Hilmi "hocam"cephede

Tartışma Alanı

Hilmi "hocam"cephede

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Nis 16, 2007 23:35

Hilmi "hocam"cephede

Muhteremin konuşmasının zamanlamasına dikkat ediniz.. Sırası gelmiş demek ki!..Eski Paşa Hilmi Bey"e sanki “hadi” dediler ve kendileri de paşa paşa görüş beyan ettiler... Beyan ettiği görüşlerin medyadaki yorumlarına göre “Darbecilerin varlığını onaylamış.

İktidarın efendileri,ele geçirdikleri köşe başlarını mutlaka korumak zorundaydılar... Bunun için de “ince ayarlı büyük oyunlar” gerekiyordu ve bu oyunu oynuyorlardı... Oyuncuları da boldu!..

Genelkurmay, söz konusu andıç meselesinin izinin USA-Utah dolaylarında olduğunu açıkladı... Medya, bu durumu Fethullah Cemaati ile ilişkilendirdi, cemaatin başı “asla” dedi... İşte, bu gel-gitler içerisinde “andıç”ın paralel meselesinde (not defteri) birdenbire Hilmi Bey konuşuverdi...

Hilmi Bey, denilince ve de mesele “F tipi” ile anılınca, burada Genç Parti Milletvekili Emin Şirin”in anlattıklarını bir kere daha hatırlamak faydalıdır..
2002 seçimleri öncesinde, Emin Şirin, o zamanki eşi Nazlı Ilıcak ile birlikte Fethullah Gülen"in ABD"deki konutuna gitmişlerdi... Şirin, bu görüşmeyi Vatan gazetesine şöyle anlatmıştı...

“O günler 28 Şubat"ın ağır izlerini yaşıyorduk. Sıkıntılı bir dönemdi. O sıkıntıların etkisiyle Nazlı Hanım , masumane bir soru sordu kendisine. Dedi ki "Hocam ne zaman rahat edeceğiz, bu askerin sivillere müdahalesi ne zaman bitecek" Hoca Efendi gülümseyerek "Vallahi Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olursa o zaman rahat edebiliriz" (Özkök 2002"de Genelkurmay Başkanı oldu) dedi. Nazlı Hanım cevaplardan tatmin olmaz, tekrar "Siz bunu nereden biliyorsunuz?Niye bu kadar eminsiniz" diye sordu. Fethullah Hoca da bu soruya cevaben "Biz onun albay olmasına bile şaşırmıştık" dedi. Cevap bu. Şimdi orada Nazlı Hanım var, Fethullah Hoca var, ben varım. Mutlaka inkar edeceklerdir. Nazlı Hanım öyle der, böyle der ama o zaman bir tek şey rica ederim: Hoca Efendi Kuran"a el basarak yemin etsin bakayım, böyle bir laf etmiş mi etmemiş mi”

- Siz bu konuşmadan ne anladınız

- Ben Hilmi Özkök"ün fevkalâde “demokratik ve toleranslı” olduğunu anladım.. Ve nedense enteresan bir zamanlamayla aynı anda Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı, Recep Tayyip Erdoğan da Başbakan oluverdiler. Ve birbirleriyle büyük bir uyum içinde, kendi ifadelerine göre “etle tırnak gibi” de geçiniyorlar..


Zaman tünelinde biraz daha gezinelim...

Tayyip Erdoğan, 2002 Kasım seçiminde sandık sonuçlarını öğrenmenin sevincini yaşadığı sırada, dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, ABD gezisinde bulunuyordu...Özkök Bey, bu gezisinde kimlerle bir araya geldi derseniz;

Görüştüğü kişiler şunlardı: ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Yardımcısı Paul Wolfowitz, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Richard Myers, Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ve Dışişleri Bakanı Colin Powell..

Elbette Irak öncelikli konuydu...Ama eldeki bilgilere göre en önemli konu; bizzat Bush"un da ağırlığını koyacağını ilan ettiği Kıbrıs dayatmasıydı...Annan"ın desteklenmesi istenmişti.

Türk Milletinin Hilmi Özkök konusunda kafası ilk defa KKTC”nin tasfiye niyeti ile düğmeye basılması sırasında aldığı tavırla karışmıştı..Hilmi Bey”in “Evet de demem hayır da. Gönlümüzle aklımız böyle çelişkiye düşmemişti. Her şeyi kamuoyuyla paylaşmamız beklenmemeli” sözleri kulaklardadır..

Bilmemiz de fayda var ,şu darbe meselesinde ortaya atılan temel konu şöyledir. KKTC"nin adeta elden uçması gündeme gelmişti ve bazı komutanlar bu konuda iktidara “telkin” istiyorlardı..İddia budur ve demokrat Hilmi bey buna gerek görmemiş. Duvarında bir “çuval” brövesi bulunan Hazret konuşuyor, Utah Cemaati mutlu oluyor...

alinti..
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Panzehir » Cum Nis 20, 2007 23:26

Tamer Karadağlı, rol aldığı Beyzanın Kadınları filminde katilin kim olduğunu bulunca, silahını çekerek: "Ne biçim adammışsın lan sen?" der... Filmin senaryosu başka filmlerden her nekadar alıntı olsa da iyiydi hani. Beğendim şahsen. Yazıyı okuyunca yemin ediyorum o replik aklıma geldi, ne yalan söyleyeyim.

Adını koyamadığımız ( Terör'ün de adını koyamadık..!? 20 küsür yıldır... ) bu filmde başrollerdeki muhterem zatların rollerini çok iyi yaptıklarını ve yönetmenin dediklerini harfiyen yerine getirdiklerini de gözümüz açık izliyoruz. Biz sadece izliyoruz.. Benim yakındığım nokta, müdahele edebilecek olanların da izlemesi..!

Şimdi bu konuşmanın kanıtı yok eğer ses kaydı felan yoksa, iddia sonuçta, itiraz edilebilir. Ama her iddiaya da ispat gerekmez, sonuçta neyin ne olduğunu az çok biliyoruz... Ortada bir oyun var, iyi de hasılat yapıyor hani. Ama hasılat bizim cebimize girmiyor, başkalarının cebinde fink atıyor. Fink, fink, fink...

Yazı için teşekkürler Türk-Kan, sağolasın.

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 18 konuk

x