Hayvansınız!


Hayvansınız, belki onlardan bile daha sapıksınız!

Başbakan bunu mu demek istedi?

Peki kime?

Yargıtay Başsavcısına mı?

Ama bu sözleri durup dururken söylemedi ki?

Toplantıda, “Laiklik dediler, demokrasiyi yediler” sloganını atan gençlere, “Gerek yok” sözleriyle başlayıp A’râf sûresi 179. Ayet’in içinde geçen cümle ile cevap verirken söyledi.

Ben bunu ilk okuduğumda Erdoğan’ın böyle konuştuğuna inanmadım.
Açtım ve Ömer Nasuhi Bilmen’in Kur’an meali’nden kendi gözlerimle okudum.

Aynen şöyle deniyor Ayet’te:

“179. Andolsun ki, cinler ve insanlardan çoklarını cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.”

Ve ben orada kaldım. İnanmak istemedim başbakanın bunları söylediğine. Hala da oradayım.

Cumartesi gününden beri bekliyorum bir tekzip gelsin diye. Tüm gazeteler bu ayeti yazdı çünkü. Recep Bey’in bu ayeti kast ettiğini belirttiler.

Zaten söyledikleri bu ayetin yarısıydı.

Ama bugüne kadar bir tekzip gelmedi.

Ne anlayalım o zaman bundan?

Yargıtay Başsavcısı hayvandır, sapıktır!
Deniz Baykal hayvandır, sapıktır!
Laiklik endişesi olan herkes hayvandır, sapıktır!
Bu ayet laikler için indirilmiştir!
Recep Bey kimin hayvan ve sapık olduğuna dair yukarıdan bilgi almıştır!
Recep bey, bu ayetin müellifinin kendisi olduğunu ima etmektedir!

Hangisi?
Bir “Hiçbiri” şıkkı var mıdır?

Varsa neden Recep Bey yukarıdaki imaları yalanlamaz?

Nasıl bir Müslüman hassasiyeti ki, kutsal kitabın ayetlerini siyasette muhataplarını yaralamak için kullanan birini hala lanetlemez?

İnanmayanların kastedildiği bu ayeti yarım söyleyerek, laiklerin inançsız olduğunu mu söylemeye çalışmıştır Recep Bey?

Yoksa daha kötüsünü yapıp, kendisine inanmayanların da hayvan kategorisinde olduğunu mu söylemek istemiştir?

Abisi Erbakan “Bize oy vermeyenler patates dinindendir” demişti.
Recep Bey daha ileri gidip Kur’an ayetleriyle kendisine inanmayanları lanetlemeye başladı.

Bir, sadece bir (Rakamla 1) AKP’li veya samimi bir Müslüman da çıkıp, “Kur’an ayetlerini ulu orta kullanamazsın! Bu en azından ayıptır!” demedi.

Bu komedi oynanırken, ortalık yorumdan geçilmiyor.
Demokrasiden bahsedenler, parti kapatmayı uygun bulmayanlar, bu parti laiklik karşıtlığının odağı olmadığını savunanlar, toz duman her yer.

Ben hala cumartesi günündeyim.

Bu durumu eleştirecek bir kişi çıkana dek, ne Recep Bey’i, ne %46,5’u, ne de liboş Ahmet Altan’ı ciddiye almıyorum.

Sevilla maçından dönüşte İspanya’da hava alanında pasaport kuyruğunda diğer Türklerin “Vatan haini, satılmış” şeklindeki hakaretlerine dönüp cevap bile veremeyen liboş Ahmet Altan, gazetesine “Bu başsavcıyı görevi kötüye kullanmak suçundan yargılayın” diye başlık attı pazar günü.

Herhalde sayın liboş da başsavcının “Hayvan ve hatta hayvandan daha sapık” olduğunu düşünüyor.

Ortak payda A’râf 179’da buluştu sayın liboşla sayın Recep Bey.

Şimdi sayın Bahçeli ve sayın Baykal’dan, karşı tarafa hakaret etmek üzere hangi ayeti kullanacaklarını merakla bekliyoruz.

Memlekette sorumsuz bir değil ki?

Kutsal kitap ayetini çekinmeden, utanmadan siyasette muhataplarına hakaret etmek için kullanmaktan daha doğal ne olabilir?

Sonuçta en Müslüman parti AKP değil mi?
Kur’an’dan sûrelerle hakarete hakkı yok mu?

Laiklik mi?
Ne alakası var?

O da ne?



Feridun Fikri Bayar, 18.03.08