HEP BİRLİKTE “YÖRÜMEK”….
Dr. Noyan UMRUK
“Yiğenim” Davaz’lı Yörük Mızdavali’den Nevruz’da bir mektup aldım. Mektup herkese. “Daaayı sene de habar ossun, haaa…” “deyyo”.
Nevruz’un bahar yelleri Mızdavaliyi “Eyice bi dellendirmiş, ayıltıvemiş” anlaşılan.
Nevruz… Yeni gün. Baharın doğa ile kucaklaşması. Arnavutluktan Çine değin tüm Avrasya toplumlarının kıvançla, şenliklerle kutladıkları bahar bayramı. Biz de el ele, sarmaş dolaş şenliklerle kutlayabilseydik keşke...
Aklıma Mekteb-i Harbiye yılları geldi….
Arazi eğitimine çıkmak için içtima alanında tekmil alındıktan sonra bölük komutanımız Ruhi yüzbaşı(Allah uzun ömür versin) konuşmasını uzatınca, şimdi kendi adını taşıyan Karaoğlanoğlu Şehitliğinde(Kıbrıs) ışıklar içinde yatan tabur komutanımız bağırırdı uzaktan o güzelim Ege şivesi ile: “haydeee, Rohi yörütsene bölüğü…”Askerlik bu. “Yan gelip yatma” yeridir ya… Çoğu zaman yatacağın yer belli olmaz. Kıbrısta mı, dağlarda mı, Afganistanda mı ya da kendi öz vatanının sokaklarında mı? Al bayrağa sarılmış tabutlar arasında babalarını aramaya koşuşturan çocuklar, tabutlara sarılan anneler, babalar, yavuklular acaba hiç yüreklerini sızlatır mı gerçekten yan gelip yatanların…
Mızdavali, bakın neler “yazıvemiş”:
“Evvel böyyüklerin elceğizlerindan öpüp, bacılara selam edivecem emme
hele beni bi dinleyin, beni bakın biyol! Önküle önküle olmaz gari, herkesin hakkına, hugukuna sahep çıkmak gerek. Ni' len bu? Köpeksiz köv bulmuşla değneksiz geziyola…
Aman ne güzel olupbatırıvedi herşelee de mi? Hendekleee, bombulaa, melmeketi savaş meydanına çevirivemiştiniz gari… Tastamam isteyiveğdiniz gibi…
Öğlüü yağma yoook!
Yörüğüz deye, Egeliyiz deye hebiden sessiz mi kalcez sandığdınız len siz bizi? Biz daha ölüvemedik gari. Bu melmekette ne eyi bişe çıkağsa, buralaadan çıkağ. Bunu da gafanıza sogun gari…
Siz unuttunuz yalım; bu dağlara çıkıvemeyi en evvel biz bilivemiştik gari… Kocu Osmanlı bilen eyi tanır bize, hımm!...Efelee, zeybeklee hele bi yol gızmaya gören de, kızanlarını alıverip şu dağlara çıkmaya gören de, bakın biyo neler olupbatırıvemişti melmekette!...İstiklal’da cavırı na’hal ettiğimizi yedi düvel bilipduruu! Hölü bi hatığlayıp döşünüverin geçmişi deyyom hani. Ben önden habar veren de sonuna siz düşünün gari. Soğnudan, dimedin, uyarıvemedin demen hiiç. Aha anlı gabağınıza yabıştırıverin önkü yazıyı…Siz biliğniz, benden sölümesii…
Hadi biracıcık da şaga yabıverem daaaayı…Sen de kehkeh gülüve gari
Biz de isteyyoz önkü hagları gari ! İllere ne vediyseniz, bizi de verin de bi görem!...
Ben, hincik istekleemi deyiveren de siz hazırlığlarınızı hindiden yabagoyun.
Hu nu bagın, beni bagın, beni dinleyyonuz dee mi?
Huguk, edelet, temelli haglarımızı isteyyoz biz de!
Eğitim hakkımza da unutuvedik sanmeyin…İlk mektepten başleyerek liyse sonu gade geğmişi, geçmişi, özü, cibilliyeti, döşünüvemesi belletilcek, örgetilcek kızancıklara…
Önüvestele de bilen ihmal mihmal olmesin, adam gibi adam yetişsin gari. Yetti, bıgtık önkü laflaadan, telezonlada da ganalımız olcek, o du olcek, isteyyoz gari.
Efelemiz, kızanlaamız yörüyüp İzmir meydenlerine varınce davulnan zurneynen garşılansııın, hakimlee ve savcılaa hep barabar Davaz Zeybeği oynasın haaa.... Sabıgalı bilen olmadıkları için bizimkinlee heç ilişilmesin! Mebıs oluvesinle. Anleyyonuz değ mi gari? Bizimkinlee bi tek işgalci cavıra sıkar gurşunu, cavıra şaplatır şamarııı, togadııı! Önkünler gibi değel anasını saten!
İndi pek şaga gibi olmeyyo bunlar de mi daaayı...Gusura kalma; n'apem...Baharın yeli, melmeketin hali aklımı başımdan alıvedi mi ne? Oynetmeye az galdı gari. Emmeee, herkes haddin hududun, hugukun eyi bilsin, eyi bellesin, aglın başına doplayıvesin. Garadeğizli, Marmıralı, Balkanlı, Angaralı, Güneydoğulu, Doğulu, Asyalı, Gırbıslı, Gafgasyalı, Gergüklü, Gırımlı cümle alem illet değel, milletdir gari. Bu, garışıvemiş akıllanıza eyice bi gazınsııın…
Biz hem yörürük, hem severük, bu hakket heç unudulmasın gari…
Hindilik deyeceklerim bu gade. Şehetlere irahmet, gazilere selam. sizlee de galın salıcekle, hadi gülü gülü…”
Mısdavali iyi söyler, hoş söyler de…
İç ve dış destekleri ile birlikte iktidarını sürdürebilmek için ülkenin yaşadığı tüm hukuksuzluğa, olumsuzluklara, çürümeye “angaje” olmuş bir siyasi yapının çözülmesi için ekonomik kriz, cemaat-parti çatışması, cumhurbaşkanı- başbakan cekişmesi ya da AB+D desteğinin azalması gibi gelişmelerden medet ummak yerine uygarca birlikte “yörümek”, elden geldiğince usanmadan, bıkmadan konuşmak, anlatmak, anlattıkça kitlelerin kaynaşıp, kararlı hale gelmesi, milyonların tepki verir hale gelmesinden başka çare var mıdır ki? Demokratik mücadele başka nedir ki?