Hazin Bir Mektup...

Hazin Bir Mektup...

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Şub 20, 2010 14:07

:( "LA VERİTE EST EN MARCHE ET RİEN NE L'ARRETERA?" "TÜRKİYE TEHLİKEDE"
>
> 12.02.2010
>
>
> 10 yıldır İstanbul'da yaşayan Amerikan asıllı Türk vatandaşı Prof. Dr.
> James (Cem) Ryan ABD Başkanı Obama'ya bir mektup yazdı.İşte bu hazin mektup
> >
> Sayın Barack H. Obama
> Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
> The White House
> 1600 Pennyslvania Avenue NW
> Washington, DC 20500
> USA
>
> Sayın Başkan Obama:
>
> Türkiye'de hüküm süren koşulların acımasız ayrıntılarına derinlemesine
> değinmeye gerek yok. Bu konu hakkında size geçen yıl iki kez
> yazmıştım. İsterseniz bu mektupları aşağıda verilen adreslerden tekrar
> okuyabilirsiniz (1). Siz olmasanız da yönetiminizden birileri mutlaka
> okumalı; zira laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin bekası ciddi
> bir tehlikededir, demokrasi adına sivil bir darbe ile diz
> çöktürülmektedir. Yeats bu durumu 1933'lerde derken durumu en iyi
> şekilde ifade etmiştir:
>
> Yapmayı üstlendikleri her şeyi
> Gerçekleştirdiler;
> Her şey asılı kaldı
> Yaprak ayasında asılı çiy gibi. (2)
>
> Türkiye şu anda tam da bu tehlikeli pozisyondadır; "yaprak üzerinde
> asılı bir damla çiy gibi." Ve ONLAR, yıkıcı görevlerini üstün
> başarıyla yerine getirdiler. ONLAR kim mi Sayın Başkan? Bunu açacağım,
> ama kısa bir özetten sonra.
>
> Demokrasilerin "olmazsa olmaz" koşulu, bağımsız yargıdır. Türkiye'de
> demokrasi yoktur. Anayasal güvence altında olması gereken insan
> hakları, pervasızca ve sınır tanımadan ihlal edilmektedir. Konuşma ve
> ifade özgürlüğü olmadığı gibi toplanma özgürlüğü de, mahremiyet de
> yoktur. Yargıçlar ve ordu dahil herkes dinlenmekte, e-mailler
> izlenmektedir. Yöneticileri yollarını düzeltmekten aciz ülkede,
> teknolojinin son ürünü, polis devleti dinleme aygıtları yayılmış
> durumda. Bunlar nereden geldi sayın Başkan? Yoksa bu, Amerika'nın
> 'istihbarat paylaşımı' programının bir ikramı mı? Türk ordusu bile
> dinleniyor! Ve hükümet tarafından!
>
> Ne kadar ayıp! Bir ulusun güvenliği için ne kadar tehlikeli! Bunun
> sonucunda aşağılık ve çirkin senaryolar ortaya çıkıyor. Yeats'in
> saptaması burada da aynen geçerli: "En iyi insanlar inançtan, güvenden
> yoksun iken en kötüler tutkulu güçle dolular." (3) Üstelik gösteriye
> yeltenen herkes dayaktan ya da gazdan nasibini alıyor. Polis
> -muhtemelen Hitler'in kahverengi gömleklilerinin en iyi karşılığı-
> Türk ordusunun ve ...Türk halkının karşısında, ordu halkın özü çünkü. Bu
> toprakların üzerine ölüm sessizliği çöktü sayın Başkan. Bu, basit
> tanımla, İslamofaşizmdir. Orwell'ci egemen güç, yalan söyleyen,
> aldatan, çalan iktidardaki parti AKP, buna demokrasi adını
> vermektedir. Türkiye bugün bu durumdadır.
>
> Muhalif yazarlar, tevkif edilmekte ve suçu kanıtlanmaksızın süresiz
> olarak hapsedilmektedirler. Anayasanın öngördüğü ihzar teskeresi
> (haksız tutuklamayı yasaklayan yasa) bir şakadan ibaret. Medya,
> iktidarın uşağı, yalakası durumunda. Anayasanın hükümete tanıdığı tüm
> yetkiler, kökleri, gövdeleri ve dallarıyla bir tek başbakanın
> ellerinde. Onu hatırlıyorsunuz değil mi sayın Başkan? Hani geçen ay
> buluşup ona 'Türkiye'nin enerji hattı' olmasını istediğiniz kışkırtıcı
> mesajınızı vermiştiniz. Bir 'hat' ya da 'kanal'? Gerçek düşünceniz bu
> mu? Aynı zamanda şunu da unutmayın; aynı başbakan ve yoldaşları olan
> AKP üyeleri Anayasa Mahkemesi tarafından 'laiklik karşıtı
> faaliyetlerin merkezi olarak' mahkum edilmişlerdi. Çoğu başbakan için
> bu büyük bir utanç kaynağı olurdu; ama bu başbakan için değil. O, bu
> konularda deneyim sahibi, önceki benzer suçlarıyla ilgili sayfalar
> dolusu raporlar var. Metaforik olarak 'enerji yolu' olarak
> tanımladığınız başbakan bu! Ve açıkça, bu başbakanın başka bir hedefi
> var. 'Yapmayı düşündüğü her şeyi, gerçekleştirdi'... neredeyse!
>
> Bu arada Türkiye'nin bir de, partiler üstü ve kendi ülkesinin yararına
> çalışmak için ant içmiş bir cumhurbaşkanı da var. Bu da gülünç; adam
> aynı ağacın kök ve gövdesinden gelme, egemen parti anlayışı taşıyan,
> laiklik karşıtı, kadın karşıtı ve gerici noter konumunda. On beş yıl
> önce 27 Kasım 1995'te The Guardian'a verdiği bir demeçte Türkiye'de
> laikliğin bittiğini ilan etmiştir. "Bu cumhuriyet döneminin sonudur"
> ve "Ankara nüfusunu %60'ı gecekondularda yaşıyorsa, laik sistem
> başarısız olmuştur ve haliyle bunu değiştirmek istiyoruz" (4)
> demiştir. Bugün aynı kişi -Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı-
> partisinin milyonlarca dolarlık fonu ile ilgili olarak dolandırıcılık
> sanığıdır (5). Fakat bu kişi de mahkumiyet dokunulmazıdır. Mark Twain,
> zamanında Amerika'da içsel kriminal sınıf bulunmadığını söylerken
> Amerikan Kongresini bunun dışında tutmuştur. Ama Mark Twain, bu günün
> Türkiye'sini hiç görmemişti.
>
> Üzülerek söylemeliyim sayın Başkan, Amerika bu karanlık fikirli,
> acımasız yüzlü adamları iktidara getirirken suça ortaklık etmiştir. Ve
> bunu yaparken ülkemiz, Türk halkının büyük çoğunluğuna ölümcül
> kötülükte bulunmuştur. Ancak ülkemiz, İran halkına, Şili halkına ve
> aslında tüm Güney Amerika halklarına, Vietnamlılara, Kamboçyalılara,
> Filistin ve Irak halkına, Afro-Amerikan ve Amerika'nın yerlilerine
> karşı da öyle yapmıştır. Ülkemiz "ölümcül" kötülük konusunda
> uzmanlaşmıştır. Ama bu değişebilir sayın Başkan. Kampanyanızı
> "değişim" temeline oturttunuz ve hepimize sizinle çalışmak için
> cesaret verdiniz. Ve ben de sizinle çalışıyorum, sayın başkan.
> Kitabınızda Amerika'yı, "hayatları yaşandığı şekliyle" yansıtacak
> "farklı bir siyaset"noktasına getireceğinize işaret ettiniz (6).
> Atatürk'ün laik demokratik mirasının sahipleri baskıcı bir kukla
> hükümetin ahmak köleleri olarak mı yaşasın? Anayasal hakları kriminal
> çete tarafından sürekli engellenecek mi? Amerika Birleşik Devletleri
> tarafından kurulan ve desteklenen bir hükümetin varlığı, kendine
> "demokratik" diyen her ülkeye utanç verir.
>
> Sayın Başkan, geçen yıl Türkiye'ye geldiniz ve Atatürk'ten hararetle
> söz ettiniz. Ve şimdi düşmanlarına karşı hoşgörülü ve cesaret
> vericisiniz. Ne oldu? Sayın Başkan, desteğinizi Atatürk ve Laik
> Cumhuriyet düşmanlarından çekin. Bana göre onlar, Türkiye'yi 'ılımlı
> İslam ülkesi' yapmayı planlayan Bush'un aptal anlayışının kalıntısı
> olan iflas etmiş bir anlayışın, cahil, tatsız, sığ kuklalarından
> ibaretler. 'Ilımlı İslam' da esasen ılımlı hamilelik, ya da ılımlı
> aptallık gibi bir şey, bir saçmalıktan ibaret.
>
> İnanın bana sayın Başkan, ülkemin sergilediği tavır üzerine
> endişelerimi ifade etme hakkım olduğu için mutluyum. Bunun Türk halkı
> için sonuçları önemlidir. Sizin iktidara gelmeniz dünyaya barışın,
> akıllı ve şeffaf liderliğin geleceği konusunda büyük ümitler
> uyandırmıştı. Parıldayan yıldızınız, en utanç verici ve çıkarılması
> mümkün olmayan lekelerle kararmaya başladı. Türkiye'deki utanç verici
> ahlaksızlık Amerika'nın adına nasıl leke sürer?
>
> Tarihin Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan demokratik laik
> Türkiye Cumhuriyeti'nin, Amerika'nın isteği doğrultusunda iktidara
> gelen rezil kriminal öğeler tarafından tahrip edildiğini yazacağından
> endişe duyuyorum. Türkiye'yi bir laik cumhuriyeti yok etme pahasına,
> bir "enerji hattı," bir petrol borusu yapmak? Amerika'nın aklındaki bu
> mu sayın Başkan? 'Kanalizasyon borusu' tanımı daha uygun olur galiba.
>
> Sayın Başkan, beni görevim, bu trajediye ortak olmak değil,
> haykırmaktır. Adalet ve namus adına yürütülen en büyük haksızlık
> Ergenekon adı verilen bir saçmalık olarak sürüyor. Masum insanlar
> hapishanelerde ölüyor. Başka bir çoğu da hücrelerinde ömür çürütmekte.
> Şimdi, Amerika'nın imajı, olumsuz yönde ve onarılmaz biçimde hasar
> görmektedir. Tehlike açık. Tehlike ortada. Normal gazetecilik
> kanalları bu ülkede çalışmıyor. Normal adalet yolları da aynı akibete
> uğradı. İnsanların çoğu bağırmaya yeltendi, ben de öyle. Ve sonunda,
> rezaletin daha az olmadığı bir dönemde Emile Zola'nın başkanına
> yazdığı gibi ben de size yazdım sayın Başkan.
>
> "Ve gerçeği, dürüst bir insanın nefreti ile haykırıyorum"- "Et c'est à
> vous, monsieur le Président, que je la crierai, cette vérité, de toute
> la force de ma révolte d'honnête homme" (7).
>
> Size geçtiğimiz yılda söylediklerim, yalın ve dehşet verici
> gerçeklerdir. Türkiye'nin bugünkü zor koşullara geleceği görünüyordu.
> Daha önce de belirttiğim gibi dinsel bağnazlık ve fanatizm, Atatürk'ün
> gelişiyle yok olmadı. Size geçen yıl gönderdiğim, Mustafa Kemal
> Atatürk'ün Büyük Nutuk'unu okuduysanız bunu kolayca görmüş
> olacaktınız. Bu karanlık fikirli insanların nereden geldiğini de
> anlayacaktınız. Türkiye'de ortaya çıkan bu tahrip edici iç unsurlara
> karşı gücünüzün olmadığı gerçeğini fark ettim sayın Başkan.
> Farkındasınız belki! Her zaman olduğu gibi, CIA'nın ne dereceye kadar
> bu işin içinde olduğunun da.... Dışişleri Bakanının (ve sekreteri, CIA
> kariyeri olan Robert Gates) dahil olduğunun da.... Dışişleri
> Bakanlığının, elçilikler, konsolosluklar ve CIA ajanları vasıtasıyla
> ne derecede işin içinde olduğunun da. Ama farkında olup olmamanız
> benim işim değil. Türkiye'de bugünkü durumun ciddiyeti, suçlu aramak
> ya da işaret etmenin çok daha ötesinde. Bir şeyler yapılmalı sayın
> Başkan. Zola, "yer altına gömülen gerçek, gelişerek öyle bir güce
> erişir ki, patladığında kendisiyle birlikte her şeyi yıkar" diye
> yazmıştır. Türkiye'de şu an öyle bir durumdayız. Ulus bir facia ile
> karşı karşıyadır. Umarım, mektuplarım gerçeğin mecrasında olduğunu ve
> hiçbir şeyin bunu durduramayacağını göstermiştir. "La vérité est en
> marche et rien ne l'arrêtera?" (8).
>
> Ama bu mektup çok uzun sayın Başkan ve sona ermesi gerekiyor. 13 Ocak
> 1898'de Alfred Dreyfus ve Fransa savunmasına gelen Zola'nın
> söylediklerine kulak ver. Sanki Türkiye'nin bu gününü tarif ediyor:
>
> Ulusal savunmanın hangi ellerde bulunduğunu, yurdun yazgısının
> kararlaştırıldığı bu kutsal sığınağın nasıl aşağılık bir entrika,
> dedikodu ve hırsızlık yuvası olduğunu bildiklerinden, olası bir savaş
> karşısında endişe içinde titreyen öyle çok insan tanıyorum ki! Dreyfus
> olayının, talihsiz bir insanın, bir 'pis Yahudi'nin kurban edilişinin,
> bu kuruma tuttuğu korkunç ışık karşısında dehşete düşüyor insan. Ah!
> Birkaç rütbelinin, devletin güvenliğini saygısızca bahane ederek,
> çizmeleriyle ulusun üstüne basarak gerçek ve adalet çığlığını
> gırtlağına tıkamaları, bütün bu çılgınlıklar ve saçmalıklar, çılgınca
> düşlemler, yoz polis uygulamaları, engizisyon ve zorba uygulamalar!
> Sırtını ahlaksız basına dayamak, Paris'in tüm ipsizlerince savunulmaya
> boyun eğmek de bir suç; işte ipsizlar takımı, hukukun ve yalın
> gerçeğin bozgunu içinde, hayasızca utkuya ulaşıyor. O tüm dünya önünde
> yanlışı zorla benimsetmek gibi düşüncesizce bir komplo tezgahlarken,
> kendisini dürüst ve özgür ulusların başında yiğit bir ordu olarak
> görmek isteyenleri Fransa'yı bulandırmakla suçlamış olmak da suç.
> Kamuoyunu saptırmak, yoldan çıkarılmış olan kamuoyunu onu sabuklamaya
> götürecek ölçüde bir ölüm görevinde kullanmak da bir suç. İçinden
> atamaması durumunda insan haklarının savunucusu büyük ve özgürlükçü
> Fransa'nın ölmesine yol açacak iğrenç Yahudi düşmanlığının arkasına
> sığınarak küçükleri ve alçakgönüllüleri zehirlemek, tutuculuk ve
> hoşgörüsüzlük tutkularını azdırmak da bir suç. Kin yolunda yurttaşlığı
> sömürmek de bir suç; son olarak, tüm bilim gerçek ve adalet çağını
> oluşturma yolunda iş başındayken, kalıcı çağdaş tanrı yapmak da bir
> suçtur. (9),(10)
>
> Sayın Başkan, yazdıklarım yalın gerçeklerdir ve dehşet vericidir.....hem
> Türkiye , hem de Amerika için. Gerçek ve adaletin kaçınılmaz
> patlamasını çabuklaştırmasını dilerim.
>
> En derin saygılarımla, Sayın Başkan.
>
> James (Cem) Ryan, Ph.D.
> İstanbul, Türkiye
>
> NOTLAR:
>
> 1. LETTER TO PRESIDENT OBAMA: Turkey in an Arena of Trials 20 January 2009
> http://forreasonsunknown-cem.blogspot.c ... obama.html
> http://www.ataturksociety.org/voa/Atatu ... al_web.pdf
>
> LETTER TO PRESIDENT OBAMA: The Islamic Republic of Turkey 20 October 2009
> http://forreasonsunknown-cem.blogspot.c ... lamic.html
>
> 2. Yeats, W.B. "Gratitude to the Unknown Instructors."
> http://www.poemhunter.com/poem/gratitud ... structors/
>
> 3. Yeats, W.B. "The Second Coming."
> http://www.poemhunter.com/poem/the-second-coming/
>
> 4. Rugman, Jonathan. "Turkish Islamists Aim For Power." The Guardian,
> 27 November 1995.
>
> 5. Villelabeitia, Ibon. "Turkish Court says president should go on
> trial." The Washington Post, 18 May 2009.
> http://paperdragon.newsvine.com/_news/2 ... -on-trial-
>
> "Presidential office slams court stance." Hurriyet Daily News, 20 May 2009.
>
> "No end in sight to Gül immunity controversy." Hurriyet Daily News, 21 May 2009.
>
> "Turkish president unconcerned about standing trial in fraud case."
> Hurriyet Daily News, 21 May 2009.
>
> "I am not scared to go on trial." Hurriyet Daily News, 22 May 2009.
>
> Kanlı, Yusuf. "President in court." Hurriyet Daily News, 22 May 2009
>
> 6. Obama, Barack. Dreams from My Father, page 457. Three Rivers Press.
> New York, 1995.
>
> 7. Zola, Emile. "J'Accuse," English and French versions. Pages 6, 18.
> http://www.oxygenee.com/Zola-and-Dreyfus.pdf
>
> 8. Ibid. Pages 15, 24.
>
> 9. Ibid. Page 14.
>
> 10. Emile Zola, 1898. J'Accuse (Suçluyorum) , (Tahsin Yücel, Çev.)
> Istanbul: Can Yayınlar"









__,_._,___
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1061
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x