte 5982 sayılı kanun da, ikinci oylamada tümü itibarıyla 336 oyla kabul edildiği için bu çerçeve içinde zorunlu olarak halkoyuna sunulmuştur.
Anayasamız, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması halinde değiştirilen hükümlerden hangilerinin birlikte, hangilerinin ayrı ayrı oylanacağının TBMM’ce karara bağlanacağını öngörmektedir (m. 175/VII).
Ancak şimdiye değin çeşitli konularda yeni hükümler getiren en kapsamlı anayasa değişikliklerinde bile -bütünlüğün bozulmaması ve oy kullanmada karışıklığa meydan verilmemesi kaygılarıyla- bu olanaktan yararlanılmamış; hepsinde değişikliğe ilişkin kanunun “halkoyuna sunulması halinde tümüyle” oylanacağı, yürürlük maddesinde belirtilmiştir. 5982 sayılı kanunda da durum böyledir (m. 26). Bu bakımdan 12 Eylül 2010 günü sandık başında her seçmen yurttaş oyunu kullanırken, 5982 sayılı kanunla getirilen anayasa değişikliği paketinin tümü kadar, kendisi açısından en çok önem taşıyan konu veya konularda nasıl bir değişikliğe gidildiğini de göz önünde tutmak ve tercihini ona göre yapmak durumunda olacaktır.
Ana çizgileriyle anayasada yapılmak istenen değişiklikler
5982 sayılı kanun, -geçmişte 1995 ve 2001 yıllarında yapılan kapsamlı anayasa değişikliklerinden farklı olarak- Meclis’te bir partiler arası uzlaşma zemini aranmaksızın, iktidar milletvekillerinin teklifi ve oylarıyla kabul edilmiş bir metindir. Her şeyden önce bu yönüyle tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Anayasanın çeşitli maddelerinde değişiklik yaparak yeni düzenlemeler getiren, bazı maddelerini kısmen veya tamamen yürürlükten kaldıran; anayasaya geçici iki yeni madde ekleyen 5982 sayılı kanun, yürürlük ve halkoyuna sunulmaya ilişkin son maddesiyle birlikte toplam 26 maddeden oluşmaktadır. Kanundaki düzenleme sırasıyla, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere toplumun özel olarak desteklenmesi veya korunması gereken kesimleri için pozitif ayrımcılık olanağı tanıyan, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı getiren, memurlar ve diğer kamu görevlileri için toplusözleşme yapma hakkı öngören, fakat aynı zamanda memurlar ve diğer kamu görevlileri sendikalarının anayasal temelini ortadan kaldıran, dolayısıyla onlar için bir sendikasızlaştırma hareketinin başlangıcı anlamını taşıyan(1), bilgi edinme hakkından söz eden, Kamu Denetçiliği Kurumu’na anayasal dayanak sağlayan, söz ve eylemleriyle bir siyasi partinin kapatılmasına sebep olma yüzünden milletvekilliğinin düşmesine ilişkin anayasa hükmünü yürürlükten kaldıran, Yüksek Askeri Şûra’nın terfi ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemleri dışında her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolunu açan, yargı yetkisinin yerindelik denetimi biçiminde kullanılamayacağını vurgulayan, askeri ve adli yargının görev alanlarını yeniden belirleyen, bir Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulmasını öngören, 12 Eylül 1980 döneminde yasama ve yürütme yetkilerini kullananlar ve idarede görev alanlar hakkında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülmesini önleyen anayasanın geçici 15. maddesini yürürlükten kaldıran 5982 sayılı kanun, -sadece bu sıralamadan dahi kolayca anlaşılacağı gibi- farklı konularda önemli anayasal değişiklikler getiren bir metindir. Fakat 5982 sayılı kanunla asıl değiştirilmek istenen, anayasanın yargı düzeni, özellikle Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili hükümleridir. Zaten kanunun içerik yönünden en çok tartışılan hükümleri de yargı düzenine ilişkin olanlarıdır.
Gerçi Anayasa Mahkemesi, bu hükümlerdeki bazı ibareleri iptal etmiştir(2). Sözü edilen ibareler, Anayasa Mahkemesi’ne Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce üç üye seçiminde aday göstermek amacıyla yapılacak seçimlerde Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yüksek Öğretim Kurulu üyeleri ve baro başkanlarının oy hakkını sırasıyla kendilerine ayrılan iki ve bir üyelik kontenjanlar içinde birer adayla sınırlayan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yükseköğretim kurumlarının iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri arasından Cumhurbaşkanınca üye seçilmesini öngören sözcüklerdir (m. 16 ile değişik AY m. 146, m. 22 ile değişik AY m. 159; m. 25 ile eklenen geç. m. 18, 19).
Anayasa Mahkemesi’nin oldukça kapsamlı bir anayasa değişikliği hakkında birkaç maddeden bazı ibarelerin ayıklanması biçiminde hayli sınırlı bir çerçeve içinde kalan iptal kararı, sonuç itibarıyla, anılan hükümlerin yargı bağımsızlığını, dolayısıyla hukuk devleti ilkesini zedeleyici nitelikte oldukları gerekçesine dayanmaktadır. Hukuk devleti, Cumhuriyetin değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez niteliklerindendir (AY m.2, 4).
Bu yazıda hukuk devletinin en önemli denetim organı olan Anayasa Mahkemesi ile yargı bağımsızlığının kurumsal simgesi konumunda bulunan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yeniden yapılandırılmaları üzerinde durulacaktır:
SÜRECEK
Prof. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK, Cumhuriyet, 4 Ağustos 2010