“HDP KAPATILMALI MI”?

“HDP KAPATILMALI MI”?

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Ara 30, 2015 18:08

“HDP KAPATILMALI MI”?
Mehmet Ali Güller, “HDP Kapatalmalı mı”? diye soruyor.
Ben de, “Açık mıydı ki?” diye sormak isterdim.
Oysa İsviçre’de bankaların kendi kafalarına göre ‘para basıp basmayacakları’ konusundaki halkoylamısına bakacaktım.
Hani geçen yıl ‘Altınımıza sahip çıkalım mı satalım mı’ diye yine halkoylamasına başvurulmuştu ya, o konuyla ilgili birşeyler yazacaktım.
Orası İsviçre; 100 000 imza toplanırsa herhangi bir konuda ‘halkoylamısı’na gidilebiliyor.
Buna ‘Doğrudan demokrasi’ diyenler de var.
Demek ki neymiş?
Demek ki, ileri geri ‘demokrasi demokrasi’ demekle ‘demokrasi’ öğrenilemiyormuş.
Hele ‘Sayın Apo’ ve tilmizlerinin ‘demokıratik’ sözlerine bakılarak ‘demokrasi’ anlaşılamıyormuş.
Ondan da önemlisi, ‘Halkların Demokıratik Partisi’ diye bir parti mi varmış?
Bu ‘politik akım’ ne zaman partileşmeye yüz tutsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasa ve yasalarına göre kapatılmamış mı?
Kapatılmış.
Efendim 80 tane ‘milletvekili varmış’.
Olası değil.
Eğer Türkiye’de bir Devlet varsa, hâlâ yürürlükte bir anayasa ve yasalar varsa, HDP diye bir siyasal parti ‘faaliyet’ gösteremez.
Efendim AKP de öyle değil mi?
Öyle..
Zaten adamlar gizlemiyorlar ki.
En ‘boylu’sundan en ‘Ala’sına değin, onlarca kez ‘ikrar’ ve ‘itiraf’ etmediler mi?
Öyleyse, o da açık bu da kapalı demek, ‘abesle iştigâl’dir.
Demem o ki, Türkiye’de yaşanmakta olan ‘politik’ gelişmeleri ‘demokrasi’ kavramıyla ilişkilendirip yorumlamak, en azından ‘aydın’ bir kafaya yakışmaz. Olsa olsa ‘entelleküel’ olunabilir.
Gelelim Özerkliğe
‘Özerklik’ kadar derin ve ‘insan doğası’na uygun bir kavram daha düşünemiyorum.
Ve Türkiye’de kullanıldığı biçimiyle, ‘mide bulandıran’ bir terim daha bulmak da zor.
Bu alanda ‘özerklik’ ancak ‘demokırasi’ kavramıyla yarışabilir.
Mehmet Ali bey Güller kardeşimizin de, ‘gazeteci’ olarak çok ‘güzel’ çalışmalarından haberim var.
‘Gazeteci gazeteci’dir, ‘politikacı politikacı’, ‘düşünür düşünür’, ‘bilim adamı bilim adamı’.
Her iyi gazeteci illa iyi bir politikacı, her politikacı iyi bir düşünür, her düşünür iyi bir bilim adamı olmayabilir.
Öyleyse, ‘haddini bilmek’ yani ‘belli bir sınıra’ kadar ‘dil uzatabilmek’ gerekmektedir.
Örnek olsun, ‘haddimi aşarak söyleyeyim’, Türkiye’de ‘özerklik’ kavramını 1- ansiklopedik, 2- Tarihsel, 3- Filozofik, 4-Politik, 5- Bilimsel olarak kavramış ‘insan’ sayısı bir el ve iki ayağın parmak sayısını geçmez.
Efendim, sayın Apo şöyle demiş de, bizim Selo böyle demiş-miş.
Oraya da yazmışlar, buraya da..
Ne güzel.
‘Parti programın’a, ‘seçim bildirgesine’ yazmakla birşey olmaz.
Bilimsel dergilerde ‘makale’ler yazılabilmiş mi?
Kollokyumlar, paneller düzenlenmiş mi?
Konuşmacılar arasında bir tane hatırı sayılır ‘adam’ bulunmuş mu?
Sancar-mancar türü adamalar, daha doğru dürüst Türkçe konuşamıyorlar.
Bunlar mı ‘Türkiye’de özerklik’ konusunu işleyecekler?
Sur dibinin entellektüelleri
Hep söyledim, yineliyorum.
Bunlar, Figen hanım ekselanlarının da dile getirdiği gibi, dünyanın dört bir yanında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‘aleyhine’ çalışmak üzere desteklenen kurum, kuruluş ve siyasal partilerce parlatılmış isimlerdir.
Hiç biri Marx, Prudhon, Lenin, Luxembourg’a gönderme yapamaz.
Hiç biri Constant, Tocqueville okumamışlardır.
Hiç biri, Mehmet Ali bey Güzel kardeşimizin, üstü kapalı gönderme yaptığı kişinin, Mustafa Kemal’in ‘esin kaynakları arasında görsterdiği, sosyal liberal Guizot, Tiers, Thierry’nin adını bile duymamışlardır.
Duymuş olsalar bile, bizim Doğu Anadolu Bölgemizle ilişkilendirmek yeteneğine sahip değildirler.
Bu değerlendirmeyi neye dayanarak yaptığımı da söyleyeyim: Diyarbakır’da Sur’un dibinden yukarıya baktığınızda, sadece ‘taş duvar’ görebilirsiniz. Çevrenize bakabilmeniz için Sur’un üzerine çıkmanız gerekir de ondan.
Strateji, piyon-miyon
Satrançta iyi değilim. 2500’lük sıralamada 1400’lere çıktığım zaman seviniyorum.
Ancak ‘Piyon feda etme’nin satranca yeni başlayanlara öğretildiğini de bilirim.
Sen ‘vezir feda’ edebiliyor musun, ona bak derim.
Ne var ki, bu da, Mehmet Ali Güller’in önerdiği gibi, “Özerkliğe karşı gerçekçi mücadele, iktidardaki partinin başkanlık hedefine karşı mücadeleden geçmekte” olduğu anlamına gelmez.
Bu olsa olsa, oyundan çıkmak olur.
Kaldı ki, ‘başkanlık teranesi’ne yoğunlaşmak da ‘gündem saptırmak’tır.
Türkiye’nin canalıcı sorunu kaybedilen ‘can’lardır.
Ve kim ki elinde silah, ‘terör’ a canım ‘’terör’e, eşkiyalığa, soytarılığa yönelmiştir önce onun elinden silahı alınacaktır.
Özerklik-mözerklik sonraki iş.
Kim biliyorsa yazsın o zaman.
Daha doğru dürüst Türkçe konuşmayı öğrenmeden, üç kişi bir araya gelip, “biz buralarda özerklik ilan ettik” derse, onu hapishane değil doğrudan tımarhaneye göndermek gerekir.
Ve kim ki biz bunların arkasındayız derse, onun da önce varsa dokunulmazlığı kaldırılır, sonra, o da arkasını kime dayamışsa o da ortaya çıkarılır.
Sonuç olarak
Sonuç olarak, Mehmet Ali bey Güller kardeşimize bu çıkış, onun kişiliğine değildir kuşkusuz.
İyi bir araştırmacı-gazeteci arkadaşımızdır.
Ancak, bakınız Mehmet Ali Güller de ‘HDP’nin kapatılmasına karşı’ izlenimi vermek kime yarar?
Olsa olsa ‘Şaban Tv’nin sunucularına, değil mi ama?
Ne Türke yararı var ve ne de Kürde.
Tarih, felsefe, bilim ve akılla da bağdaşmaz.
Bağdaşmıyor. İlgisi yok.
Haber haber de, biraz da bilgi gerekmez mi a dostum?
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x