HSYK'nın İnanılmaz Kararı, İbret Olsun İçin Belgesini Size Sunuyorum…
Kendi halinde bir insanız biz, asker iken de öyle, sivilde de öyle, değişmedik hiç..
En büyük servetimiz sevgi; vatana olan, bayrağa ve insana olan… Yazdığımız sekiz kitap var, okuyunuz, her satırında bizden bir parça bulacaksınız, içimizdeki sevginin gücünü göreceksiniz, zaten bizi ayakta tutan da budur, sevgi…
Makam sahibi olduk ama asla kibirli olmadık… Rütbe sahibi olduk ama asla kendimizi dev aynasında görmedik… Makam, mevki ve rütbe sahibi olduk ama asla insanımızı yok saymadık… Komutan olduk ama asla kendimize hizmet etmedik, hizmet ettirmedik, aksine biz hizmet ettik, hep hizmet ettik… Elimizdeki gücü hep vatanımız, milletimiz ve bayrağımız için, insan için kullandık, hizmet için kullandık…
Bizi devletimiz yetiştirdi, Kul hakkıyla… Yurt dışına gönderdi, eğitim yaptırdı, okuttu, büyüttü Yetim hakkıyla… Biz de ömrümüzü devletimize ve milletimize adadık ve can pahasına mücadele ettik şu terör denilen ihanetle… On yıl dağlar, altı yıl uykusuz, dört yıl evsiz, kolay değildi ama katlandık, mücadele ettik ve kendi çapımızda da başardık, huzurluyuz…
Emekli olduk kendi istek ve dileğimizle, kimseye kırgınlığımız yok… Mücadelemizi emekli olunca da sürdürdük teröre karşı, yaşadıklarımızı anlattık, anlattık ki ders alsın ülkemizi yönetenler ve genç nesiller… Onca televizyon programına çıktık, kimsenin dalkavukluğunu yapmadık… 150 bin kilometre yol kat edip Anadolu ve Trakya’yı dolaştık, halkımızla buluştuk ama asla, ne Hükümet karşıtlığı yaptık ne de yandaşlığı, yalnızca gerçeği anlattık… Gerçekleri söylemekten de asla çekinmedik, korkmadık, Atamızdan almıştık bu mirası biz… Hepsi bu…
Biz buyuz işte, hepsi bu; otuz üç yıldır terörle mücadele denilen ihanet oyununda yapılan hataları anlatıp ders çıkarılmasını sağlamak ve bu şekilde, bu ihanete artık son verilmesini istemek, hepsi bu… Amacımız da şehitlerimizin kabirlerinde rahat uyumasını sağlayabilmek, boşa ölmediklerini haykırmak ve sesimizi duyurmak…
Hal böyle iken şu çektiklerimize bir bakın kardeşlerim, şu çektiklerimize bir bakın, okuyun, ibret olsun için geleceğe…
Bu Zaman, bu Star, bu Bugün gibi gazeteler manşet attılar bizim için: “ERGENEKON KASASI” diyerek… Mahkemeden tekzip kararı aldık, yayınlamadılar… Şikayet ettik, cevap vermediler… Aksine İstanbul Savcısı Zekeriya Öz, mahkemeye yazı gönderip “Terör örgütü şüphelisi” yaptı bizi, davalarımızı da kaybettirdi. Ama bize soru soran olmadı hiç, “Sen Terörist misin” diye… İfademizi alan olmadı hiç, “Sen Kasa mısın” diyerek… Ama söz konusu dava olunca, hemen yazdılar, “o Bir terör örgüt şüphelisidir” diyerek… Davayı da kaybettirdiler… Şimdi Yargıtay’dayız… Yani bizi gıyabımızda “örgüt şüphelisi” yaptılar, hem de “terör örgütü” şüphelisi…
Yüksek Yargı’ya hep saygımız oldu bizim, güvenimiz oldu bizim, bu inançla da kalktık gittik Adalet Bakanlığı’na “adaletin tecellisi” için… İçine düşürüldüğümüz durumu anlatan bir şikâyet dilekçesi verdik... Sekiz ay sonra HSYK’dan gelen cevap ektedir, lütfen okuyunuz, görünüz Yüksek Yargı’nın bu inanılmaz kararını…
Küçük bir ipucu vereyim: kararda imza yok, şikâyet konumuz yok, bu konu hakkında yapılmış bir inceleme yok, sadece matbu bir kâğıt ve de imzasız… Anlaşılan artık binlerce şikâyetçiye, toptan, matbu bir yazı gönderiyorlar… Zaman kaybı olmasın için de imza dahi atmıyorlar kararlarına, nasıl olsa sonuç değişmeyecek diye… Belki de yaptığımız şikâyetleri okumuyorlar bile, nasıl olsa “peşin kararları” değişmeyecek diye…
Konu hakkında detaylı bilgi için, bakınız:
http://www.erdalsarizeybek.com.tr/makaleler/ey-adalet-bakani-ve-istanbul-iki-savcisi-allahin-gazabi-uzerinize-olsun-254h.html
İbret olsun için sizlere bu kararı yayınlıyorum, yorum yapmayacağım, siz okuyun ve ders çıkarın diye… İşte belgesi:
Erdal SARIZEYBEK, 19 Eylül 2011
erdalsarizeybek@gmail.com