Hulki Cevizoğlu Neden Aday Olduğunu Ve Hedeflerini Ece Pirime Anlattı
Ödünsüz Gazetecilikten, Ödünsüz Siyasete Diyen Hulki Cevizoğlu Neden Aday Olduğunu Ve Hedeflerini Ece Pirime Anlattı
Gazeteci Hulki Cevizoğlu yaşamındaki doğruları ve ulusalcı duruşunu Meclis'e taşımak için Ankara 1. bölge'den bağımsız milletvekili adayı oldu. İşte gerekçeleri ve hedefleri
BENİM VAADİM, CUMHURİYET'E SAHİP ÇIKMAK
ECE PİRİM: Türkiye Hulki Cevizoğlu'nu gazeteci ve televizyon programcısı olarak tanıdı ve siz şimdi siyasete soyundunuz. Neden siyaset?
HULKİ CEVİZOĞLU: Ödünsüz siyasetçi olmak için soyundum. Aslında bizim uzun yıllardır, özellikle AKP iktidara geldikten sonraki bugüne kadar geçen 4.5 yıl içinde yaptığımız programlarda bir anlamda toplumu uyandırma programlarıydı. 1994'ün 12 Eylül'üde ben televizyonculuğa başladım. 1981'de gazeteciliğe başlamıştım. O tarihten bu yana da toplumu uyandırma, bilinçlendirme görevini sürdürdük. Ama AKP iktidarından bu yana ise Kuvva-i Milliye ruhunun gelişmesi için Anadolu'daki çoban ateşlerinin yanması için de çok uğraştık. Şimdi biliyorsunuz Cumhuriyet gazetesinde "Tehlikenin Farkında mısınız?" diye bir manşet çıkmıştı. Kanaltürk'ün de büyük katkılarının olduğu "Cumhuriyetine sahip çık" mitingleri düzenlendi. Bunların devam etmesi için
yani, Cumhuriyet üzerindeki tehlike sürüyor, önümüzdeki seçimlerden sonra bu tehlike devam edecek, belki daha da boyut kazanacak. Cumhuriyete daha çok sahip çıkmamız gereken bir döneme giriyoruz diye düşündük. O yüzden T.B.M.M. içerisinde olalım istedim."Peki madem bugüne kadar Cumhuriyete sahip çıktın kardeşim, yine gazeteci ve televizyoncu olarak sahip çık. Sana yetmiyor mu?" gibi bir soru olabilir. Onu da sürdüreceğim. T.B.M.M. içinde de sürdüreceğiz. Bugüne kadar yaptığımız görevi daha da arttırarak, yani sorumluluğumuzu daha da büyüterek yola devam edeceğiz.
"Bizim tabanımız PKK ile aynıdır" diyen insanların, bağımsız olarak T.B.M.M. ye girdiği bir dönemde Cumhuriyete sahip çıkan benim gibi bir kişinin, benim gibi başka insanların da bu Meclis'te olması gerekiyor. Onun için giriyoruz.
ECE PİRİM: Siz Ecevit Ailesi'ne yıllardır çok yakın gazetecilerden birisiniz. CHP-DSP birleşmesi oluştu ve siz bu oluşumun içinde neden yer almadınız?
HULKİ CEVİZOĞLU: Bana mı, yoksa Rahşan Hanım'a mı soruyorsunuz?
ECE PİRİM: Şimdilik size soruyoruz?
HULKİ CEVİZOĞLU: Listeyi yapan ben değilim tabii. Ecevit ailesine yakınlık konusunu da şöyle açıklamakta fayda var. Ben, rahmetli Bülent Ecevit'in kurduğu "Ulusal Uzmanlar Kurulu" nun üyesiydim. Birgün rahmetli Başbakan beni aradı. "Hulki Bey, çalışmalarınızı takip ediyoruz, uzun süredir biliyoruz. Çok faydalı işler yapıyorsunuz. Biz de bir çalışma grubu kurduk. Bizim grubumuza katılır mısınız?" diye sordu. Siz, Demokratik Sol Parti olarak mı yapıyorsunuz bunu, partinin dışında mı? Benim ne yapmamı istiyorsunuz? dedim. "Bir anlamda beyin fırtınası üretiyoruz. Sizin de çalışmalarınızdan, düşüncelerinizden yararlanmak istiyoruz. Kimi zaman da bu toplantılarda ki sonuçları, rapor haline getirerek, Sayın Cumhurbaşkanımıza da sunuyoruz. Parti politikasının dışında da ülkenin gidişatına yön vermeye çalışıyoruz." dedi. Biz de peki dedik. Bizim yakınlığımız böyle başladı. Yoksa pek çok gazetecinin aksine, Sayın Ecevit başbakan iken kendisi ile yakın değildik. Tabii ki birbirimize karşı saygı ve sempatimiz vardı. Ama o tarihte bir kez bizim programımıza çıkması nasip olmadı. Daha sonra çok çıktı, hasta haliyle de çok geldi. Ana haberleri sunduğumuz dönemde de geldi, konuğumuz oldu. Ceviz Kabuğu programına çıktı. Hem tek başına, hem de yanında arkadaşlarıyla, bir keresinde de Rahşan Hanım'la. Cumhuriyeti koruyacak her konuda geldi, açıklamalarını sürdürdü. Yakınlığımız da öyleydi. Bir de vefat ettikten sonra, Rahşan Hanım bana şöyle dedi: "Hulki bey, cenaze töreninde ailenin duracağı bir yer var. Taziyeler kabul edilecek. Aileden birisi olarak benim yanımda durur musunuz? Katılır mısınız?" Hay hay, memnuniyetle dedim. Aile ile birlikte, Rahşan Hanım ile birlikte biz taziyeleri kabul ettik. Böyle bir birlikteliğimiz oldu ama bu daha çok Cumhuriyete sahip çıkma noktasındaydı. Biliyorsunuz rahmetli Ecevit anti-emperyalist, anti-sömürgeci bir çizgi izliyordu. 1974 Kıbrıs harekatında bile bunu göstermişti. Amerika'ya, AB'ye bütün büyük dış güçlere aldırmadan, ulusal bir çizgi tutturmuştu. Bir anlamda, ulusal sol çizgiydi bu ve biz de o fikir birliği içinde devam etmiştik.
ECE PİRİM: Size başka partilerden de milletvekilliği teklifi geldi. Bağımsız aday olmayı düşünmüş müydünüz, yoksa şartlar bu şekilde mi gelişti?
HULKİ CEVİZOĞLU: Hayır, düşünmemiştim. Ben ülkeme gazeteci olarak,
32 tane kitap yazmış bir yazar olarak, yüzlerce makale ve haber yazmış bir gazeteci olarak, 600 civarında "Ceviz Kabuğu" programı yapmış bir insan olarak hizmet etmeyi sürdürecektim. Ama günümüzdeki siyasi koşullar, artık bizim de elimizi taşın altına sokmamız gerektiğini söyledi. Biz de bağımsız olalım, tek başımıza düdük gibi ortada olalım istemedik. Şu anda da tek değiliz, çokuz. Meclis'e girdiğimiz takdirde, büyük bir oranda oy kazanarak gireceğimize hem ben inanıyorum, hem de karşımızda partideki insanlar ya da sokakta ki sade vatandaşlar inanıyor. Meclis'te de tek başımıza olmayacağız, içeride çoğalacağız. Bu bir birey hareketi değil, fikir ve düşünce hareketidir.
SİYASETTE NİCELİK DEĞİL, NİTELİĞİMLE VARIM
ECE PİRİM: 550 milletvekilinin olacağı Meclis'te neler yapmayı amaçlıyorsunuz? Yani sonuçta bireysel bir takım çabalarınız, amaçladığınız girişimleri yapmanıza yeterli olacak mı?
HULKİ CEVİZOĞLU: Yani, bağımsız milletvekili tek başına ne yapabilir?
Benim yaşım 49. Bu yıllar içinde o kadar politikacı gördük ki, hem mesleğimiz gereği, hem de sade vatandaş olarak çok başına bile, bazı partilerin hiç birşey yapamadığını gördük. Yani mutlaka iş yapabilmek sayıda değil. Burada nicelik değil, nitelik önemli; sayı değil, güç önemli. Rahmetli Ecevit'in bir sözü vardı. "Sayısal üstünlük değil, siyasal üstünlük önemlidir." diyordu. O noktaya gelmiş oluyoruz. Şimdi bazen tek başınıza, bir ordu gibi mücadele edebilirsiniz. Biz gazetecilik geçmişimizde de bunu gösterdik. Hatta biz bu işleri yaparken "herhalde çok geniş bir ekibiniz var. Size dışarıdan çok destek olanlar var. Kitapları bir grup okuyor. Soruları bir grup hazırlıyor. Teknik ekip ayrı" diyorlardı. Ama o kitaplar önümde süs olarak durmuyordu. Hepsini biz okuyorduk, tek başımıza. Şimdi, yine Meclis'e girdiğim zaman birçok milletvekilinin yapamadığını, tek başıma çok daha rahat yapabileceğime inanıyorum. Ha şunu yapamam. Ben asfalt döktüremem, belki işsize iş bulamam tek başına yani icraat yapma noktasında. Şimdi partiler seçim programlarını açıklıyorlar, seçim bildirgelerini açıklıyorlar. Benim bildirgem, beyannamem de şu; programın en önemli maddesi Cumhuriyete sahip çıkmak. Cumhuriyet tehlikede sahip çıkmadığımız noktada siz kime ne vaatte bulunursa, bulunsun. Yıllardır tüm partilerin bütün vaatlerini duyduk, dinledik ve siyasi parti liderlerinin vaatlerini biriktirdik. Klasörler oluştu ve sonra çöpe atıldı. Şimdi ben de çıkıp kalsik bir politikacı olarak diyebilirim ki: "Evet, yol yapılması için her şeyi yapacağım. İş bulunması için her şeyi yapacağım." Olmayacak duaya amin derim ve dedirtirim de.. Buna inanmaya hazır pek çok insan var. Ama biz gazeteciliğimiz boyunca yalan söylememeye çalıştık. Şimdi de politikaya giriyoruz. Klasik politikacı olmadan yapabileceğimiz şeyi söyleyeceğiz. Cumhuriyete sahip çıkacağız. İçeride de çoğalarak, Kuvvai-Milliye ruhunu, düşüncesini Mustafa Kemal'in ifadesi ile "İstiklali tam" düşüncesini hayata geçirerek, ülkemizin sömürgeleşmemesini sağlayacağız. Başımda bir genel başkanın olmaması da benim için çok büyük bir avantaj, yani ben kimseden emir almadan, fikirlerimi açıklarken bakarım genel başkan ne der? Otur mu der? Kalk mı der? Ona bakmadan, ortak karar almadan, serbest hareket edebilecek, bağımsız hareket edebilecek bir konumdayım. Bu benim için de Türkiye için de büyük bir avantaj.
"BAĞIMSIZ ADAY OLMAYI ÖNCE DÜŞÜNMEMİŞTİM"
ECE PİRİM: Bir başka merak edilen konu da şu oldu? "Birleşin,birleşin" dediniz. Peki neden Hulki Cevizoğlu bağımsız aday oldu?
HULKİ CEVİZOĞLU: Keşke biz de Cumhuriyetçi ve Atatürk ilkelerini savunan bir partinin listesinde olsaydık, güç toplasaydık. Çok güzel olurdu. Ama bizim hedefimiz artık o parti, bu parti değil. Bu Şemdinli olaylarını hepimiz hatırlıyoruz. Biliyorsunuz, bir kitapçı vardı. Seferi Yılmaz. Seferi Yılmaz bağımsız aday. Seferi Yılmaz ve onun zihniyetinin gireceği T.B.M.M'nde Hulki Cevizoğlu ve Mustafa Kemal Atatürk zihniyeti de mutlaka olmalıdır. Efendim, öteki partilerde yok mu? Var. Ama bu insan ve başkaları da bağımsız olarak giriyor. O zaman Hulki Cevizoğlu'nun bağımsız girmesinin sakıncası ne? DTP'liler giriyorsa, Hulki Cevizoğlu'da girecek o meclise. Onlara karşı ben tek başıma da yeterim. Bugüne kadar da yettik zaten. Kitaplarımızla, faaliyetlerimizle, eylemlerimizle. "Birleşin" çağrılarını, biz yaptık. Bize yapmadılar. Biz yaptık. Dedik ki "Birleşin" ama birleşmediler. Birleşik listeler çıkarsalardı. Bakınız çok değerli arkadaşlarımız, liste dışında kaldı. Listelere girenler değersiz mi? Asla, böyle bir şeyi kimse söyleyemez. Doğru da olmaz. Çok değerli insanlar da var o listeler de. Ama o listeler de mutlaka Cumhuriyetin muhafızları, bekçileri Mustafa Kemal'in gençliğe söylediği gibi, Cumhuriyeti koruyacak bekçilerin olması gerekiyor. Çok eksik listeler var. Her parti için geçerli bu. İşte "Birleşin" sözündeki bu mesajı demek ki bazı genel başkanlar alamadı. Biz CHP-DSP arasındaki güç birliğini destekliyoruz. Hatta ben şunu söylüyorum; Ben Ankara 1. bölgeden adayım. İçinde Çankaya, Mamak, Bala, Etimesgut, Sincan, Polatlı, Şereflikoçhisar, Haymana, Gölbaşı gibi bölgeler, ilçeler var. Bu bölgelerin yani seçim bölgelerimin dışında, Atatürk ilkelerini savunacak her partinin mitingine katılmaya hazırım. Buradan çağrıda bulunuyorum. Beni seçim bölgemin dışına çağırsınlar. Onların mitingine, toplantısına katılıp, o partiler için, Atatürk'ün çizgisi ama tek ölçüm bu. O çizgide benden istedikleri bir destek var ise... Klasik politikacı olsa şöyle derdi: "Bu desteği vermeyen, şerefsizdir." Ben öyle söylemiyorum. Daha sakin diyorum ki; Bu desteği vermek için söz veriyorum.
Beni çağırsınlar. Kars'a çağırsınlar, Kastamonu'ya, İzmir'e, İstanbul'a nereye isterlerse, Anadolu'nun herhangi bir bölgesine, onlar için oy toplamak için hazırım. Ama bu bölgede de bir Hulki Cevizoğlu Meclis'e girsin. Onlar da bana bu 1. bölgede destek versin. Bu bölgede büyük bir oy patlaması ile kazanacağımızı düşünüyoruz. Yoksa 45 bin oyla geçen dönem AKP'liler bir milletvekili çıkarmış. 50 bin oyla CHP'liler bir milletvekilliği kazanmış bu bölgede. Kendim için bir milletvekilliği peşinde değilim.Dediğim gibi bugüne kadar politikaya girmemişim de, 49 yaşında politikaya mı gireceksin kardeşim? Yani durdun, durdun da politika mı gözünde büyüdü? Öyle bir şey yok. Burada ilkeleri savunmak için varız. Ülke artık tehlikede biz de buradayız, demek için
girdik. Bana destek olsunlar. Seçilmem için 60 bin civarında oy yetiyor. Biz gelecek ile ilgili umutlarımızı taşıyabilmek için en az 250-300 bin oy peşindeyiz. 500 bin oy alırsak da kimse şaşırmasın.
"OYLARI BÖLMEM MÜMKÜN DEĞİL"
Ayrıca oyların bölünmesi ile de ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Biz bu tip soruları olanlara da mantıklı ve inançlı cevaplar vermek durumundayız. İstesek de oyları bölmemiz mümkün değil. Şimdi bu bölgeden 15 milletvekilliği çıkıyor. Geçen dönem CHP ve AKP paylaştı bunları, barajı ikisi aştığı için... 1,5 milyona yakın oyun tamamına yakınını bile alsam, yine bu bölgeden 15 milletvekili çıkacak. Varsayalım ben bir milyon küsür oyla bir milletvekilliği kazanacağım.
Ötekiler, geri kalan 10 bin-20 bin oyla yine milletvekili olacak. Yani her şekilde yine 15 milletvekili çıkacak. Zaten tek başıma hepsini alamam. Peki, Türkiye'de de bu bölgenin dışında 41 milyon seçmen var. Bütün Cumhuriyetçi partilere,
Atatürkçü partilere sesleniyorum. Helali hoş olsun. Seçimlerde barajı aşınız.
Gerekiyorsa dediğim gibi ben de size destek veriyorum. 3-4 parti girsin T.B.M.M'ne.. 550 milletvekilliği var. Ben bir tanesini alacağım. 549 milletvekilliği var, paylaşın.
ECE PİRİM: Milletvekili adaylığınız, bazı siyasi partilerde rahatsızlığa yol açtı. Bu konu da neler söylersiniz?
HULKİ CEVİZOĞLU: Çok memnun oldum. Eğer öyle ise; zannetmiyorum ama.. Arkasında siyasi örgütü olmayan, ilçe teşkilatı olmayan, haydi yürüyelim dediği zaman binlerce insanı toplayacak örgütü olmayan, hazineden yardım almayan, reklam harcaması için kitap gelirinden ne kadarını ayırabilecektir? Billboard'lara nasıl çıkacaktır? Otobüs tutup dolaştırırken, benzin parası ne kadar tutacaktır? diye hesaplayan bir adamdan korkuyorlarsa, bundan gurur duyarım doğrusu.
ECE PİRİM: Peki, size gelen tepkiler nasıl oldu? Adaylığınızı açıkladığınız zaman.
HULKİ CEVİZOĞLU: İnanılmaz olumlu tepkiler var. İnternetten elektronik posta yağıyor. Beni gören vatandaşların olumlu tepkilerini alıyorum. Bir izleyicim "sizin seçim bölgenizde oturuyorum. 22 Temmuz'da Ayvalık'tan sırf size oy vermek için geleceğim" dedi. Şimdi niye bu örneği verdim? Bir insan tatil yöresinden bir örgüte, iktidara gelecek bir güce oy vermeye gelir. Ama bir insan kalkıp ta bir kişiye oy vermeye gelir mi? Bu çok önemli bir şey. Demek ki sizi bir güç, fikir ve düşünce odağı olarak görüyorlar. Bu bana gurur veriyor. Buna benzer çok destekler var. Nasıl yardımcı olabilirsek yapalım, diyen vatandaşlarımız var. Para desteğinde bulunmak isteyen vatandaşlarımız var. Tabii ki hepsine çok teşekkür ediyor ve hayır diyoruz. Seçim kampanyanızda çalışalım diyenler var. Müthiş göz dolduran, göz yaşartan mesajlar, destekler alıyorum.
ECE PİRİM: Seçildiğiniz takdirde meclis tablosunda herhangi bir siyasal parti içerisinde yer almayı düşünür müsünüz?
HULKİ CEVİZOĞLU: Şimdi düşünmüyorum. Çünkü, daha önce düşünmüştüm. "Peki hem düşünmüyorsun Hulki Bey, hem de içeride çoğalacağız diyorsun. Bu çelişki değil mi?" diye düşünenler olabilir. Değil. İçeride de Mustafa Kemal'in çizgisi doğrultusunda, istiklali tam.. Mitinglerde ne diyordu milyonlar: "Ne ABD, ne AB. Tam bağımsız Türkiye" Şimdi bu çizgiyi bir çok partimizin koruyamadığını görüyorum. Geliyor, dolaşıyor. ABD'ye karşı mısın? diye soruyoruz. "Efendim; o olursa, bu olursa, şu olursa" diyor. Bunları bırakın; "Halamın bıyığı yok ve amcam olamaz." Şimdi olacağı konuşalım. AB'ye karşı mısın, değil misin? bu şartlarda. Şartlar belli işte. "Evet, karşıyız." ABD'ye karşı mısın? "Evet, ABD'nin emperyalist, sömürgeci politikasına karşıyım. Türkiye'yi bölmesine karşıyım. Türkiye'yi bölen haritalar yayınlamasına ve bunu uygulamasına karşıyım." İncirlik üssü'nü kapatacak mısın? diye bazı genel başkanlar soruyorlar. Efendim, Nato anlaşmaları filan var. Ben şimdi bunların hepsini söylersem, bütün bu güçler benim üstüme gelir. Bir kişi bile olsa bu adamı konuşturmayalım diye, ama bizim kimseden korkumuz yok. Şunu söylüyoruz; İncirlik üssü'nü de Amerika'ya kullandırmayacağız. Peki kardeşim, Genelkurmay Başkanı'nın dediği gibi; "Türk ordusu kabadayı değildir, sokak kabadayısı değildir." diyor. Sen sokak kabadayısı milletvekilliği mi yapacaksın? Hayır. Yasalarımızın süresi dolduğu zaman, yenilemeyeceksiniz ya da o yasayı yenilediğiniz zaman, İncirlik üssü'nün kullanılması için Türkiye'nin lehine yapacaksınız. Bizim programlarımıza katılan pek çok emekli general, tümgeneral, orgeneral ve eski bir genelkurmay başkanı şunu söyledi; "İncirlik üssü'nden kalkan pek çok Amerikan uçağı ve helikopterinden PKK'ya destek atıldı. Onların inlerini bastığımız zaman biz şunu gördük. İncirlik üssüne ait damgalar var. Sıhhi tesisat, yardım malzemeleri, Amerikan malzemeleri. PKK'nın inlerinde gördük bunları." diyorlar. Yani, kendi yurdumuzda bir üsden Amerikalıların kullandığı bir askeri üsden bizi vurmaya çalışan bir terör örgütüne destek gidebilir mi? Bütün parti genel başkanlarına sorun lütfen. İncirlik üssü'nü kapatacak mısınız? diye. "Ben kapatacağım." diyor. Peki, nasıl kapatacak? Bakın yıllardır söylüyorum. Meclis'te de söyleyeceğim. Bir izleyicim bana destek verirken, şu sözü hatırlatmış, diyor ki; "Dağları dağ yapan bir başka dağ değildir, dağlar kum taneciklerinden oluşur. Kum tanecikleri üst üste gele gele dağları oluşturur." Bir de Çin atasözü var; "Taşı delen suyun gücü değildir, damlaların sürekliliğidir." diyor. Biz de damlaya damlaya, söyleye söyleye bu izi bırakacağız. İncirlik üssü konusunda, PKK'ya dış destekler konusunda çalışa çalışa azimle yapacağız. Mustafa Kemal'de bunu yapmıştı.
ECE PİRİM: Bölücü örgüte yakın bir takım kişiler de bağımsız olarak adaylıklarını koydular. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
HULKİ CEVİZOĞLU: Şöyle değerlendiriyorum. Meclis'e girmelerini istemi-
yorum. Çünkü, Mustafa Kemal'in resimlerinin ve ilkelerinin kaldırılmasını isteyen, Mustafa Kemal'in çağdışı kaldığını söyleyen, Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyeti yıkmaya çalışan, Mustafa Kemal'in oluşturduğu Türk
ulusunu bombalarıyla, silahlarıyla, mayınlarıyla, yok etmeye çalışan, onlarca şehit vermemize neden olan insanların, Mustafa Kemal'in kurduğu T.B.M.M.'nde işi yok diye düşünyorum. Girmemelidirler. Ama bu insanların da AKP'nin oylarını böleceğini düşünüyorum. Çünkü onlar daha önce belli bölgelerde AKP'ye oy verdiler, onları desteklediler. Bakın Barzani bile geçtiğimiz yakın bir tarihte "AKP'nin iktidarda kalması lehimizedir,onu destekliyoruz." diye açıklama yaptı. Şimdi bir çok insan soruyor; "AKP'ye vereceğimiz oylar Barzani'ye mi gidecek?" diye. Bunun yanıtını Sayın Erdoğan versin. Barzani'ye "Dur" diyemediniz. Bakın yine geçtiğimiz yakın bir tarihte Başbakan Erdoğan; "Şehit cenazelerinde slogan atanlardan, hesap sorulacaktır." diyor. Arınç söylüyor. Kardeşim siz çıkıp da, PKK'dan hesap sorulacak diyor musunuz? Yüreklilikle. Talabani çapulcusundan, Barzani çapulcusundan hesap sorulacaktır. Diyor musunuz? E ben diyorum. Tek başıma da diyorum. Çok başıma da diyorum. Şimdi böyle vatansever, yurtsever, ulusalcı çok milletvekili var. Hangi parti olursa olsun. Bunların içeride yarın birlik oluşturması ve toplu ses çıkarması mümkündür. Genelbaşkan sultasını aşabilirlerse.
AKP İKTİDARI SIFIR TERÖRLE ALMIŞTI, ŞİMDİ İSE BAŞBAKAN ŞEHİT CENAZELERİNE GİDEMİYOR
ECE PİRİM: Şimdi terör konusuna değinecektim ben de. AKP iktidarı döneminde terör olayları, inanılmaz derece de tırmandı.
HULKİ CEVİZOĞLU: Evet, sıfır terörle almışlardı iktidarı.
ECE PİRİM: Hemen her gün şehitler veriyoruz ve halkın bu acılara artık sabrı kalmadı.
HULKİ CEVİZOĞLU: Ve Başbakan gidemiyor şehit cenazelerine. Kendi ülkesinde, bu vatanı korumak için şehit olan mehmetçik'lerin cenazesine, bu
ülkenin Başbakanı gidemiyor. O nedenle veya bu nedenle gidemiyor. Ama sonuçta gidemiyor. Böyle başka bir ülke var mı? Bir ülkenin Başbakan'ı şehit
ailelerine sarılmalı değil miydi? Şehit aileleri de onu alkışlamalı, ona sarılmalı
değil miydi? Niye yapmıyor? Niye yuhlanıyor?
ECE PİRİM: Şehit cenazelerinde bizim halkımız artık sadece Cumhurbaşkanı'mızı, askerimizi alkışlıyor. Yani tepki sadece terör örgütüne değil, AKP iktidarına da yönelik.
HULKİ CEVİZOĞLU: Çünkü, asker "vuralım" diyor. Siyasi irade, yazılı emir vermiyor.
ECE PİRİM: Bir de şunu söylediniz Hulki Bey; "İlk vekil maaşımı, şehit ailelerine bağışlayacağım."
HULKİ CEVİZOĞLU: Bağışladım. Kanaltürk gönüllüleri bir kampanya başlatmış. Beni aradılar. Bu kampanya şöyle başlamıştı. Meclis tatile giriyor.
Vekil olanlar şu anda çalışmadan, 3 ay maaş alacaklar. Bunu bağışlasınlar diye
Bir kampanyaydı bu. Nereye bağışlasınlar? Şehit ailelerine bağışlasınlar. Peki.
Bana da düşüncemi sordular. Dedim ki; "ben de ilk milletvekili maaşımı bağışlıyorum." Sonra aklıma şu geldi. Seçilmemek gibi bir düşüncemiz yok ama
seçilmeyebiliriz. Bu demokratik bir yarıştır, kaybedebiliriz ayrı ama asla düşünmüyoruz. Buna rağmen şunu düşünenler olacaktır. Bizim kadar hassas bir başkası var mı? bilmiyorum. Bir partinin genel başkanı bu kadar duyarlı mı?
bilmiyorum. Derler ki; "ya adam daha milletvekili olmadı. Olmayan şeyi bağışlıyor." Onun için şöyle dedim: peşin veriyorum. Bir milletvekili maaşı ne kadarsa,onun tutarı kadarını veriyorum. Özellikle "işgal ve Direniş" adlı son kitabımdan kazandığım gelirimi, bana dağıtım şirketinden gelen bir çeki bana
belirtecekleri adrese, kuruma vereceğim dedim. Söz verdim. Açıklama yaptım.
Şimdi bekliyorum. Organizasyonu yapan arkadaşlardan, hangi kuruluştur. Tabii ki ben bu organizasyonun dışındayım, sadece bağışta bulunuyorum. Yani vekil
olmadan da bir vekil maaşı kadar, 7-8 milyar galiba onu bağışlıyorum. Şunu
vurgulamak gerekir peşinden. Tabii bu kadar parayı ben seçim masrafından düşmüş olacağım. Benim seçim bölgemde olup da posta kutularından, Hulki
Cevizoğlu'nun seçim broşürünü göremeyenler kusura bakmasınlar, mutlu olsunlar. Bilsinler ki o paralar; "şehidine sahip çık" kampanyasına gitmiştir.
O kadar daha az afiş, broşür bastıracağız. Ama ben de bundan gurur duyuyuyorum. Onun için daha çok böyle klasik politikacı gibi ev ev, posta kutusu posta kutusu dolaşmak yerine, kitle iletişim araçları ile ulaşmaya çalışıyorum. Peki kardeşim, sen sanal bir kahraman mısın? Televizyoncusun, insanlarla tokalaşmayacak mısın? diyebilirler. Biliyorsunuz ve herkes biliyor. Yıllardır konferanslara koşturuyoruz. Anadolu'nun her yerinde, çoban ateşlerine katkımız olsun diye. Orada halkımızla zaten kucaklaştık. Kendi seçim bölgemin dışındaki insanlarla da kucaklaştım. Şimdi burada da toplantıların hepsine katılacağım. Yıllardır halkla iç içeyim zaten. Desteklerini bekliyorum.
"22 TEMMUZ'DA İKTİDARI VATANDAŞA GERİ VERECEKLER"
ECE PİRİM: Başbakan Erdoğan'ın şehit cenazelerinde ki tepkileri "terbiyesizlik" Meclis bBşkanı Arınç'ın da tepki sözlerini "söyleyenlerin kendilerine iade ediyorum" açıklamalarını dinledik. Siz bu yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
HULKİ CEVİZOĞLU: Çok güzel bir konuya değindiniz. Aslında fazla yoruma
gerek yok. Az bir zaman kaldı sandığa. Halk sandıkta Sayın Arınç'a ve Sayın Erdoğan'a gereken cevabı verecektir diyorum. Kim, kime neyi iade edecek göreceğiz. 22 Temmuz seçimlerinde sandıkta Bülent Arınç ve o zihniyetteki
insanlar o sözleri iade etmeyecekler vatandaşa, iktidarı iade edecekler. İktidarı geri verecekler vatandaşa.
"ZOR BİR İŞİ DENİYORUM"
ECE PİRİM: Ankara 1. bölgeden bağımsız aday oldunuz. Bize de size başarılar dilemek düşüyor.
HULKİ CEVİZOĞLU: Zor bir işi denedim. Amacım sadece milletvekilliği elde etmek olsaydı, bazı politikacıların yaptığı gibi küçük bir ile giderdim. 10 bin-
20 bin oy alabilecek bir yere giderdim. Türkiye'nin her yerinde sevenlerim var.
Orada gider, gereken oyu alıp, seçilirdim. Hiç bunu düşünmedim. Kendi memleketim Giresun'a giderdim. Orada daha az oy ile seçilmek mümkün. 3 milletvekilliği var. Oyların çoğunu alabilirdim. Ama zoru denedim. Ankara gibi bir yerde 1,5 milyona yakın seçmenin olduğu bir yerde, siyasi örgütlerin çok olduğu bir yerde bunu denedim. Ama ben 34 yıldır, Ankara'da yaşıyorum. Yani milletvekili nasıl seçilirim diye bir plan yapmadım. Halk beni her yerde seviyor. Onun için zoru denedim.
ECE PİRİM: Ben de bir vatandaş olarak sizi gerçekten Meclis'te görmek istiyorum. Bir çok vatandaşımızın da Ankara 1. bölge'den size oy vereceklerine inanıyorum. Bu güzel sohbet için de çok teşekkür ediyorum Hulki Bey.
HULKİ CEVİZOĞLU: Ben de çok teşekkür ediyorum, sağolun.
Kanal Türk
http://www.kanalturk.com.tr/yazar.php?yazarlar_id=779