Hayır yahu
Anayasa için 12 Eylül'de yapılacak oylamada oyum 'hayır'dır. 12 Eylül 1980 eğer postalın zulmünü hatırlatıyorsa, 12 Eylül 2010 takunyanın zulmü anlamına gelebilir. Eğer evetle açılan yol, bir takım güç odaklarının planladığı gibi, kendilerinden farklı düşünenleri yok etme çabalarının devamına yol açarsa. Açılımı, özgürlüğü, demokrasiyi tekelleri altına alıp, özgürlük giysileri altına gizlenmiş, kendi dünya görüşlerinin egemen olduğu bir dünyaya adım adım ulaşma aşamalarından biri olan halk oylaması dayatması karşısında tepkim elbette hayırdır.
Ben öncelikle, demokrasiyi getireceğini söyleyen insanların hayatlarında, özel ilişkilerinde, dünyayı kavrayış tarzlarında ne kadar demokratik olduklarına bakarım. Dayatılan özgürlük, özgürlük değildir. Orada güzel görünen maddeler var elbette. Ama orduyu ve yargıyı ele geçirme amacının yanında bir süs olarak duruyorlar.
Ben 'edep yahu!' diyen bir siyasetçinin, bu sözü öncelikle kendisine söyleyebilenin demokratik olabileceğini düşünürüm. Edepsizle edepsizleşenin 'edep yahu'suna saygı dolu bir 'hayır' demekten başka bir şey gelmez elimden. Özeleştiri gücünden yoksun, devamlı haklı olduğunu sanan birine de yalnızca hayır diyebilirim. Kimi zaman kendi çirkinliklerime de hayır demeye çabaladığım gibi. Bu iktidar, sürekli gergin, sürekli kavgacı, sürekli bir planı uygulamanın gerginliği içinde oldu. Ben böyle algıladım. Silivri'de yatan arkadaşlarıma içim yandı. Üniversitelerin yönetiminde o kadar sorun varken, YÖK kendilerinin olduğu için bu konuda seslerini çıkarmıyorlar. Neden benim gibi düşünenlerle, onlara göre Ergenekoncu, postal yalayıcı olanlarla, diyalogdan vazgeçtiler? Edebin şefkatle gelebileceğini neden anlamıyorlar? Hangi muhalifleriyle, yüce gönüllülükle diyaloğa girdiler? Manevi gücü ağır basan bir dünya görüşüyle iktidara geldiler. Şeklin dışında, Anadolu insanını manevi mirasının zenginliğini ortaya çıkarmak adına ne gibi bir kültür politikası yürütmekteler?
Mazlum edebiyatıyla demokratik olduklarını mı gösterecekler? Yoksa halk oylamasında ele geçirmeyi düşündükleri bir tabana şirin görünmeye mi çalışıyorlar? Bir yamalı bohça haline gelmiş anayasa ile mi demokrasi gelecek? Demokrasi bir ruh olgunluğu ister. Yazık ki, bu olgunluk ne iktidar partisinde ne de muhalefette var. Gürül gürül esen bir lideri halkımız sevebilir. Bu gürül gürül esme, ne kadar özgürlükçü, ne kadar demokratik bir tavrı yansıtır?
Bu ülke son elli altmış yıldır demokrasicilik oyunu oynamaktadır. Kendisinin şu an demokratik olduğunu, halkın kendisi olduğunu, ülkeyi dünyaya açacağını söyleyen bir iktidarın, muhalifleriyle yaptığı kavgadaki tavrı, bu toprakların geleceği adına bana güven verici gelmemektedir. Ağır bir güven sorunu vardır, siyasi hayatımızda. Halk siyasetçilere güvenmek istemektedir. Örneğin ben, iktidara bütün yüreğimle güvenmek istiyorum. Yazık ki her geçen gün yargıyla, orduyla, muhalifleriyle yaptığı kavga etme tarzı, güvenimi gittikçe azaltmakla. Halkın televizyonunda açık açık ordu düşmanlığı, yargı düşmanlığı, hayır düşmanlığı yapılmakta. Böylece demokratik olacağız öyle mi? Cumhuriyetin değerleri size göre anti demokratik, çağın gerisinde ve siz yıllarca sizlere gerici diyen bir zihniyetten bu tavrınızla intikam alarak bu ülkeye demokrasi getireceksiniz öyle mi?
Bu ülkedeki siyasetin seviyesizliğine hayır! Miting meydanlarındaki atışmaların, bu ülkenin topraklarındaki kültür mirasına, edebine yakışmadığını görmenin acısıyla, gökyüzüne attığım bir çığlık olarak hayır! Verilecek evet oylarıyla, Anadolu'nun güzel insanlarının, hikmetinin üzerinden seçim otobüsleriyle geçen kaba ruhlara hayır! Yoksul Anadolu halkının hangi derdine deva olacağı belli olmayan alelacele değişim programlarının 'hangi değişim?' sorusuna cevap verecek ufuk genişliğinde olmayan yürütücülerine hayır!
Susmayan silahlara, ölen masum insanların sesini duymakta, anlamakta zorlanan düzene hayır! Değişmeyen, takıntılı değişimci kafaya, sözde liberal, ruhları daralmış çıkarcı kardeşlerimin bu ülkeye yaptıkları zulme hayır!
Ülkeyi gererek düzenlerini sürdürmeye çalışan medyaya, her gün aynı yüzlerin televizyon kanallarından, gazete köşelerinden geliştirdikleri kör dövüşüne hayır!
Kendilerine değişimci diyenlerin tecavüz ederek tahrip ettiği hikmetimizden kaynaklanan değişim ruhunun daha fazla zarar görmemesi için hayır! Cumhuriyetin aydınlık ruhundaki değişimin gücüyle, bu değişimci papağanların değişmesi umudunun gerçekleşmesi için hayır!
Ahmet İNAM, 29 Temmuz 2010