Hapı Kim Yutacak?

Hapı Kim Yutacak?

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Tem 23, 2010 16:16

23 Temmuz 2010

HAPI KİM YUTACAK?

İrfan Tuna


Sayın Arslan Bulut, 13 Temmuz 2010 tarihli Yeniçağ gazetesindeki ’’Seçmene uyarı: Yargı reformunu UNDP hazırladı!’’ başlıklı yazısında, 12 Eylül’de halkoylamasına sunulacak olan Anayasa değişiklik paketini AKP’nin, ABD’li danışmanlarla birlikte hazırladığını ortaya koymuştu.

secmene-uyari-yargi-reformunu-undp-hazirladi-a-bulut-t25816.html

Bu değişiklik paketini ABD’li danışmanlarla birlikte hazırlayan AKP; ne bu değişiklik paketinin hazırlanması sürecinde, ne de Meclis’te görüşüldüğü dönemde herhangi bir toplumsal uzlaşma arayışı içinde olmaya gerek duymadı.

Niye gerek duysundu ki.

Toplumsal uzlaşmaya ne gerek vardı.

Nasıl olsa arkalarında ABD vardı, ellerinin altında yandaş medyaları vardı, toplumu yalan bombardımanına tutacak kalemşorları, borazanları vardı…

Nasıl olsa amaçlarına ulaşmak için ’’Papaz elbisesi bile’’ giyebilirlerdi… Nasıl olsa ’’Demokrasi onlar için bir tramvaydı’’, inecekleri durak geldiğinde inebilirlerdi… Üstelik amaçları için her şeyi, her kavramı ustalıkla kullanabilirlerdi… Hatta gerekirse, bugüne dek göz ucuyla bile görmedikleri 12 Eylül faşizminin yaşını büyüterek astığı Erdal Eren için gözyaşı bile dökebilirlerdi…

’’Millet iradesi’’ diyerek milleti, ’’Din, iman…’’ diyerek dindarları yanıltmanın uzmanı olmuşlardı. Sözde delikanlılığın, özde teslimiyetçiliğin; sandık hileleriyle, seçim rüşvetleriyle nasıl seçim kazanılacağının kitabını yazmışlardı…

***

Haklarında ’’cürüm işlemek için çete kurmaktan’’ ’’kalpazanlığa’’ dek yüzlerce dosya vardı…

Ülkemizin doğu ve güneydoğusunu ülkemiz sınırları dışında gösteren BOP’un eşbaşkanlığını yapmaktaydılar… Diyarbakır’ımızı BOP’un merkezi yapacaktılar…

Anayasa Mahkemesi, partilerini kapatmamıştı ama, “demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı” olduklarını karara bağlamıştı.

Yani size sevdanın yolları, onlara Yüce Divan yolları görünmekteydi…

Suçluların telaşı içindeydiler. Adeta yangından mal kaçırır gibiydiler.

Gözleri öyle bir kararmıştı ki, Anayasa’nın 175’inci maddesindeki, Anayasa değişikliklerinin Meclis’teki oylamalarının gizli oylamayla yapılması koşulunu bile ihlal ettiler. Oyunu kullanan her AKP milletvekiliyle birlikte 5–10 AKP’li milletvekili oy kabinine girdi…

***

Hazırladıkları değişiklik paketi için ’’Hap gibi’’ diyorlardı.

Üzerini şeker kaplamış, içine Yargı’yı tümden ele geçirme planlarını koymuşlardı.

Paketin sözüm ona halka özgürlük ve yeni haklar getiriyormuş gibi sunulan maddeleri bile biraz incelendiğinde, durumun hiç de öyle olmadığı, bu maddelerin de tam tersine kazanılmış hakları ortadan kaldıran tuzaklarla dolu olduğu anlaşılıyordu.

Yargı’yı ele geçirme planları; Anayasa değişiklik paketinin 17’inci maddesi ile 23’üncü maddesinde ön plana çıkıyordu.

Anayasa değişiklik paketinin 17’inci maddesi, Anayasa Mahkemesinin kuruluşunu düzenleyen 146’ıncı maddede değişiklik öngörüyordu. Buna göre, halen 11 asıl ve 4 yedek üyesi bulunan Anayasa Mahkemesi, değişiklik gerçekleşirse 17 asıl üyeden oluşacaktı. Şu anda Anayasa Mahkemesi üyelerinden 7’si Yargı, 4’ü Cumhurbaşkanı tarafından seçilirken; değişikliğin gerçekleşmesi durumunda, toplam üye sayısı 17’ye çıkacak olan Anayasa Mahkemesi’nin 3’üyesi YÖK tarafından, 3’üyesi Meclis tarafından, diğer üyeleri ise Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktı.

HSYK'nın yapısını yeniden düzenleyen 23. maddeye göre ise, HSYK 22 asil ve 12 yedek üyeden oluşacaktı, 4 üyeyi Cumhurbaşkanı atayacak. 3 üye Yargıtay’da, 2 üye Danıştay’da, 1 üye Türkiye Adalet Akademisi’nde seçilecekti. 7 üye adli yargıdaki, 3 üye idari yargıdaki kürsü hâkimlerinden olacaktı.

Bu durumu Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim, 11 Temmuz 2010 tarihli Odatv’deki ’’Tek Parti Öyle Olmaz Böyle Olur’’ başlıklı yazısında çok güzel ortaya koymuştu.

http://www.odatv.com/n.php?n=tek-parti- ... 1107101200

fasistler-yargiya-darbe-yapti-t23157-60.html

’’Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeniden yapılandırılması amacıyla getirilen düzenlemelerle, bu iki yüksek yargı organı tümüyle yasama ve yürütmenin egemenliğine girmektedir.

—Anayasa Mahkemesi üyelerinin tümünü Cumhurbaşkanı ve TBMM seçmektedir.

— Ele geçirilerek yandaş hale getirilen kurumların Yüksek Yargı içindeki kontenjanları artırılmakta; yüksek yargıçların Yüksek Yargı içindeki sayısı oransal olarak azaltılmaktadır.

—Siyasal parti kapatma ve anayasa değişikliğine ilişkin karar yeter sayısı beşte üçten, üçte ikiye çıkarılarak, kapatma ya da iptal kararı verilmesi neredeyse olanaksızlaştırılmaktadır.

HSYK’da, idari yönden Adalet Bakanlığı’na bağlı ve bağımsızlığı tartışmalı yargıç ve savcılara, yüksek yargıçlardan çok fazla sayıda yer verilmekte, Cumhurbaşkanı’nın bu Kurul’a doğrudan üye seçmesine olanak sağlanmakta, Adalet Bakanı ve Müsteşar’ın Kurul’daki varlığı sürdürülmektedir. Bunlarla da yetinilmemekte, idari yargının yetkisi, bundan sonra “kamu yararı” ve “hizmetin gerekleri” gerekçeleriyle verilen özelleştirmelere ve kamu görevlilerine ilişkin kararlar bundan sonra verilemesin diye, kısıtlanmaktadır.’’

***

Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 53, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156 ve 159. maddelerinde değişiklik öngören AKP’nin Anayasa değişiklik paketi, Yargıyı tümden ele geçirmeyi amaçlayan üstü şekerle kaplı bir hap gibiydi.

Ama halkın bu değişiklik paketine Hayır diyerek, bu hapı yutmaması durumunda, acaba hapı kim yutacaktı?
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x