
Ermenilerin Türklere yönelik en son soykırımı Karabağ Savaşı sırasında 25-26 Şubat 1992de Azerbaycanın Hocalı kasabasında yapılmıştır. Olay öncesi ve sonrasına ait belgeler ve veriler olayın soykırım olarak tanımlanması için yeterli olmasına rağmen olayın üzerinden 16 yıl geçmiş olduğu halde yetkili ve sorumlu hiçbir uluslararası kuruluş bu konuda adil ve hukuki bir değerlendirme yapmamıştır. Bu da Hocalıya ilişkin soykırım-katliam tartışmasının yaşanmasına neden olmaktadır. Daha önce, Hocalı iştikakçısı Ermenilerin yazdıkları kitaplarda olayla ilgili bölümlerden yola çıkarak Hocalının uluslararası hukuk açısından bir soykırım olduğunu ortaya koymuştuk. Bu yazımızda da Ermeni yetkililerin verdiği bilgilere ve tarihi gerçekliklere dayanarak Hocalı katliamının değerlendirmesini yapmaya çalışacağız.
Ermenilerin Soykırım İradesi

Bu işlerinde Çar hükümeti Ermenilere her zaman yardımcı olmuştur. Ermeniler ikinci aşamada ise 18871918 yılları arasında teşkilatlanarak Hay Dat Doktrini çerçevesinde bağımsız Ermenistan için terör ve soykırım yönetmelerine başvurmuşlardır. Bu dönem aynı zamanda nüfus dengesinin Ermeniler lehine değiştirilmesinin devam ettiği dönem olmuştur. Üçüncü aşamada ise 19181988 yılları arasında bir devlet olarak Sadece Ermenilerin yaşadığı bir Ermenistan siyaseti hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamında köy, kasaba ve şehir isimlerinin Ermenileştirilmesi ve Türklerin zorla Ermenistandan yani yaşadıkları yerlerden göç ettirilmesi söz konusu olmuştur. Dördüncü ve son aşamada ise Ermenilerin yayılmacı siyaseti irredantizme dönüşmüştür. Hocalı soykırımı da dördüncü aşamada gerçekleşmiştir ancak ne Hocalıyı ne de diğer saldırıları tek başına değil 19.yüzyıldan beri süregelen sürecin bir parçası olarak görmek gerekiyor.
Nefret Duygusu ve Hocalı Soykırımı
Bir suçun soykırım sayılabilmesi için sanıkların bir grubu grup olarak yok edecek kadar nefret duyduklarının kanıtlanması gerekiyor. Olaya bu pencereden baktığımız zaman Ermenistan ve diaspora Ermenilerinde 19. yüzyılda başlayan ve hala devam eden Türk karşıtlığını bir ırkçılık olarak görebiliriz. Söz konusu Ermenilerin besledikleri Türk karşıtlığı duyguları İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupadaki anti-semitizme eşdeğer tutulabilir. Tek farkı Ermenilerin bunu belli bir zaman sınırlamasında, toplu olarak uygulamaya dönüştürmek için Hitlerin gücüne sahip olmamalarıdır. Fakat tarihe dönüp baktığımız zaman Türk devletlerinde istikrarsızlık yaşandığı dönemlerde, dış güçlerin de desteğiyle, bu fırsatları kaçırmadıkları gerçeğini görebiliriz.
Hocalıda yaşayan Azerbaycanlı nüfusun Türk olduğu için yok edildiği gerçeği daha önce yazılmıştı. Hocalıda soykırım yapanların nefret duygularını açığa vuran konuşma ise Ermenistanın başbakanı ve cumhurbaşkanı adayı Serj Sarkisyan tarafından yapılmıştır. İngiliz gazeteci Thomas de Vaal, dönemin Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyana Hocalı Soykırımının nedenlerini sorduğu zaman Sarkisyan aynen şu yanıtı vermiştir Biz bu konuda yüksek sesle konuşmak istemiyoruz. Hocalıya kadar Azerbaycan bizim sivillere saldıramayacağımızı düşünüyordu fakat Hocalıda biz bu klişeyi kırdık. Ayrıca Hocalıya saldıran birliklerimizin Bakü ve Sumgayıttan kaçan Ermenilerden oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor. Polis şefi Valeri Babayan da, Hocalıya saldıran birlik Azerbaycanın Sumgayıt ve diğer bölgelerinden gelenlerdi derken Sarkisyanın dedikleri tasdiklenmiş oluyordu.
1988 yılında Ermenistan kendi topraklarında yaşayan Azerbaycan Türklerini trenlere doldurup Azerbaycana gönderince, Azerbaycanın Sumgayıt ve Bakü şehirlerinde de Ermeniler Ermenistana gönderildi. Fakat daha sonra özellikle Sumgayıt olaylarının Rusya istihbaratının kışkırtmasıyla meydana gelen bir provokasyon olduğu ortaya çıktı. Sonuçta olaylar sırasında Azerbaycanı terk eden Ermenilerde Azerbaycan Türklerine karşı bir nefret ve intikam duygusu vardı ve Hocalıda bunu dışa vurmak için fırsat buldular. Sarkisyanın sözleri de Ermenilerin Hocalılara karşı Azerbaycandan göç eden Ermenilerden oluşan özel bir İntikam Tugayı oluşturduğunun ifadesidir. Ayrıca Hocalı saldırısı uzun zamandır planlanmasına rağmen Sumgayıt olaylarının dördüncü yıl dönümüne denk gelmesi tesadüf olarak görülemez.
Neden Soykırım Olarak Tanınmalı¿?
Hocalının Türklere karşı yapılan bir soykırım olduğunun belgelenmemesi Ermeniler için bir fırsattır. Ermeniler Hocalıda yaptıkları soykırımın fotoğraflarını Türklere karşı kullanmakta ve o fotoğrafların Ermenilere karşı yapılan katliamların belgesi olduğunu iddia etmektedirler. Örneğin, Rusyanın "Moskovski Komsomolets" gazetesinin desteğiyle New-Yorkta yayınlanan V Novom Svete/Yeni Kıta ekinde Edvard Pariyantsın tarafından sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yazılan Ermeni Soykırımı Gerçeklikleri başlıklı makalede Hocalı fotoğrafları kullanılmıştır.
19. yüzyıldan başlayarak Türklere yapılan saldırıları durdurmanın tek yolu, tarihin derinliklerine gömülmeden Hocalıyı soykırım olarak tanımaktan ve iştirakçılarını cezalandırmaktan geçer. Hocalının soykırım olarak tanınması asıl soykırımcı tarafın Ermenistan olduğunu gösterecek ve bu bağlamda Ermenilerin dünya genelinde Türkleree karşı başlattığı propagandaların ters tepmesine neden olacaktır. Diğer yandan Hocalının bir soykırım olarak tanınması adalet duygusu ve hukuk anlayışını da kuvvetlendirecektir.
Cavid VELİEV - YAKINDOĞU VE KAFKASYA ARAŞTIRMALARI MASASI / 25.02.2008
