HARAM SARAY
Şimdiye kadar hakkında çok şey söylendi ve yazıldı. Orada durdukça daha da söylenilecek ve yazılcak! Gümrükten mal kaçırır gibi gizlilik içinde inşa edilen Saray’a(!) bendeniz başka bir açıdan bakacağım; sakininin üzerinde çok hassas olduğu bir açıdan! Şöyle ki:
Dinsel bir kavram olan haram Yüce Allah’ın Kur’ân- ı kerimde, “yapmayınız!” diye açıkça yasakladıklarıdır. Günlük dil ve yaşamda da aynı anlama gelip TDK’nın Güncel Türkçe Sözcüğü’nde “din kurallarına aykırı ve din bakımından yasak olan, helal karşıtı” olarak açıklanmaktadır. Haramın faili bir kimse dinde suç sayılan bir fiil işlemiş olur ki bu da günahtır!
Haram ve günahın yukarıdaki tanımlamaları, dillerden düşmeyen yeni Cumhurbaşkanlığı binası Kaç-Ak Saray’a yalnızca tam tamına uymakla kalmayıp somut karşılıklarını da bulmaktadır. Özellikle de orada çalışıp orada yaşayacak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın namazını kılan, orucunu tutan bir Müslüman olduğu düşünüldüğünde!
Haram ve günahla eş anlama gelen Kaç-Ak Saray İslam’da dolaylı haram türüne giren “emanete hıyanet”in somuta dönüşmüş hâlidir. İnşa sürecinde gereğince ve yeterince bilgilendirilmeyen milletin yönetimini yürütme erkine, yani yakın zaman öncesine kadar Erdoğan hükûmetine emanet ettiği vergi paralarıyla yapılmıştır.
İnşaatının bittiği 1932’den bu yana geçen 83 yılda on bir devlet başkanı ağırlanmış, Cumhuriyet’in mimari simgelerinden olan koskoca Çankaya Köşkü dururken, yapımı için Danıştay’ın durdurma kararı ile kimi yasanın meydan okurcasına çiğnendiği, üstüne üstlük TBMM’de yeterince görüşülmemiş, korkudan doğru maliyeti de açıklanmayan bu israf kaynağı Kaç-Ak Saray milletten saklanırcasına niçin yapıldı? Yanıt gayet basit:
Atamızın adına dahi tahammül edemeyen, O’nun ruhu ile tarihî varlığının her yanına sinmiş olduğu Çankaya Köşkü’nde belli ki Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik psikozundan muzdarip Cumhurbaşkanı Erdoğan herhalde gönül rahatlığı ve huzur içinde çalışıp yaşamayamazdı. Bu kesin! Çünkü, her fırsatta yansıttığı Atatürk düşmanlığına en basit bir örnek olarak:
- “Türkiye, kendisine din olarak Kemalizm’i almış, başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Oysa en üst belirleyici İslam’ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir” ya da
- “yolumuzun ortasına inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafta, sonra eyvallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız” diyen nihayet bizzat Erdoğan’ın kendisidir. Haddi olmadığı halde son derece terbiyesiz inek sözcüğüyle de laik Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerini aşağılamaya yeltenmiştir. O halde, Çankaya’ya çıksaydı sormayacaklar mıydı adama bu ne iki yüzlüktür diye? Kaldı ki Yüce Atatürk’ün makam ve mekânı öyle her önüne gelen ne idüğü belirsizin harcı değildir!
Ama 12 yıllık AKP iktidarında köylüsü kentlisi alnının teri ve elinin emeği ile yaşayamayacak hâle gelmişken Kaç-Ak Saray halka sanki büyük devlet olmanın bir gereği imiş gibi sunuluyor. Devletin itibarı hukukun, insan haklarının, ifade ve basın özgürlüğünün, demokrasinin ve yürütme erkindeki şeffaflığın varlığı ile değil de Kasımpaşa’nın Mumhane sokağındaki mütevazi Arda apartmanından çıkıp debdebe, ihtişam ve saltanat meraklısı olmuş lükse doymayan Erdoğan’a göre devletin yönetileceği, millete ait toprağının mülkiyet hukuku ile sit alanı niteliği kitabına uydurulmuş Kaç-Ak Sarayı’n büyüklüğü gibi o saraydaki odaların sayısı, 25 bin Avro’luk koltuklar ve bin liralık altın varaklı bardaklar ile bedeli mabat ve makama göre 5 ile 10 bin lira arasında değişen klozet türleriyle ölçülecek! Bırakın dünkü Başbakan ve bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük devlet safsatasını, âlâ-yı vâlâ ile asla büyük olunamayacağı gibi büyüklük de alçak gönüllülükle özdeşleşmedikçe büyüklük değildir.
Kısacası, AKP iktidarında at ya da tahtırevan ile gidilmedik bir tek o malûm yer kaldı geriye! Rabbim, bu ne züldür, nasıl da maddiyata lanetli bir açlıktır?
Ama milletin devlete ve o devleti yönetmekle sorumlu hükûmete emanet ettiği vergiler üzerinde keyfi tasarrufta bulunarak ihanet edilmiş “haram” ve israf derecesindeki harcamalarla da “günah” bir yapı olan Kaç-Ak Saray türlü sıkıntılar içindeki halkın ahını aldığı için sakinine hiçbir zaman hayırlı olmayacağı gibi asla huzur ve rahat da getirmeyecektir. Bekleyelim, hep birlikte göreceğiz!
E. Fuat TEKÇE, 28 Nisan 2015