Hristofyas'a yanıt verilecek mi?

Hristofyas'a yanıt verilecek mi?

İletigönderen tuba » Pzt Ağu 11, 2008 1:23

Hristofyas′ın sözcüsü Stefanu′nun açıklamalarına yanıt verilmeyecek mi?

Rum yönetimi Başkanı Hristofyas′ın sözcüsü Stefanu, 3 Ağustos′da gazetemizde yayınlanan açıklamalarında “tek devlet-tek halk-tek egemenlik” üzerinde niye ısrarlı olduklarını ve bu kavramlardan neyi anladıklarını çok net şekilde açıkladı…

STEFANU NE DEDİ?

Stefanu şöyle konuştu:
” Toprağın, halkın, kurumların ve ekonominin birleşmesi mantığına yatırım yaptık…Çözüm, BM?nin Kıbrıs sorunuyla ilgili kararlarına, uluslar arası hukuka, Avrupa hukukuna dayanmalı..Tek ve bir egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslar arası temsiliyeti olan bir devlet hedefliyoruz. Sayın Talat?a inanıyoruz. Gerçekten, Talat; Kıbrıs?ta iki ayrı devlet kurma ülküsü olan ve olmaya devam eden Rauf Denktaş değildir…Bakir Doğuma tepki gösteriyor ve reddediyoruz…. Federasyon ortaklığının iki devletten ve iki halktan kaynaklanacağını tanırsanız o zaman self determinasyon (kendi kaderini belirleme) hakkını ve bunun bir uzantısı olarak ayrılma hakkını da tanırsınız…Çözümle talep ettiğimiz; 1960?ta kurulan Kıbrıslı Türk ve Rumların iki toplumlu üniter devletinin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon devletine dönüşmesidir. Tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslar arası temsiliyetle ifade edilecek bir devlet. ..Ne partenojenezi ne de iki ayrı devletin ortaklığını kabul edemeyiz, kabul etmemiz de söz konusu değildir. Kıbrıs?ta var olan devlet de birdir, halk da birdir. Türkiye?nin yayılmacı ve ayrılıkçı politikasının devamı aracılığıyla oluşturulan sözde KKTC, devletlerden bu ayrılıkçı oluşumu tanımamalarını isteyen BM kararlarıyla kınandı. Dolayısıyla bizim tezimiz; uluslar arası hukuka ve BM kararlarına tamamen uygundur. Kıbrıs?ta ikinci bir devlet olduğunu dikkate almamızı isteyenlere yanıtım budur. Kıbrıs?ta ikinci bir devlet yoktur.”

STEFANU NE DEMEK İSTİYOR

Rum sözcü Stefanu, bu sözleri ile şu vurgulamaları yapıyor:
1- Kıbrıs Türkleri ayrı bir Halk olmadıkları gibi, KKTC de meşru bir devlet değildir, BM kararları ile “ayrılıkçı” olarak nitelenmiş ve tanınmaması istenmiştir..Kıbrıs′ta tek bir devlet vardır, KKTC diye ikinci bir devlet yoktur…Türkler ayrı Halk olmadıklarına göre ayrı self-determinasyon hakları ( kendi geleceklerini özgürce belirleme hakları) da yoktur…
2- Dolayısı ile çözüm, Türk tarafının istediği gibi iki ayrı devletin ve iki ayrı halkın YENİ BİR ORTAKLIK yaratması ve egemenliğin bu iki devletle iki Halktan kaynaklanması şeklinde değil, 1960′da kurulan ÜNİTER Kıbrıs Cumhuriyeti′nin ( mevcut Rum devleti ) bir Anayasa değişikliği ile iki EYALETLİ bir federasyona dönüşmesi ile oluşacaktır…
3- Bu şekilde oluşacak federal devlette, iki cemaatten oluşan tek halk, tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslar arası temsiliyet ve tek ekonomi olacaktır…
4- Bu çözümde BM kararları, AB hukuku ve uluslar arası hukuk esas olacaktır…Yani, Kıbrıs Cumhuriyeti dağıtılmayacak, şekil değiştirecek ve federal devlette eyaletler arasında serbest yerleşme, serbest mülk edinme, serbest dolaşma haklarına kısıtlama konamayacaktır…

ORTAK HEDEF, ORTAK ZEMİN VE ORTAK DİL NEREDE?

Bu durumda şu soru da sorulmalıdır:
Talat ve Hristofyas, 21 Mart, 23 Mayıs, 1 Temmuz ve 25 Temmuz′da yaptıkları görüşmelerde ortak bir hedef, ortak bir zemin ve ortak bir dil belirlediklerini açıklamışlardı…
Bu ne biçim ortak bir hedef, ne biçim ortak bir zemin ve ortak bir dildir?
- Türk tarafı iki kurucu devletin ve iki Halkın Yeni Bir Ortaklık kurmasından söz ederken, Hristofyas, Kıbrıs Cumhuriyeti′nin Anayasasının değiştirilmesi yoluyla şekil değiştirerek devam etmesinden VE Türklerin bu devlete yamalanmasından söz etmektedir…
- Türk tarafı, egemenliğin iki eşit-egemen Halktan kaynaklanacağından ve ortak olarak kullanılacağından söz ederken, Hristofyas, Kıbrıs Türklerinin ayrı egemen bir HALK olduğunu bile kabul etmemektedir…
- Türk tarafı, Kıbrıs Türklerinin ayrı egemen bir Halk olarak self-determinasyon hakkına sahip olduğunu söylerken, Hristofyas, Türk Halkının HALK olmadığı için self-determinasyon hakkına da sahip olmadığını söylemektedir…
- Türk tarafı, serbest yerleşme ve mülk edinme özgürlükleri konusunda AB 1. Hukuku içinde sayılacak kalıcı deragosyanlar isterken, Hristofyas, bu konularda hiçbir kısıtlama kabul etmemektedir…
- Türk tarafı, Türkiye′nin garantörlüğünün 1960 Anlaşmalarının öngördüğü şekilde devamını savunurken, Hristofyas, garantörlüğün adını duymak bile istememektedir…
- Türk tarafı, tüm Rum göçmenlerin geri dönemeyeceğini söylerken, Hristofyas, tüm Rum göçmenlere geri dönme ve mülkiyet haklarının tanınmasını istemektedir…

BU ZİHNİYETLE NASIL ORTAKLIK KURULACAK?
Rum tarafı, devletimizi yok saydığına, kendilerinden ayrı eşit egemen bir Halk olduğumuzu reddettiğine, kendi geleceğimizi özgürce belirleme ve egemenlik hakkımız olmadığını savunduğuna göre, Rumlarla nasıl ortaklık kurulacaktır…

Olmayan bir devlet, olmayan bir Halk, nasıl ortak olacaktır? Nasıl eşit-egemenlik temelinde yeni bir ortaklık oluşturacaktır?
Bu sorulara, basında yer alan açıklamalarında ve 20 Temmuz törenleri konuşmasında ” KKTC′nin Rum devletinden daha meşru olduğunu, KKTC′nin daha da güçlendirilerek Dünya ile bütünleştirileceğini, İKİ DEVLETTEN OLUŞAN YENİ BİR ORTAKLIK kurulacağını, Kıbrıs Türklerinin self-determinasyon hakkına sahip ayrı eşit-egemen bir Halk olduğunu, egemenliğimizin asla tartışma konusu olmadığını, egemenliğin iki eşit egemen Halktan kaynaklanacağını, yeni ortaklıktan Rum devleti ve KKTC′den unsurlar bulunacağını, ortaklığa devredilen yetkiler dışındaki egemenlik yetkilerinin kurucu devletler tarafından kullanılacağını ve bu zeminde 2008 yılı sonuna kadar çözüm olacağını” söyleyen Mehmetali Talat yanıt vermelidir…

Bu sorulara, 20 Temmuz kutlamalarında yaptığı konuşmada Talat′ın vurguladığı yukarıdaki tüm hususları üzerine basa basa vurgulayan ve Talat′ı desteklediklerini açıklayan Tayyıp Erdoğan yanıt vermelidir…

Evet, 2008 sonuna kadar, hatta daha da önce çözüm olabilir ama bir şartla:

TESLİM OLURSAK!
Rum tarafının yukarıdaki 4 maddede özetlediğim şartlarını kabul edersek…TBMM VE MGK kararlarında belirtilen milli hedeflerden “çözüm” adına vaz geçersek…Self-determinasyon hakkı olmayan bir azınlık cemaati olarak “çözüm” adına, Rum devleti ve Rum egemenliği altına girmeyi hazmedersek…KKTC′yi tasfiye ederek, bağımsızlık ve egemenlik bayrağını gönderden indirme şerefsizliğini kabul edersek…

Ve, Kıbrıs Türk Halkı, “çözüm” adına, böyle bir şerefsizliği asla kabul etmeyecektir…

Artık, bu gerçeğin yüksek sesle Hristofyas′a söylenmesi ve cesaretle Dünyaya haykırılması gerekmektedir…


Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 9 konuk

x