Hukuk, siyaset ve emperyalizm / Barış DOSTER

Hukuk, siyaset ve emperyalizm / Barış DOSTER

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Kas 28, 2018 13:25

Hukuk, siyaset ve emperyalizm

Türkiye yıllardır hukuk sisteminin sorunlarını, uzun tutukluluk sürelerini, bir türlü yazılmayan iddianameleri, kısacası yargıyı, adalet sistemini tartışıyor. Yargı üzerinde ağırlığını iyice artıran siyaset nedeniyle, hukuk daha da siyasallaştı. Hukukun; siyasi mücadelelerin silahı, aparatı haline getirilmesi, sadece yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını daha da zedelemekle kalmadı, yurttaşın adalete olan güvenini de sarstı. Ülkemizin yurtdışındaki itibarını da örseledi. Türkiye’ye dışarıdan yapılan baskıları da artırdı. Bu baskıları yapanların eline yeni kozlar, gerekçeler, bahaneler de verdi. Bu yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yazının konusuyla ilgili iki sıcak gelişme yaşandı. İlki, dünyaca ünlü borsa spekülatörü; Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan başta olmak üzere yakın çevremizde yaşanan turuncu devrimlerin (lale, karanfil, gül devrimleri) mali destekçisi George Soros’un kurduğu Açık Toplum Vakfı’nın Türkiye’deki faaliyetlerine son vermesi. İkincisi, Soros’un ve Türkiye’deki uzantılarının da desteklediği, kısaca “Açılım Süreci” olarak bilinen sürecin araçlarından olan “Akil İnsanlar” heyetinden bazılarının, Norveç’in başkenti Oslo’daki buluşmaları. Her iki gelişme de Türkiye’deki siyasi tartışmalarla, siyasi yönü ağır basan davalarla yakından ilgili. Çünkü adalet mekanizmasındaki sorunların, siyasi ve diplomatik alandaki yansımaları da çok fazla.

Bu sütunda 17 Ekim günkü, “Rahip Brunson gerilimi neyi gösterdi” başlıklı yazıda da değindiğim gibi, hukuksal gelişmelerden siyasal sonuç; hukuki mağduriyetlerden siyasi meşruiyet üretmeye çalışanların eli son dönemde çok güçlendi. Siyasi sicili bozuk olan, emperyalizmin uzantısı oldukları bilinen siyasiler, etki ajanları, teröristler, yaşadıkları hukuki mağduriyetleri, siyasi sicillerini temizlemek, siyasi meşruiyet elde etmek için kullanmaya başladılar. Uzantısı oldukları dış odakların yanında, farklı çevrelerce de sahiplenilir oldular. İç dinamiklerden kaynaklanan sorunları içeride çözmek yerine, dış müdahalelere açtılar.

Hukuki mağduriyet başkadır, siyasi meşruiyet başkadır

Yinelemekte yarar var. Siyasi süreçler, hukuk eliyle şekillendirilemezler. Bu yönde atılan adımlar, belki kısa vadede sonuç alsa da uzun vadede etkili olamaz. Siyasetin dinamikleri başkadır. Onu öncelikle sınıfsal mücadeleler, ekonomi - politik gerçekler belirler. Fakat şu da önemlidir: Yargının yetkin, hızlı, doğru, adil kararı vermesi, sadece hukuki değil, siyasi, toplumsal, ekonomik, diplomatik sonuçlar, çıktılar, etkiler de yaratır. Misal; halkın adalete olan güveninin tam olması, devletin gücüne yansır. Demokrasi kültürünü, siyasi istikrarı besler. Toplumsal barışı, ulusal bütünleşmeyi pekiştirir. Yerli - yabancı yatırımcıya güven verir. Dış politikada elimizi güçlendirir. Emperyalizmin, hukuk üzerinden yapmaya çalıştığı baskıyı engeller. Örnekler çoğaltılabilir...

Bu durumun tersi de geçerlidir. Geciken adalet, adalet olmadığı gibi, yargıya olan güvenin azalması, hukukun üzerindeki siyasi baskının artması, sadece adalete değil, siyasete de, ekonomiye de, topluma da zarar verir. Bu huzursuzluğu bilen ve kökü dışarıda olan politik güçlerin manevra sahasını genişletir. O nedenle alınması gereken en doğru tavır, ilkesel olarak hukuku, adaleti savunmaktır. Bunu yaparken de hem hukuku, siyasetin aracı olarak kullanan içerideki güç odaklarına, hem de hukuki mağduriyetlerden siyasi meşruiyet üretmeye çalışan kökü dışarıdaki güç odaklarına karşı aynı kararlılık, tutarlılık ve yüreklilikle mücadele etmektir. İkisini birlikte, aynı anda yapmaktır. Adaleti; hakkındaki suçlama, dava konusu ne olursa olsun, istisnasız herkes için talep etmektir.

Kıssadan hisse: Hukukun üstünlüğü konusunda ilkesel tavır almak başkadır. Belleğimizi diri tutmak, geçmişte kimlerin, hangi davalarda, nasıl tavır aldığını, hangi emperyalist projelerde görev yaptığını unutmamak başkadır.

Barış DOSTER, 28 Kasım 2018
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 24 konuk

x