Hayallerimizi, Umutlarımızı Çaldılar.
Bugün sabah Kafa radyoda Nihat Sırdarı dinlerken bir dinleyici yukarıda okuduğunuz hayallerimizi, umutlarımızı çaldılar diye bir mesaj gönderdi.
Gerçekten öyle mi?
Bu sizin baktığınız pencereye göre değişir.
Türkiye Cumhuriyeti bin bir zorluk içerisinde yokluklar ile kurulduktan sonraki gelişmelere bakalım.
Gencecik bir Cumhuriyet.
Yedi düvele kafa tutuyor.
Topraklarından zamanın en güçlü emperyalist ülkelerini söküp atıyor.
Yokluklar ve yoksulluklar içerisindeki halkı için elinden gelen her tür çabayı gösteriyor.
Kısaca hem içeride hem de dışarıda bir sürü olumsuz olayla uğraşıyor.
Hatırlayın; İzmir, Menemende Teğmen Kubilayın şehit edilme olayı.
Nakşibendilerin ve İngilizlerin güdümünde birkaç yobaz halkı da etkileyerek bu elim olayı gerçekleştirmişti.
Sonunda hak ettiklerini de buldular.
Tarihimiz bilinen bilinmeyen birçok gerici, yobaz ayaklanma ve olayları ile doludur.
Ülkenin çoğu yazar çizerleri bu cahil, gerici ve yobazları yazınlarında ellerinden geldiğince deşifre ettiler.
Ülke tarihimizde her iktidar döneminde gittikçe kuvvetlenerek, her zaman bu klik var oldu.
Bazen iktidara ortak, bazen gizli ortak, bazen kuvvetli her istediği yapılan bir destek ortak oldular.
Peki biraz düşünün;
Bugün camilerde Arapça okunan ezan, Cumhuriyet döneminde Türkçe okunuyordu.
İnsanlar ne dendiğini anlayabiliyorlardı.
Bugün ezan Arapça, insanlar ne dendiğini ne söylendiğini Arapça bilmediklerinden anlayamıyor kaval dinler gibi dinliyorlar.
Okullarda din dersleri mecburi. Farklı bir dine mensup bile olsan mecburen bu dersi alıyorsun.
Ülke çapındaki eğitim kurumlarının %80 evrilerek İmam Hatip Okuluna dönüştürüldüler.
Normal lise ile imam okullarının müfredatları farklı tabi ki. Bir de bu kadar imam mezunu ne yapacaksınız. Nerede istihdam edeceksiniz.
Diyanet Başkanlığının bütçesi 8 bakanlığa denk hale geldi.
Çalışan sayısı ile bugün en büyük Kitlerden biri halinde, kocaman kara bir delik gibi.
Bunların hepsinin parası bizim cebimizden çıkıyor.
Maalesef bunları biz kendi ellerimiz ile besliyoruz.
Hukuku ve adaleti bile kendi çıkarlarına göre yontuyorlar. Herkes de seyrediyor.
Örnek isterseniz Hüseyin Üzmez yargılanmaması. Örneğin Necmettin Erbakan ve kaybolan milyonlar davası yargılanmaması. Örneğin Kılıçdaroğlu’na Ankara Çubukta linç girişimi.
Tarikatların devletin tüm kademelerine çöreklenmeleri.
Bunlardan icazet alınmadan hiçbir şeyin yapılamaması.
Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan, Çetin Emeç, Turan Dursun kimler tarafından neden öldürüldüler. Toplumun kanaat önderleri tek tek yok edildiler.
Herkes seyretti olan biteni anlayamadı belki de anlamaya çalışmadı.
Bugün, değişen bir şey yok hala aynı, hala seyredip neden diye soruyorlar.
Hayalleri, umutları çalınmış. Şükür bunu idrak ettiniz. Ama biraz geç oldu.
Çocuğuna 1.25 TL olan gofreti artık alamıyorsun çünkü fiyatı 3,50 oldu.
Ekonomi belini bükmedi seni yere yapıştırdı.
Artık ev veya araba almak sadece bir hayal oldu.
Karnını doyurabiliyorsan ne mutlu sana.
Kimse sana kendine yapmış olduğun kötülük kadar büyük bir kötülük yapmadı, yapamaz.
Sen hala bakıyorsun ama görmüyorsun, belki de görmek istemiyorsun.
O zaman şikâyet etmeye de maalesef hakkın yok.
Her şey gizli saklı değil ayan beyan gözünün önünde oldu.
Kimse senin hayallerini ve umutlarını çalmadı.
Sen bunlara sahip çıkmadın.
Bu yüzden şimdi suçlu arama dön aynaya bak.
Zafer ATUN
12 Kasım 2021
zaferatun.wordpress.com
*** Kitap önerisi; Zifiri Karanlıkta – Mustafa Yıldırım (2 Cilt)