Hangi 'Demokrasi'?!
Kaçın! ‘demokrasi’ geliyor! derken, kanlı savaşlara gebe ‘piyasa demokrasisi’nden sözediyoruz.
Attilâ İlhan, Cumhuriyet’in demokrasisi’nin, piyasa demokrasisi’nden çok farklı olduğunu şöyle anlatmıştı: ‘Cumhuriyetin demokrasisi, yönetime halkın el koyması, üretimi halkın yönetmesi anlamına gelir. Bu bir manada, devletin halka dağılması, halk olmasıdır. Piyasa demokrasisi ise tam tersine, devleti, güçlü bir azınlığın eline verir, büyük ve sessiz çoğunluğu, keyfince sömürebilmesi için!’
Sistem’in izin verdiği oranda ‘demokrasicilik’ oynayanlar, sözde seçim yaparak, halka iradesini kullandığı hissini verir. Hiçbir şey değişmesin diye, birileri değişir.
İktidara her oturan parti, SİSTEM içindedir. Yani HALK’ın çıkarları aleyhinedir. Halkın gerçek çıkarlarının temsilcileri Meclis’e giremezler. Bunun için her türlü düzenek kurulmuştur. Her seçimde malı götürmeyi hayal eden sistem partilerinden biri voleyi vurur. Halk debelenip durur.
Demokrasi içinde olduğunu zanneder, Amerikan Avrupa çetelerinin gizli stratejilerine, para piyasalarına bağlı olarak kaderi şekillenir. ‘Demokrasi geliyor’ diye darbeler, işgaller, katliamlar altında ezilir…
Bugün Atlantik ötesinden petrol ve gaz coğrafyasına dayatılan ‘Demokrasi’, 1950’lerde Türkiye’ye dayatılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, kendi demokrasisini, toplumun tabanına yaymak, bunu yapacak siyasi kadrolarla yolaçıkmak yerine, yabancıların tavsiyelerini emir telakki etmiştir! Cumhuriyetin demokrasisi temellendirilememiştir..
Amerika’nın telkinleriyle, ‘demokrasi’, sapkın tarikat, mezhep, aşiret sarmalına dolandırılmış, halkları kontrolde tutmak için ABD’nin bulduğu yol ‘din kullanılmıştır’!
Bugün Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’daki darbeler, ‘demokrasi’ adına yapılmaktadır. ‘Ilımlı İslam’la kontrol altına alınacak toplumlar, küresel sermayeye ram olacaklardır… Adları demokrasi, tüm zenginlikleri küresel sermayeye yem olacaktır. İşte o nedenle 'Kaçın bu demokrasiden!' diyoruz. Bu 'piyasa demokrasisi’dir.
Dayatılan ‘demokrasi’, ulus devletleri yok etme, bölme, yutma hareketidir.
Tek çözüm HALKIN bu çifte oyunun farkına varması, içerden ve dışarıdan gelen sahte ‘demokrasi’ operasyonuna, MİLLİ İRADE’siyle karşı durmasıdır.
Demokrasi sadece ANTİ EMPERYALİST yani ULUSAL bir karaktere sahipse anlamlıdır.
Böyle bir demokrasi için, Attilâ İlhan’ın deyişiyle, her cenahtan , 'YILDIZ, HİLAL, ve KALPAK cumhuriyetinin cumhuriyetçileri,' elele bir mücadeleyi örgütlemelidir. Bu mücadele sadece dört bir yandan sıkıştırılmış ülkemiz için değil, kuşatma altındaki tüm mazlum milletler için, bir kez daha, parlak bir örnek olarak hayata geçecektir!
Banu AVAR, Kaçın! Demokrasi Geliyor kitabından