İÇ GÜVENLİĞİ ‘YENİDEN DÜŞÜNMEK’ (II)
Fransız ‘Süvari Birliği’ komutanı ne diyordu: İsrail’de 8 Ocak 2017’de kitlelerin üzerine kamyonla yürüyen teröriste kim ateş etti önce?
Silahlı bir turist rehberi.. Sıradan bir asker yurttaş (le citoyen soldat)
Zaten son on yılda, İsrail’de meydana gelen 40-50 olayın % 70’inde bu tür ‘asker yurttaş’ların ‘silahlı’ müdahalesi sonucu olayların büyümesi önlenmiş oldu.
Çekistan’da (Çekya) 10,5 milyonluk toplam nüfus içinde, resmi kolluk kuvvetleri dışında 300 000 kişiye, İsviçre’de toplam nüfusun % 45’ine niye ‘silah’ taşıma izini verilmiş.
Bu tür beklenmedik terör eylemlerini ‘anında’ ve ‘olay yerinde’ önlemek için..
İşte günümüzde böylesi bir Düşünce (D’)evrimi [(R)évolution] yaşanmaktadır.
Böylece “modern Silahlı Ulus kavramı”nı sonuca bağlıyor Fransız komutan; “yurttaşların olası bir terör ‘kurban’ı olmak yerine, ilk müdahale eden (primo intervenant) ve kendi güvenliğini sağlayan yurttaş” olması anlamına geliyor.
Savaş pilotu Antoine de St-Exupéry’nin dediği gibi ; « Herbirimiz hepimizden sorumluyuz, herbirimiz bir başımıza sorumluyuz ve herbirimiz hepimizin biricik sorumlusudur ».
‘Asker’lerimiz kusura kalmazsa, işte ‘asker kafası’ denilen şey bu olsa gerek!
Jean-Jacques Rousseau’dan alıntı yaparak kendi tezine dayanak yaptığı tümcede ise şöyle denilmekte: “İnsan doğal olarak iyidir, ancak güvenliğin sağlanmasında egemenliğin ‘genel irade’ye devri tüm toplumun gönenci için önceliklidir ve dolayısıyla bu da bir başına bir mutluluk biçimidir”. [J-J Rousseau, « La prospérité et la sécurité de ses membres : voilà l'objet même du contrat social », Du Contrat social, 1762]
Kanımca, bu ‘asker kafalı’ süvari bölüğü komutanı, kendi ulusal düşünürünü de anlamamış.
Ancak, yazarımız XIXncu yüzyıl düşünürlerinden çok, günümüzdeki Düşünce D’evrimi’nden sözetmektedir.
Tez’inin temel argümanı ise Hobbes’in “İnsan insanın kurdudur” palavrası.
Tam da, AKP’nin CB’sinin ‘askerî başdanışmanı’, patholojik vak’a, ideolojik kuklanın ‘takıntı’ları gibi.
Bunlar ‘kendi güvenlikleri’ni ‘güvende’ görmedikleri için, bilim-dışı, akıl-dışı önerilerde bulunabilirler.
Örneğin, İsrail dışında, herhangi bir ülkede, örneğin nüfusunun yarıya yakınının ‘silahlı’ olduğu bir İsviçre’de, bir tek adet olsun silah patlamış mı?
Patlamamış.
Patlamaz.
Çünkü, orada Rousseau’nun ‘Genel İstenç’ dediği, bizim ileri geri ‘Millî İrade’ diye gevelediğimiz kavrayışa göre, kolluk kuvvetleri toplumun güvenliğinin ‘biricik’ sorumlusudur ve bu her bireye özgün bir ‘huzur’ verir.
Ancak ABD gibi bir ‘Haydut Devlet’ ile onun minyatürü İsrail gibi bir ‘Haydut Devlet’in yurttaşları birer ‘asker yurttaş’ ve aynı anlama gelmek üzere ‘Haydut Yurttaş’ olabilirler.
Bir de onlara özenen Sadat-Madat gibi hastalıklı kurumların ‘Haydut Danışman’ları böyle düşünebilirler.
Oysa, günümüzdeki ‘güvenlik sorunları’na kuşkusuz ‘yeni yaklaşım’lar geliştirilebilir, ki bizim uzmanlık alanımızın dışındadır.
Uzamanlık alanı demişken, bu konunun da ‘felsefî ve bilimsel’ temellerine ilişkin, Jean Jaurès’in ‘Asker Ulus’ (Nation Armée) kavramını açabiliriz.
(Sürecek)