“Hayır” demenin ceremesi!

Bu ülkede “Askerin vesayeti var” dediler, kumpas üstüne kumpas kurup, Türk ordusunun en saygın isimlerini saf dışı ettiler! Ordumuz Fetö’cü komutanların eline kaldı!

Askerin vesayeti böylelikle sona erdi!

Bu kez, “eski dostlar” güç kavgasına girdiler, yollar ayrıldı, “Sayın Hocaefendi” terörün başı oldu!


Derken, 15 Temmuz “Darbe Girişimi” geldi!?

Kim yazdı, kim oynadı belli değil! Ama “mağdurluk siyaseti” yine prim yaptı!

Orduda yeni bir temizlik başladı! Ordu içindeki hiyerarşi kökten değişti. Askeri okullar ve askeri yargı kaldırıldı, eski askeri alanlar TOKİ’ye kaldı!

Cumhurbaşkanlığı seçimini “halk” yaptı; “Beni halk seçti, Yürütme benden sorulur” dedi sayın Erdoğan. Sonra; “Bu fiili durumu Anayasa’ya uydurun” dedi! Nihayet, bu da oldu.

“Fetöcü” damgası yememek için, can havliyle, işportacı gibi bağıra çağıra, göstere göstere oy verdi kimi milletvekilleri!..

Kavga dövüş, Anayasa değişiklik paketi geçti!

Referandum sonucu da yüzde 51 evet çıktı mı, göreceğiz vesayeti!

Anayasa değişikliğinde neler var biliyor musunuz?


“EVET” tişörtleri giyip cadde ve sokaklarda propaganda yapan militan AKP’liler bile yanıt veremiyor!

Vatandaşın bir kısmı ne olduğunu bilmiyor!


Yaklaşık 8 milyon-okur yazar olmayan seçmen, parmağını tutan kişiye bırakmış iradesini!



Geri bıraktırılmış ülkelerde böyle oluyor demokrasi!

Sokakta “Hayır” gösterisi yapan; “Türkiye laiktir, laik kalacaktır” pankartı açan gençler tekme tokat dayak yiyip gözaltına alınıyor, hatta mahkemeye sevk ediliyor! Anayasası’nda, halen “LAİK DEVLET” olduğu yazan bir ülkede Yargıçlar “Türkiye Laik kalacaktır” diyenlere ne ceza verecekler? Göreceğiz!..



Ama, Umre ziyaretinde ibadet yapacak yerde siyaset yapanların videoları sosyal medyada ibret örneği olarak yayınlanıyor!

Kimileri; “Halifemizi seçiyoruz” diye açıkça bağırıyor!

Bunlara müdahale yok!



Demokrasi, tek kelimeyle ifade edilecekse; söz ve kararlara “KATILIM” dır. Uzlaşmadır. Farklılıklara saygıdır.

“Toplumsal uzlaşma” metinleri olan Anayasalar yüzde 1 fazlanın dayatması olamaz! Toplumun her kesimine “insanca yaşama hakkı” vermelidir Anayasalar.

Ancak, önümüze konan Anayasa değişikliğine göre; Yasama, Yürütme ve Yargı’ya tek başına egemen olan TEK ADAM yönetimi gelecek. Bu, siyaset başta olmak üzere bütün bir toplum için VESAYET değil mi?

Ama sayın Cumhurbaşkanı bunun altyapı çalışmalarına seçildiği günlerden itibaren başladı!

Binlerce muhtarı ve toplumun çeşitli kesimlerini sarayında ağırladı, Referandum’a hazırladı!



Şimdi de meydanlara çıkıp propaganda yapacak, belki de 2010 yılındaki Referandumda olduğu gibi; “Hayır diyenler darbecidir!”diyecek!

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; “Evet çıkarsa terör biter” diyor!?

Buna benzer tehditler ve “tek başına iktidar yapın terör bitsin” sözlerini 30 Kasım seçimleri öncesinde zamanın Başbakanı Davutoğlu da söylüyordu!.. Demokrasiyle geldi ama “tek adam talimatı” ile tezkere aldı!



Şimdi, Devlet’in Kaymakamları, Valileri “Evet” kampanyalarına başladılar!

Üniversite Rektörleri “evet” kampanyası açıyor!

Hatta İl Seçim Kurulu Başkanı açıkça “Evet” propagandası yapıyor!

AKP’li Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu; “100 yıllık prangadan kurtulacağız” diyor!

Kimi vatandaş merak içinde; “Yoksa son durağa mı geldik? Demokrasi tramvayından inme zamanı mı? Diye soruyor!..


Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “yeni yıl müjdesi” veriyor; “175 yeni cezaevi inşa edilecek!”

“Erken rezervasyon indirimi” var mı?


Mustafa KÜPÇÜ, 7 Şubat 2017