HAZRETİ BAȘBUĞ

HAZRETİ BAȘBUĞ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Haz 27, 2013 23:30

HAZRETİ BAȘBUĞ
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem Ergenekon Davasında yaptığı son savunmasında Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a elindeki belgeleri açıklaması çağrısında bulundu…
“Sayın Başbuğ görevdeyken, “TSK’ya karşı asimetrik psikolojik harekat” yürütüldüğünü söylemiş ve bir gazetede yayınlanan röportajında ise psikolojik savaş operasyonlarını yapan odak hakkında “elimizde bilgi ve belgeler var” demişti.
Emekli olup tutuklandıktan sonra ise basına gönderdiği bir mektupta “karargahım burada” diyerek görevde olduğu tarihlerde, -2008, 2009, 2010- Genelkurmay Karargahındaki General ve subayların tamamına yakınının tutuklu olmasına dikkat çekmişti.
Sayın Başbuğ’a bir çağrı yapıyorum. Karargah”ınızın başına geliniz.
TSK’ya ve ulusalcılara/milliyetçilere/Kemalistlere karşı psikolojik harekat yapan gücü ve bu gücün elinizde bulunduğunu söylediğiniz belgelerini açıklayınız.
Bu sizin silah arkadaşlarınıza, haksız olarak burada tutuklu olan bütün sanıklara, bizlere ve en önemlisi de tarih önünde, tutuklandığınız gün 26 Genelkurmay Başkanı olarak kendinizi emanet ettiğiniz Büyük Türk Milletine karşı sorumluluğunuzdur.” Basın, Haziran 2013
2009 yılının Temmuz ayında ‘Bașbuğ Olmak’ bașlıklı bir yazı yazmıșım.
Demișım ki; Genel Kurmay Bașkanı Orgeneral İlker Bașbuğ’u zor günler bekliyor.
Çünkü Türkiye zorda.
Dünya zorda aslında, ancak Türkiye çok daha zorda.
Dünya’nın ‘Büyük Bunalım’a gireceği sekiz ay önce değil, ama sekiz yıl önceden belliydi.
‘Tarihin Tekerleği’nin Türkiye’yi zora sokacağını ise 22 Temmuz seçimlerine girerken yazdım.
‘Büyük Bunalım’ın 2010-20 döneminde yașanacağı öngörülmekte ise de, 2008’de patlayacağı kușkusuz kestirilemiyordu.
Ve acunsal büyük bunalım Türkiye’nin bunalımı ile çakıștı. Bu Türkiye için çifte bir bunalım demekti, yani katmerli.
Dr Recep ve arkadașları bunları görmek șöyle dursun, görenleri de görmediler.
Onlar hala dünyayı öküzün boynuzları üzerinde tasarlıyorlardı ve kendilerini de öküzün sırtında.
Șimdi pabucun pahalı olduğunu görmüș olmalılar. Ancak her șey için artık çok geç kalınmıștır.
Bu katmerli bunalım Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir ‘varoluș’ sorununa dönüșmüș bulunmaktadır.
Genel Kurmay bunu görmüș olmalıdır.
Ne ki, Genel Kurmay’ın bunu görmüș olması yetmemekte, gereğini yapmak zorunluluğunu dayatmaktadır.
O nedenle Genel Kurmay Bașkanı’na tarihsel görevler düșmektedir.
Milliyetçilerin ‘Bașbuğ’u, ulusalcıların ‘İlker Pașa’sı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Genel Kurmay Bașkanı olup olmamak görevidir bu.
Türk ulusunun komutanı olmak.
Türk ulusu çoğunlukla Avrupa Birliği’ne ve ezici çoğunlukla ABD’ye karșı iken, onun komutanı AB yanlısı ve ABD sevdalısı olabilir mi?
Türk ulusu’nun belirgin karakteri bağımsızlık iken, Türk Ordusu’nun komutanı ordularını NATO emrine vermekten gurur duyabilir mi?
Türk ulusu, benim ikinci kușak uluslașma süreci diye adlandırdığım sürecin öncüsü, Avrupa dıșındaki dünyanın önderi konumunda iken; Portekiz ve Polonya’nın, Bulgaristan ve Romanya’nın, Malta ve Yunanistan’ın peșinde koșarak benliğini bulabilir mi?
Türk ulusu yedi düveli dize getirirken, ‘üç-beș çapulcu’nun elinden elaman diyebilir mi?
Türk ulusunun binlerce yıllık hoșgörüyü ‘yurttașlık bilinci’ ile pekiștirerek imrenilecek bir türdeșlik yaratma çabasını, bilerek ve isteyerek boșa çıkarmaya çalıșanlara daha ne kadar tahammül edilebilir?
Türk ulusu her türlü zorluğa katlanır ama ordusunun korkmasına kat-la-na-maz.
Türk Ordusu’nun Genel Kurmayı’nın ‘stratejik hata’ yapmasını ba-ğıș-la-maz.
Türk ulusu, ordusu ne istemișse vermiștir.
Öl dediğinde ölmüștür.
Ancak kendisine yapılan ‘darbe’leri kesinlikle sindirememiștir.
Demek ki Türk ulusunun ordusundan beklemediği tek șey kendisine ‘darbe’ yapmasıdır.
Türk ulusu, kendisi dıșındakilere vuracağı her darbede ise ordusunun yanında olmuștur, emrinde olmuștur; kendisi ordu olmuștur.
Ve Türk ulusuna en öldürücü darbe, ordusunun kendisi dıșındakilerle birlikte davranıyor olduğunu görmek olacaktır.
İște İlker Pașa hazretlerinin öncelikle göstermek durumunda olduğu gerçeklik budur.
En basit ve fakat en karmașık gibi görülen.
En kolay ve fakat en zormuș gibi algılanan.
Bilinen ve sanki hiç bilinmeyecekmiș gibi duran.
Düğümü çözecek bir mimik, bir jest, bir sözcük, bir tavır.
Ve ardında duracağına inanmak istediğimiz ‘mangal gibi bir yürek’.
Hepsi bu.
Bu yazı Temmuz bașında yazılmıș. Aradan beș ay geçmiș demek ki. Ve Bașbuğ’un görevi bırakmasına sekiz ay kalmıș diyelim. Geçen beș ay içinde bizim İlker Pașa’mız subaylarını ve eski komutanlarını Beșiktaș Müddei Umumî’sine eliyle teslim etti mi etmedi mi?
Teslim yasasına çıt çıkardı mı çıkarmadı mı?
Mayın yasasında kıvırttı mı kıvırtmadı mı?.
Açılım görüșmelerinde MGK’da somurttu mu somurtmadı mı?
Șimdi savaș gemisinde sızlanıyormuș diyorlar.
Sesini duyurmamak içinTrabzon’dan Karadeniz’e açılmak yerine, Somali’den Okyanus’a açılsa daha iyi olmaz mı idi?
Önümüzdeki sekiz ay içinde yapacakları yaptıklarının teminatıdır mı ne diye bir söz var.
Benim bildiğim budur.
Demem o ki, Nusret Senem’in çağrısı da yanıtsız kalacaktır.
Çūnkū BBBO.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1667
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Re: HAZRETİ BAȘBUĞ

İletigönderen baragakal » Cum Haz 28, 2013 2:48

Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un basın toplantısı için bir savaş gemisini seçmesi ve "TSK’ya karşı yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekata değinmek için özellikle Oruç Reis Fırkateyni’ni seçtim" sözleri, Oruç Reis’in savaşçı kişiliğine dikkatleri çekti.

KAYNAK: (17 Aralık 2009) Milliyet



Milliyet bana göre asıl mesajı kaçırmış.

Başbuğ Karadeniz'e savaş gemisi sokmak konusunda ısrarcı olan Nato'ya direnenlerdendi, muhtemelen hem onlara hem hükümete Montrö'yü gösterdi
ve ortada bu anlaşma varken bir şey yapamam dedi. Askerlerin, ağırlıklı olarak da denizcilerin tutuklanmasını ben buna bağlıyorum.
Karadeniz'e savaş gemisi sokmanın(aslında sokamamanın) Nato için niye önemli olduğunu ilerleyen zaman içinde gördük.
Rusya'yı Kafkaslar'da sıkıştıramadılar. Askeri bir destek olmadan; seneler boyu kurdukları ağlar, yetiştirdikleri, satın aldıkları politikacılar,
organize edilen kitleler, Rusya'nın önünde ayakta kalamadı, büyük yatırım çöpe giderken Rusya kendine geldi.


Kuşatılamamış bir Rusya, İsrail ve Abd'nin Suriye'de başarılı olmasına izin vermedi.
Muhtemelen Abd bu koşullarda cephe açmak istemedi ama zaman-koşullar...
Başbuğ'un kitabını okumadım, bahsetmiş olabilir.


Bana göre Tsk'nın tepesindeyken uluslararası anlaşmaları çiğnemeyerek,
yani görevini yaparak Abd ve Israil'in Suriye'deki başarısızlığının sebebi olmuştur.
İleri vadede bu sorunun çözümü için hükümete "Kanal İstanbul'" dayatıldı.


Başbuğ'un insiyatif alacak bir yapısı olmadığı açık.
Hayatını, yasa ve kurallar üzerine kurmuş birinden, mesele hayati olsa da cesaret beklemek doğru değil.
Son terk ettigi makama gelebilmek için muhtemelen senelerce gölgesinden bile korkarak yaşamış,
Nato'ya, Amerika'ya kaka diyen, hile ve hurdalarından bahseden tek bir kitap okumamış, evine, odasına sokmamıştır.


Görünen o ki; Tsk hiyerarşisi en fazla bu tür bürokratlar üretebilmekte, onlar da en fazla bu kadar direnebilmektedir.


Nusret Senem'in paşadan istediği bilgi-belge gelemez.
Paşa azmettiriciyle zaten birinci derece muhattaptır: NATO.
Nato'yu şikayet edebileceği merci yasalara göre hükümettir ve başında Tayyip vardır.
Köşkte Gül oturmaktadır.

Türk Milleti'nin bu işin muhattabı olduğu aklının köşesinden geçmemiş olacak ki, çıkıp:

"Ey Türk Milleti! Nato ve bu Hükümet, benden Montrö'ye aykırı olarak
Karadeniz'e tatbikat dümeniyle Amerikan savaş gemilerini sokmamı istiyor!
İstedikleri şey bununla da bitmiyor, ben ısrar ettikçe silah arkadaşlarımı tutukluyorlar,
bu tutuklamaları Pkk'yla bölünme pazarlığında kullanıyorlar...

Görevimden istifa ediyorum ve benden sonra gelecek komutanı, siz Türk Milletine emanet ediyorum..."

diyememiştir.


-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51


Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x