İflâsın sebebi: Ağır depresyon!
Muğla'nın Menteşe ilçesinde, jandarmanın kimlik kontrolü sonucu 9 yıldır kayıp olduğu ortaya çıkan ve haber verilip de Almanya'dan gelen anne ve babasını, içinde bulunduğu "ağır psikolojik depresyon" sebebiyle tanımayan Edip Kalem'in durumu, aslında hepimize bir uyarıdır!
Toplum olarak, 15 yıldır dinimizi kullanmak suretiyle milliyetimizi, cumhuriyetimizi, devletimizi yok etmeye çalışan ama her açıdan iflâs etmiş bir siyasi kadronun yörüngesine girdik!
Arap milletini, Fars milletini, Rum milletini tanıyanlar, Türk'ü tanımıyor ve "İslam milleti" diye uydurulan bir hayalin peşinden Türkleri sürüklüyor!
Bunun anlamı, Türk'ün atasını tanımamasıdır! Atası derken, Oğuz Kağan'dan günümüze bütün Türkleri esas alıyorum. İnsan, atasını bilmezse kendini bilir mi? Bin yıldır İslâm'ın bekçiliğini yapan Türk'ü, atasından koparmaya çalışanların, "Müslüman"lara hizmet ettiğini söylemek mümkün müdür?
* * *
Artık "tulumbada su bitti"ği için, Türkiye'nin en büyük ekonomik kurumları, olağanüstü hâl kararnamesi ile bir gecede "Türkiye Varlık Fonu"na devredildi. Yine turistik bölgelerdeki bazı araziler, Hazine'den Varlık Fonu'na geçti. Ayder Yaylası da imara açıldı!
Böylece Türkiye'nin elde kalan bütün varlıkları, hisse senedine, tahvile dönüştürülüp "İslâmi finans"a satılabilecek.
Son tahlilde bütün ekonomik değerlerimiz, ormanlarımız, akarsularımız, yaylalarımız Katar Emiri'ne sunulan projelerde olduğu gibi "Körfez sermayesi üzerinden" ve "varlık fonu yöntemi"yle İngiltere'ye satılacak!
Gerçekte "İslâmi finans" dedikleri sermaye, İngilizlere aittir. Körfez ülkeleri ve bankaları İngiltere'nin denetimindedir.
Dünyada varlık fonu, kurumların gelirini değerlendirmek için kullanılıyor. Türkiye'de ise siyasi iktidar, bugüne kadar ülkenin varlıklarını babalar gibi satmış olmasından dolayı güven vermiyor!
* * *
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke'nin dediği gibi "Yiye yiye, sata sata 5 kuruş bırakmayıp, en sonunda evi ipotek ettirip, hanımın bileziklerini bozduranın başına ne gelirse bugün Türkiye'nin altın bileziklerini bozduranlar, Türkiye'nin başına aynı derdi sarmaktalar!"
Böke'nin tespitleri şöyle:
*Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi, bir ekonomik saray darbesiyle karşı karşıya kaldı.
*Ziraat Bankası, Türkiye Petrolleri, PTT, BOTAŞ, Borsa İstanbul, Türksat, Türk Telekom'un Hazine hisseleri, ETİ Maden, Çaykur adı Varlık Fonu olan, kendisi bir saray ipotek fonu olan paralel hazineye aktarılmış oldu.
*Bir fonun varlık fonu olabilmesi için bir varlığa dayanması gerekir. Türkiye'nin ise petrolü, emtiası, yüksek geliri ve tasarrufu yoktur. Türkiye borçludur.
*Bu şartlarda kurulan bir fon ancak şunu yapabilir: Kamu kurumlarını kendine alır, ipotek eder, teminat gösterir ve bu ipotek ettiği kamu kurumları üzerinden borçlanır. Yani kurulan fon, bir kaynağı, yatırıma dönüştürme fonu değildir.
*Kurulan fon, kendi üzerine aldığı kamu kaynaklarını ipotek ederek, yani bizim geleceğimizi ipotek ederek, yeniden borçlanma mekanizmasıdır. Bu bir borçlanma fonudur, bir varlık fonu değildir.
*Bu fon Sayıştay denetiminden kamu ihalesinden, sermaye piyasalarının kontrolünden muaf, devlet memurları mevzuatına da tabi değil. Bu fon tamamen keyfi yönetilecek. Yönetimin başına da sarayın danışmanı getirilmiş.
*Fona devredilen kurumlar, cumhuriyetin eserleri ve Türkiye'nin tarihidir. Bu karar, ekonomide açık bir çaresizliğin tezahürü ve bir iflâsın itirafıdır.
* * *
Türkiye'de toplumun önemli bir bölümü, ruh hastası ideoloji önderlerinin etkisiyle psikolojik depresyon geçirmektedir. Tıpkı cemaat gibi! Atasını, vatanını, milletini, devletini, cumhuriyetini tanımamak ve bu sebeple İngiliz pazarına çıkarmak ağır bir hastalıktır!
"İlâç" ve psikoterapiyle tedavisi mümkündür!
Arslan BULUT, 7 Şubat 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr