
Doğan Yayın Holding’e kesilen muazzam vergi cezası, bugünlerde medyadaki züğürtlerin çenesini acayip yoruyor. Çenesini yormayanların başında –züğürt olmadığı için olsa gerek- her zamanki gibi Hürriyet gazetesi Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök geldi.. Cezanın açıklandığı gün, umreye gittiği için içkiyi bırakıp bırakmayacağına dair bir yazı yazan Özkök, ertesi gün olaydan hiç bahsetmemenin biraz tuhaf kaçacağını düşünmüş olmalı ki açıkça “Batabiliriz” mesajı veren başka bir yazı kaleme aldı.
Peki, Aydın Doğan’a
“Efendim, Tayyip Bey aldı başını gidiyor. Ne CHP, ne MHP, ne de TSK artık onu durduramaz. Kasımpaşalı’yı frenleyebilecek iki odak var. Biri Utah’taki, diğeri Çankaya’daki…Gelin biz Tayyip’in şerrinden Hocaefendi’ye sığınalım” aklını veren kim?
Tabii ki Ertuğrul Özkök...
Nasıl sığınılacaktı Hocaeefendi’nin himayesine?
“Aracılar” vasıtasıyla…
Kimdi o aracılar?
Kim olacak, jöleli Eyüp ile Akif…
Jöleli için,
“Aydın Bey, bu çocukta istikbâl var. Hem Hocaefendi ile arası çok iyi, biliyorsunuz yeni trend cemaatçilik. Gelin biz bu yetenekli arkadaşı yazarlarımız arasına katalım” diyen kim?
Şarapsever Ertuğrul…
Aydın Bey’in “Yahu kimdir bu çocuk, tanımam etmem” şeklindeki yaklaşımı üzerine Eyüp Can’ın Zaman’dan Hürriyet’e devşirilmesi tehlikeye girmesin diye Doğan’ın kızlarına Jöleli için kulis yapan kimdir?
Yine Şarapsever Ertuğrul…
Şarapsever’in gazına gelen kızlar, Aydın Bey’e gidip “Baba, biz bu Eyüpcan’ı çok sevdik, n’ooolur alalım onu” diye şirinlik yaparak babalarının kalbini yumuşatmışlar mıdır?
Yumuşatmışlardır.
Peki, işler karışmaya ve grup üzerindeki baskılar artmaya başlayınca, gemiyi Utah limanına yanaştırma politikasının mimarı Şarapsever Ertuğrul ne yapmıştır?
Eyüp Can’ı gazetede üst düzey yetkili konumuna getirmiş, “Bir de takviye yapmak lazım” diyerek o günlerde Başbakan tarafından azarlanmaktan ve getir götür işlerine koşturulmaktan depresyona girmiş olan Akif’i Radikal gazetesine yamamıştır…
Başbakan’dan şamar yedikçe Başbakanlık muhabiri döven Akif’in tek marifeti, “Ne güzel azarlandın Akif” dedirtecek hareketler değildir.
Kendileri, ABD’de Kanal 7 temsilcisiyken, “Ülkenin gezilip görülecek yerleri” kapsamında Türkiye’den gelenleri Hocaefendi ile buluşturma görevini de üstlenmişlerdir.
Örneğin, bugün Ergenekon davasının sanıklarından olan eski AKP ve Genç Parti milletvekili Emin Şirin, vaktinde ABD’de Hocaefendi ile Akif’in aracılığı sayesinde bir araya gelebilmiştir.Bu ziyaretler sırasında Akif, gözleri yere dikili ve bacakları dizden bitişik şekilde oturmakta, Hocaefendi izin vermedikçe söze karışamamaktadır. Gelenlere gül suyu dökme işini yaptığı da söylenmiştir ama ben bunun tezvirat olduğunu düşünenlerdenim…
Şarapsever'in strateji dehâsına göre bu ikisi, Edi ile Büdü gibi, Aydın Bey’in başı sıkıştıkça Hocaefendi’ye koşup lojistik ve manevi destek alacaklar, böylece Tayyip Bey’in kontrolsüz öfkesine set vurulacaktı.
Bu dahiyâne planın bir diğer “yandan çarklısı” da hürriyet.com.tr'nin başına getirilen Fatih Çekirge olup, kendisi Doğan Medya’nın Çankaya şubesi olarak vazife yapmaktadır.
Hürriyet’in internet sitesinde Abdullah Gül ile ilgili haberlerin altına eleştirel yorum bile alınmamaktadır. Bu arkadaşın, Star gazetesindeki meşhur “Hikmetyar’la dizdize” manşetinin mimarı olduğunu hatırlatmaya bilmem gerek var mıdır? Tayyip Bey’in tüylerini diken diken eden bu şahsın, Abdullah Bey tarafından baş tacı edilmesi belki de sadece tesadüften ibarettir; kim bilir?
Gelinen noktada Aydın Bey, TÜSİAD’ı ve Koç Grubu’nu bile lâl eden büyük bir vergi cezasıyla karşı karşıya kalmıştır, Şarapsever'in planı çökmüş, “Hocaefendi’nin prensleri” ünvanıyla makam, mevki, para sahibi yapılanlar çürük çıkmıştır.
Bu ikisi ya Hocaefendi nezdinde itibarları olmayıp Aydın Bey’e kakalanmışlar, ya da Şarapsever'in planının tam tersine (Belki Şarapçı’yı da aralarına alarak) karşı casusluk faaliyetinde bulunmuşlardır.
Kısacası, Aydın Doğan kandırılmış, Jöleli’nin karısının zorlama kitaplarına ödenen trilyonluk telifler başta olmak üzere bir sürü avanta da sokağa atılmıştır.
Şimdi ne yapıyorlar?
Hiç. Şarapsever, “Valla batacak gibi görünüyoruz” şeklinde ortadan felaket tellallığı yapan yazılar döşeniyor.
Jöleli, kendini “gazeteciliğe” verdi. Doğan Medya Grubu hakkında 3.755 milyar TL ceza öngören rapor ile Citibank’a verilen cezanın raporunu aynı kişinin yazdığını ortaya çıkarıp maşallah müthiş bir gazetecilik yaptı!
Kardeşim, seni “gazetecilik” yapasın diye mi oraya getirdiler?
“Akif ne yapıyor “ diye soracak olursanız, kendisi “Medya grubunun Aydın Doğan sonrası yeniden yapılandırılması" konusunda kafa yoruyor.
Geçenlerde “Medya Efendilerinin Raconu” diye bir yazı yazarak,
“Bedelini Aydın Doğan’ın ödeyeceği bir kavgayı başlatma, büyütme, sürdürme hakkı kimindir?” sorusunu gündeme getirdi.
“Efeyi efe yapan, kızanlarıdır. Kolpacı çakalların düşmanlığı değil, dostluğu bozar efeyi.
Etrafında toplandıkları gün, efenin kirlenmeye başladığı gündür.Efelerin değişmez yasasıdır.
Töreye, racona karşı gelinmez.O töre der ki; tuzak kurmayacaksın, pusu atmayacaksın... Arkadan hançerlemeyecek, kiralık katil tutmayacaksın. Talihsiz efelerin akıbeti, çakal-meşrep kızanların eline düşmektir. O tarz kızanların talihsizliği de, bir gün efelerinin tepesinin atacak olmasıdır. Benden söylemesi” dedi…
Söyledikleri de doğru hani..
“Kolpacı çakal” lafından bir tek Ahmet Hakan alındı nedense..
Allah geçinden versin ama bu olaylar Aydın Bey’in yaşlı kalbini yorabilir. “Godfather”ın lokması döküldükten sonra “Utah’a yanaşalım” siyasetinin sorumlularından ve arabayı duvara toslatanlardan kim hesap soracak dersiniz?
Fatma Sibel YÜKSEK - 13 Eylül 2009, Açık İstihbarat