Hrant Dink meselesine uzun zamandır aslında değinmek istiyordum ama dizinin senaryo ilerlemesine bağlı kalarak olayın cinayet ile bağlanıp bağlanmayacağından emin olamadığım için bugünlere kadar yazmadım.Herkesin de büyük bir heyecan ile izlediği 20.Bölümde ve önce ki bir kaç bölümde gördük ki bir gazeteci sürekli tehditler alıyor ve kaleme aldığı yazılarından da bu durumdan rahatsız olduğunu ama bedeli ne olursa olsun tehdit edenlerin ekmeğine yağ sürmeyip sonuna kadar direneceğini belirtiyordu.Şimdi bu olaya aslında en başından bakalım.Bilgisi olmayanlar için öncelikle ufak bir "Hrant Dink kimdi?" biografisi ile biraz bahsetmek istiyorum.
Hrant Dink 1954 / Malatya doğumlu bir Ermeni asıllı gazeteci. Türkiye Komunist Partisi / Marksist - Leninist bir çizgide ülke'nin sağ - sol davalarına yeni adım attığı dönemler de bir siyasi görüş benimsedi.Agos dışında Zaman ve Birgün gazetelerinde yazıları ile adını sık sık duyuran birisi oldu ve basının yazdığı çoğu yazıları düzeltme olarak yayınlaması ile de adından sıkça söz ettirdi.2002 yılında Urfa da verdiği bir konferansta "Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim" dediği için Türklüğü aşşağılamak suçundan üç yıl yargılandı ve beraat etti. 2004 te yayımlanan bir makalesinde ise "Türk'ten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan,Ermeni'nin Ermenistanla kuracağı asil damarında mevcuttur." sözleri ile 301.Maddeden "Türklüğe Hakaret" suçundan yargılandı ve aksi yönde bilirkişi raporu verilmesine rağmen 6 ay hapis cezası aldı ancak bu ceza ertelendi.Suikaste kurban gitmeden önce bu dava için AİHM ye başvuru yapmaya hazırlanmaktaydı.
Şimdi Hrant Dink'in olumsuz yönlerini yaptığımız Milliyetçilik ve Vatanseverlik duygularımız ile çok aşırı sergiledik ve toplumumuz cenaze töreninde büyük dev gösteriler yapıp meydanları tıklım tıklım doldurdular bu yapılanlara cevap olarak.Ama ben inanıyorum ki orda bulunan kalabalığın çoğu daha Hrant Dink ismini bile o gün duymuşlardır.İşte asıl mesele burda başlıyor zaten.Türk toplumu olarak bizler yani hepimiz içimizde yaşayan tüm milletler ile birlikte aslında barış ve kardeşlik içinde yaşamak gerekirken bu olayların oluşmasına sebep olan etken neydi? Bu soruları kendimize sorup cevaplayamadığımız sürece ülkemiz malesef ki dış ülkelerin toplumları ve basın'ı tarafından çok farklı bir portre de görülecektir.Hrant Dink'in öldürülmesi ülkemiz'in dış ülkeler bazında isminin lekelenmesine sebebiyet vermiş olsa da cenazesinde ortaya koyulan tepki ve atmosfer çoğu ülkeler için bir şaşırma belirtisi olmuştur ve Türkiye'nin zedelenen imajı birazıcık da olsa toparlanmış oldu.Tabi bu hep böyle sürmeyecekti çünkü Ermeniler Amerika Parlementosunda sözde soykırım'ı kabul ettirmek için adeta ellerine büyük bir koz geçmişçesine zafer çığlıkları atmaya başladılar.O zaman düşünmemiz lazım.Hrant Dink Ermeni Diasporası'nın burda parantez açmak istiyorum (Hrant Dink Türkiye'ye olan sevgisi ve bağlılığı ile Ermeni Diasporasının gözünde adeta kara listeye alınmıştı ve Diaspora'nın Ermeni meselesinde Osmanlıyı suçlu göstermesine karşılık olarak suçun Osmanlı'nın olmadığı, bu süreçte ki en büyük suçun Avrupa ülkelerinde olduğunu dile getirmesinden dolayı adeta Hrant Dink gözden çıkarılmış ve Ermeni Diasporası'nın zafer çığlıkları atabilmek için ve Türkiye'ye sözde soykırımı dayatmak için suikaste kurban giden gazeteciyi bir nevi yem olarak kullanmış olmasıydı.) Suikasti düzenleyen kişi 17 yaşında ve arkasında kimlerin olduğu adeta bir sır gibi saklanan bir kiralık tetikçi aslında.Bu olayı vatanperverlikle asla bağdaştıramayacağımız aşikar bir durum çünkü ülkemiz de öldürülen gazeteci sayısı 62 iken böyle bir düşünce kendimizi kandırmaktan başka birşey olamaz.
Kurtlar Vadisi Pusu da senaryo da işlenen konu Hakan'ın hangi derin güçlerle iş birliği içerisinde olduğu aslında tam olarak net yansıtılmasa da sırf büyük güçlerin çıkarları için eline silah almamış bir gencin beyninin yıkanarak resmen bir ölüm makinası haline çevrildiğini gözler önüne serdiler.Çözüm böylemi olmalıydı? Hayır kesinlikle böyle olmamalıydı.Eğer sen çözümü kanla çözmeye kalkarsan kan vermeyi de göze alacaksın.Dizi de gördüğümüz şeyler aslında gerçekten yaşanılan ve senaryoya yansıtılan kısımlar. Peki ya bizim bilmediklerimiz? Belki de bilmekten çekindiklerimiz? Onlar aslında nelerdi işte bunları bizim ele almamız lazım. Dizide ki gazeteci suikastinde dikkatimi çeken şey çocuğun silahla ateş ettikten sonra silah'a şaşkın gözlerle bakmasıydı.Aslında burda verilen mesaj çok ince ve anlamlı bir mesaj.Silah ile ilk tanıştığı ve onun etkisi'nin nasıl olduğuna bile daha yeni şahit olan birisinin vereceği ifade de "Düşüncelerini beğenmedim ve Vatanseverlik duygularımla öldürdüm!" demesine hangi birimiz inanır? Eminim ki aklı yerinde olan hiç bir insan inanmaz.Bu gazeteci son yazısında ele aldığı şey tıpkı Hrant Dink'in son yazısını kaleme aldığı satırlar ile aynı gibiydi. Peki biz böyle birşeyin olmasına toplumca engel olsaydık? Yani Vural'a gidip bu adam tehdit aldığını söylüyor ve hiç bir şekil de kaale alınmıyor sonunda suikaste uğruyor.Eğer bunu önlemiş olsaydık ne değişecekti? Çok şey değişecekti aslında. Belki de Hrant Dink'in aslında bu ülkeye değil de bu ülkeyi karalayanlara karşı nasıl bir kin ve nefret içinde olduğunu görecektik.Belki de o halk oraya "Hepimiz Ermeniyiz" diye değil de "Hepimiz Kardeşiz ve Hepimiz Türküz.!" pankartları ile çıkacaklardı.Belki de o meydanları dolduran kişiler Türk'ün asaletini ve gücünü bir kez daha göreceklerdi.Genç beyinleri bu şekil de harcamak yerine farklı yollardan onları kazanmaya bakmamız gerekirken eline silah tutuşturup Vatanseverlik adı altında cinayetler işlettikçe hiç bir şekil de toplumumuz bir kat ilerleyemecektir.
Bu olaydan sonra neler oldu peki biliyormuyuz?
Cenaze Ermeni Diasporası'nın bir kısmının Türkiye'ye bakış açısını değiştirdi.Bu kişilerde ki düşmanca yaklaşım yerini şaşkınlığa ve tereddüte bıraktı.Ve Ermeni Diasporası'nın önde gelen isimlerinden biri olan Türkiye'ye hep bir yıkma zedeleme politikası içinde yaklaşan Isabelle Kortian "Türkler'in Dink'i kucaklaması bizde deprem etkisi yarattı!" şeklinde demeç vermesine sebep oldu. Sonrasında ne oldu peki biliyormuyuz?
Amerika'da Türkiye'nin sözde soykırım yaptığına dair baskılar arttı ve Amerika Parlementosun da bu sözde soykırım yasası geçirilmek için türlü türlü oyunlar oynandı ve Dink suikasti adeta elde koz çantada keklik olarak kullanıldı.Ve o meydana dökülen on binlerce kişinin Hepimiz Ermeniyiz Hepimiz Hrant'ız pankartları hiç bir işe yaramadı.Çünkü Diaspora zaten Hrant'ı gözden çıkarmıştı.Bu ise onlar için ekmeğe yağ sürmek olarak değerlendirildi.
Peki ben şimdi dizide ki bir yaklaşım ile hepimize sorayım: Bu kadar olaydan sonra Bizler hepimiz Neyiz?
Görüşlerinizi bu başlık altında paylaşabilirsiniz arkadaşlar.Umarım sıkıcı bir yazı olmamıştır.Görüşlerinizi bekliyorum.
KRAL - 07.12.2007 - 21:50