Hayır öyle değil Sayın Erdoğan!
1 Kasım seçimlerinin sonucu alınır alınmaz, Ahmet Davutoğlu, “Meclis’e giren bütün partilere yerli ve millî bir anayasa yapma çağrısında bulunuyorum” dedi.
Ardından Tayyip Erdoğan, “1 Kasım’ın en önemli mesajlarından biri de Türkiye’nin bir an önce yeni Anayasa meselesini çözmesi gerektiğidir. Bunu millet bekliyor. Milletimizin yeni anayasa talebi karşısında direnen herkes bunun hesabını 4 sene sonra yapılacak seçimde verir” diye açıklama yaptı. Selahattin Demirtaş da “Yeni Anayasa”ya destek vereceklerini bildirmişti.
* * *
Bir defa milletin “Yeni Anayasa” diye bir talebi yoktur! Aksine, “Yeni Anayasa” yapılmasını dayatanlar, ABD, AB ve PKK’dır. Edirne’den Hakkâri’ye kadar Türkiye’yi birkaç defa baştanbaşa dolaşan bir gazeteci olarak bugüne kadar “Yeni Anayasa” isteyen tek bir vatandaşa rastlamadım.
ABD, AB ve PKK, Yeni Anayasa’yı Türkiye’nin üniter yapısının değiştirilerek federal bir devlet haline getirilmesi, böylece Büyük Kürdistan için zemin hazırlanması için istiyor.
Zaten bu çerçevede, CIA adına, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” diyen de Graham Fuller’dir, AKP’nin “Yeni Türkiye”si de aynı görüşlere dayanmaktadır.
“Peki öyleyse, millet neden AKP’ye yüzde 49 oy verdi?” diye sorulabilir. Çünkü Türkiye’de seçmen çoğunluğu, “üniter yapı nedir, federal yapı nedir” bilmez! Çünkü AKP’nin karşısındaki muhalefet “sahte”dir. Bu bakımdan seçimler danışıklı dövüştür, “şikeli”dir!
Üstelik CHP ve HDP yönetimleri de özerkliğe dayanan Yeni Anayasa istediklerini defalarca açıkladı. MHP yönetimi ise üniter yapıyı savunmakla birlikte her seçim bildirgesinde “Yeni Anayasa yapılmalı” dedi!
Davutoğlu, balkon konuşmasında “Türkiye’yi yeniden inşa etmek”ten söz ediyor.
Devleti yeniden inşa etmeniz için önce yıkmanız gerekir Sayın Davutoğlu? Bu da en ağır Anayasa suçudur!
Fakat millî yapıyı savunması gerekenler, “Yeni Anayasa Korosu”na katılınca, cumhuriyetin kuruluş felsefesini savunmak, sadece milletin dini değerleriyle barışık olmayan bir gruba kalmıştır. Seçmenin kafası bu yüzden karışmıştır!
* * *
Tayyip Erdoğan, “Önümüzdeki dönem konuşma, tartışma dönemi değil, açık söylüyorum sonuç alma dönemidir. Bu işe illa bir isim aranıyorsa, bunun adı artık millî birlik ve kardeşlik sürecidir” diyebiliyor.
İyi de çözüm sürecinin adı da böyle değil miydi? Sonra bu sürecin terör örgütünün silah depolama sürecine dönüştürüldüğünü siz söylemediniz mi? Güvenlik kuvvetlerini operasyondan alıkoyduğunuzu itiraf etmediniz mi?
Diyorsunuz ki, “Milletimiz 1 Kasım’da ben koalisyon istemiyorum mesajını verdi.” Hayır, millet 7 Haziran’da CHP ve MHP’ye 19 milyon oy vererek, koalisyona onay vermişti. Ama onlar beceremeyince, terörle mücadele başlatan AKP’ye döndü.
* * *
Yine “Ben Türk’üm de, ben Kürt’üm de, Ben Arap’ım, Laz’ım de. Ama Romancılık yapma, Kürtçülük yapma, Türkçülük yapma. Mesele bu. Bunu yaptığımız zaman bölünürüz. Unutmayalım biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız” diyorsunuz.
Hayır öyle değil Sayın Erdoğan! Unutmayın ki biz hepimiz Türk Milletiyiz! Bir terör örgütü, ABD ve Avrupa ile birlikte Türklüğe karşı bayrak açtı diye Türk Milleti, milliyetinden vazgeçecek değildir. Yine kimse unutmasın ki Türklük olmasa bu coğrafyada ne Kürt’e, ne Çerkez’e, ne Arap’a, ne Laz’a ne Arnavut’a ne de Boşnak’a hayat hakkı tanırlar. Türklük bu coğrafyanın hem tespih tanelerinin çoğunluğu hem de imamesidir. Türklük yok olursa, hepsi ayak altında kalır!
Millet, kimseye Türklüğü yok etmesi için yetki vermemiştir. Bunu hep birlikte göreceğiz!
Arslan BULUT, 5 Kasım 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr