“İç tehdit şimdi iktidar!”
Tayyip Erdoğan, kendisi üzerindeki tartışmalardan şikâyetçi. Son olarak, “Dikkatinizi çekiyorum; Bu ülkenin Başbakanı ve kabinesi yabancı ülkelerde bir Türk bayrağı deniziyle, büyük bir coşkuyla, ’Türkiye Türkiye...’ sloganlarıyla karşılanıyor ama yurt içinde, güya milliyetçi olduğunu iddia eden zevat tarafından dili koparılmakla tehdit ediliyor” ifadeleriyle rahatsızlığını beyan etti.
Hedef aldığı Devlet Bahçeli ise “Küresel güçlerin çıkarlarına ve menfaatlerine bu kadar hizmet eden siyasi zihniyetin, bu çevrelerden takdir görmesi şaşırtıcı görülmemelidir. Başbakan’dan beklentimiz, dışarıda saygı görmeyi ve bundan dolayı kabaran gururunu bir kenara bırakarak kendisine milletimizin önemli bir bölümü tarafından neden saygı duyulmadığı üzerine biraz düşünmesidir. Tavsiyemiz bakışını Brüksel’e, Washington’a değil küçümsediği başkent Ankara’ya çevirmesidir. İşte o zaman bizce gerçek saygıyı hak edecektir” diye cevap verdi.
Meselenin can damarı bu değerlendirmelerin içinde bulunuyor.
İşte Hüsamettin Cindoruk da “Değerli ordu komutanlarımızın Cumhuriyet Resepsiyonu’na katılmayışları, basite alınacak bir olay değildir. Bu, sessiz bir direniştir. Ordu, bu yolla bir muhtıra vermiştir. Kırmızı Kitap’taki irtica, iç tehdit Türkiye’de iktidar oldu. Bunu, algılamamız gerekir. Türk ordusunun bu işi sadece böyle bir eylemle sonuçlandıracağını, bitireceğini sanmıyorum. Bu kararı verirken, ardından yapılacak aşamaları da tespit etmiştir” tespitinde bulundu.
* * *
Diğer taraftan, 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne birincilikle girmesi dolayısıyla davet edildiği törende, Tayyip Erdoğan’a “Cumhuriyet yıkıcıları bu kürsüde konuşamaz” diye bağıran Özgür Şenger adlı öğrenci, “resmi görevliye hakaret” suçunu işlediği gerekçesi ile günlüğü -üst sınır olan- 20 liradan, 354 gün karşılığı olmak üzere 7.080 lira adli para cezası ile cezalandırıldı. Özgür Şenger, Türkiye Gençlik Birliği Başkanı Adnan Türkkan ile birlikte birkaç gün önce bilgi vermek için gazeteye ziyaretime geldi. Şenger, kararı temyiz ettiklerini söyledi.
Avukat Erdoğan Özer’in, “Tayyip Erdoğan’ın genel başkanı olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında, Anayasa Mahkemesi, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi sebebiyle mahkûmiyet kararı vermiştir” şeklindeki savunmaları dikkate alınmadı.
Şimdi, arkadaşları, 4 Aralık’a kadar 7500 öğrenciden 1’er lira toplayarak, Şenger’in cezasını yatıracak. Böylece 7500 öğrenci aynı iddiayı 1’er lira vererek tekrarlamış olacak!
* * *
Bir ülkenin ekonomik alt yapısı, bütünüyle küresel şirketlere teslim edilmişse, dereleri bile satılmaya başlanmışsa, yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmışsa, basını yandaşlaştırılmışsa, Cumhuriyet’ten geriye ne kalıyor?
Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in bir İsrailli gazeteciye “Erdoğan, ülkede yükselen laik muhalefet karşısında meşruiyetini sağlamlaştırmak için yüksek profilli bir uluslararası diplomatik başarıya ihtiyaç duyuyor” demesinden bir ay sonra başlattığı “one minute” gösterisiyle, İslâm dünyasının çocuklarını ikna edebilir ama Türk çocuklarını inandıramamış, öyle anlaşılıyor.
* * *
İslam demişken geçmeyelim; Erdoğan’ın durup dururken, “Mehmet Akif Arnavut’tu” demesinin bilinçaltında bir anlamı olsa gerek! Sanki kendisinden başka kimsenin bilmediği bir sırrı açıklıyor! Sanki milliyetçilerin bu konuda bir sorunu varmış gibi! Oysa bu sözleri gösteriyor ki asıl sorun kendi bilinçaltında!
Erdoğan, kendisinin de belirttiği gibi bir kültür birliği olan Türklüğü, Mehmet Akif kadar benimsese, zaten mesele kalmayacak, bütün hatalarını anlayacak!
Arslan BULUT, 10 Kasım 2010, YENİÇAĞ