“İftira”dan “İtiraf”a Nasıl Geldi? / Müyesser YILDIZ

“İftira”dan “İtiraf”a Nasıl Geldi? / Müyesser YILDIZ

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ağu 25, 2010 19:24

“İftira”dan “İtiraf”a Nasıl Geldi?

Başbakan Erdoğan, “devlet” adına İmralı ile görüşme yapıldığı iddialarını günlerce yalanladı. Muhalefeti kâh “şerefsizlikle”, kâh Kandil’in attığı “iftira”ya sarılmakla suçladı. Daha geçen gün akşam saatlerinde Van meydanında, “Kandil ile MHP’nin, Kandil ile CHP’nin dilinin nasıl örtüştüğünü görüyorsunuz değil mi? Terör örgütü Kandil’den iftira atıyor, MHP ve CHP terör örgütünün yalanlarına sımsıkı sarılıyor” dedi. Ancak birkaç saat sonra TV’ye çıkıp, şu itirafta bulundu:

    “Biz siyasi iradeyiz, siyasi iktidarız. Biz siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. Şu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu tür bazı münasebetler gerekirse, devlet onu kendisi yapar. Burada bunu birbirine karıştırmamak gerekir.”
Başbakan Erdoğan’a, “Devlet kurumlarıyla” neyi kastettiği de soruldu. Bunun üzerine şunları söyledi:

    “Mesela, devletin istihbarat kurumu vardır. Bu bir istihbari görevdir. Bu istihbari görev de nedir, bazı kilitleri açmak içindir, çözmek içindir. Bunları yapar, ama hiçbir zaman siyasi irade kalkıp da muhatap alıp, masaya asla oturmaz, böyle bir şey olamaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, istihbarat örgütlerinin görevi de nedir, ağırlıklı olarak zaten bu tür görevlerdir. Bunları yaparlar. Bunu yaparken de niçin yaparlar, bir çözüm kilidi açmak için yaparlar. Kalkıp da burada muhalefetin söylediği gibi benim arkadaşlarımın veyahut siyasi iradenin görüşmeler yaptığı, masaya oturduğu yani bu, ağır konuştum ama bu bir şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz. Böyle bir şeyi ne ben, ne arkadaşlarım, ne benim bilgim dahilinde siyasi iradeden hiçbir kimse bugüne kadar yapmamıştır, yapamaz.”
Pes ki, pes!.. İstihbarat biriminin, yani MİT’in, PKK veya Öcalan’la görüştüğünü kabul ediyor, ama “biz yapmadık, yapmayız, masaya oturmayız” diyor.

İyi de, o istihbarat biriminin doğrudan kime bağlı olduğunu, kimden talimat aldığını, Türkiye’de siyasi iradenin izni olmadan böyle bir yetkiyi kullanabilecek babayiğit bulunup, bulunmadığını sormazlar mı?

Daha önce dikkat çektiğimiz gibi Başbakan, “devlet-hükümet” ayrımı oyununa başvuruyor. Kendisi hükümet, ama MİT devlet, öyle mi? Peki o MİT Müsteşarı, birkaç ay öncesine kadar hangi Başbakanlığın Müsteşar Yardımcısı idi ve MİT Müsteşarlığına atamasını kim yaptı? Gül ve Erdoğan mı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ mu?

Ha, Başbakan, “Benim görüşmeden haberim yok. Görevi Cumhurbaşkanı verdi” dese, o başka. Ancak demiyor, aksine bunu “normal” karşılayıp, “istihbari bir görev” sayıyor. Demek ki, başından beri haberi vardı!..

İTİRAF ETTİ, ÇÜNKÜ…

Günlerce yalanladıktan sonra, bu kabullenme niye?

Sebep, MHP Lideri Bahçeli’nin, “Sen açıklamazsan, günü saati geldiğinde Milliyetçi Hareket bunu açıklar, açıklamakla birlikte terör örgütüyle birlikte nasıl işbirliği yaptığının hesabını da senden sorar” diye kesin bir dille meydan okuması olabilir mi?

Çünkü Bahçeli bunları, geçen akşam partisinin Yenimahalle teşkilatınca düzenlenen iftarda söyledi. Başbakan Erdoğan da birkaç saat sonra TV’de o açıklamayı yaptı.

Ancak burada önemli bir detay var. Bahçeli’den önce geçtiğimiz gün sabah Başbakan’ın günlüklerini tutan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın Star Gazetesi’nde şu satırlarını okuduk:

“Elbette devletin ilgili kuruluşlarının devletin cezaevinde kalan bir mahkûmla ister istemez bir diyaloğu olacaktır…”

Başdanışmanının, Erdoğan’dan habersiz böyle bir açıklama yapması mümkün olamayacağına (değilse, anında görevini bıraktırırdı) göre, “kabullenmenin” bir programa bağlandığını ve Akdoğan vasıtasıyla kamuoyunun hazırlandığını düşünmemiz gerekiyor.

Dolayısıyla o itiraf, “Bahçeli’nin elinde bilgi ve belgeler bulunduğu” anlaşıldığından gelmiş olamaz.

Süreci başından beri takip ettiğimiz için Başbakan’a ne olduğunu söyleyelim:

İlk kez Odatv’nin duyurduğu, CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın bizzat Erdoğan’a yönelttiği şu soruları hatırlarsınız:

  • - 20 Temmuz Salı günü MİT Müsteşarı Dr. Hakan Fidan’ın yanına iki şahsı daha alarak, İmralı’ya gittiği ve Abdullah Öcalan ile görüştüğü iddiaları doğru mudur?

  • Bu gidiş esnasında helikopter yerine, deniz araçlarının kullanıldığı ve adadaki kamera sisteminin kapalı durumuna getirildiği iddiaları doğru mudur?
İşte bu soruların cevapları bürokratlarca hazırlanıp, ilgili bakanların önüne kondu. Onlardan da, “Ne yapalım?” denilerek, muhtemelen bir iki gün önce Başbakan Erdoğan’a ulaştırıldı. Öğrendiğimize göre, bilgiler Seyhan’ın iddialarını doğruluyordu.

Önergeye cevap vermeyerek, süreyi uzatarak, -ki hâlâ cevap verilmedi- veya külliyen yalanlayarak işi unutturmaları mümkün müydü; mümkündü. Ama tüm gündem buna kilitlenmiş, herkes soruyor. Üstüne bir de, “İmralı kameralarının kapatılmasının” kâr etmediği, birilerinin gördüklerini resmi kâğıda döktüğü görülmüş… Daha ne kadar gizlenebilirdi ki? Ya o resmi evraklar, Bahçeli ve diğer muhaliflerin eline geçtiyse veya tanıklardan biri çıkıp, konuşursa?..

Galiba bunlar hesaba katıldı ve “zararın neresinden dönülse kardır” mantığı devreye sokulup, “Hükümet görüşmedi, ama istihbarat örgütü görüşür” formülü bulundu.

Böylece bize göre, sadece 20 Temmuz’da İmralı’da neler olduğu netleştirilmiş oldu. Oysa Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından “iz”i sürülmesi gereken başka görüşmeler de yapıldığı anlaşılıyor.

Erdoğan’ın “itirafı”ndaki, “terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup, görüşme yapmayız” cümlesinin altını çiziyoruz. Yoksa bu süreçte MİT, İmralı dışında, Kandil ve BDP’yle de mi “istihbari” görüşmeler yaptı?

Cumhurbaşkanı Gül’e gelince; Geçen hafta Bakü’ye giderken, “Terörle mücadelede her türlü yöntem devreye girer. Önemli olan terörü bitirmek, ülke gündeminden çıkarmaktır. Elbette devlet, terörle masaya oturup pazarlık yapmaz; ama devletin birçok kurumu vardır ve onlar nasıl hareket edeceğini bilir…” demesi önemliydi.

Ancak en az bunun kadar önemli bir açıklama, daha 20 Temmuz İmralı görüşmesi veya “görevlendirmesi” olmadan gelmişti. Slovenya’ya giderken hem “MGK’nın Başkanı”, hem “demokratik açılım sürecinin mimarı” sıfatıyla şunları söylemişti:

“Asıl mesele PKK’nın silah bırakmasıyla ilgilidir. Bunlar örtülü işlerdir. Çok uğraştık bu konularla, hiçbir dönemde yapılmadığı kadar uğraştık...”

Muhalefet, 20 Temmuz’dan önceki “örtülü işlerin” de peşine düşse, hiç fena olmaz diyoruz!..


Müyesser YILDIZ, 24 Ağustos 2010
http://www.odatv.com/n.php?n=--iftiradan-itirafa-nasil-geldi-2408101200
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: “İftira”dan “İtiraf”a Nasıl Geldi? / Müyesser YILDIZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Ağu 25, 2010 22:06

MİT SANA BAĞLI!

Sadettin Tantan: İzinsiz olmaz
BaŞbakan Erdoğan’ın “Biz görüşmedik” sözü doğru olamaz. MİT, operasyonel kurum değil, sadece elindeki bilgileri Başbakan’a iletir. Kendi kendine karar almaz. Karar, yürütmededir. Başbakan’dan izinsiz bir görüşme söz konusu olamaz.

İsmet Sezgin: Emri kim verdi
İktİdarIn “Biz PKK ile görüşmedik” açıklaması, gerçeği yansıtmıyor. Başbakan veya bakanlardan biri görüşmemiş olabilir. Peki görüşmeyi kim yaptı? AKP iktidarının atadığı kişiler yaptı. Böyle bir görüşme iktidarın bilgisi dışında olamaz.

Fehmi Güneş: Talimat almıştır
İstİhbarat örgütleri, PKK gibi ulusal bütünlüğü hedef alan örgütlerle kendi iradeleriyle görüşemez. Böyle bir görüşme soruşturma konusu olur. Görüşme yapılması söz konusu olunca iktidar yetkililerinden mutlaka izin alınır.

Görev ve yetki alanı çok açık
MİT’in görev, yetki ve sorumluluk alanı kesin çizgilerle belirlenmiş durumda... Kurum, 2937 sayılı yasayla doğrudan Başbakan’a bağlı ve ona karşı sorumlu bulunuyor. Aynı yasada, MİT’in hükümetin siyasi tavrına göre çalışma yapabileceği açıkça belirtiliyor.

Fidan adres gösteriliyor
Başbakan Erdoğan’ın işaret ettiği MİT’in başındaki Hakan Fidan, PKK ile pazarlığı kimin emriyle, kimin adına yapmış olabilir?

180 derece dönüverdi!
Pazarlık iddialarını hakaret yağdırarak yalanlayan Başbakan Erdoğan ağız değiştirdi: Gerekirse devlet, istihbarat görüşür.

Haber: Önsel ÜNAL

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, PKK ile pazarlık iddialarına ilişkin olarak “Hükümet değil, gerekirse devlet görüşür” sözlerine sert tepki gösteren siyasiler, MİT’in Başbakan’dan izinsiz teröristbaşı Abdullah Öcalan’la görüşme yapamayacağını, zira bu kurumun doğrudan Başbakanlığa bağlı olduğunu söyledi. Yurt Partisi Genel Başkanı ve İçişleri eski Bakanı Saadettin Tantan, Başbakan’ın ’biz görüşmedik’sözlerinin doğru olmadığını, MİT’in operasyonel bir kurum olmadığını, elindeki bilgileri Başbakanlığa sunduğunu kaydetti. Tantan, Başbakan’dan izinsiz bir görüşmenin olamayacağını da vurguladı. Sadettin Tantan, MİT’in görev ve yetki tanımlamasında operasyonel unsurların bulunmadığına ve kararın yürütmede olduğuna vurgu yaparak, şunları ifade etti:

Karar verici yürütmedir
“MİT’in görev ve yetki tanımlamasında operasyon unsuru yok. MİT topladığı bilgileri Başbakan’a sunar. Kendi kendine kurumlar karar alamaz. Burada karar verici olan yürütmedir. Dolayısıyla Başbakan’ın haberi olmadan bir görüşmenin yapılması söz konusu olamaz. İddialı konuşmalar ile bir yere varılamaz. MİT, Başbakanlığın altında çalışan bir kurum ve eylemsellik kararı yürütmenin iradesine bağlıdır. Bugün Türkiye’de bakanlar PKK terör örgütünün Avrupalı bazı gizli servisler, istihbarat servisleri tarafından kullanıldığını söylüyor. Bunu herkes biliyor. O zaman niye önlem alınmıyor. PKK’nın finansal kaynakları niye ortadan kaldırılmıyor. Neden kara para ekonomisi ile mücadele edilmiyor. PKK’yı besleyen kaynaklar bunlar.”

Hükümet mücadele etmiyor
Tantan şöyle devam etti: “PKK’nın 25- 30 milyar dolar serveti olmasa siyasi taleplerde bulunamaz. PKK’nın finans kaynaklarını ortadan kaldıracak hukuk alt yapısını Türk hukuk sistemine sokmak şart. Daha sonra bununla mücadele edecek olan kurumsal alt yapıyı oluşturmak gerekir. Terörle mücadele siyasi iktidarın ve kolluk güçlerinin görevidir. Siyasi iktidar terörle mücadele etmiyor.”

Görüşenleri kim göreve getirdi?
İçişleri eski Bakanı İsmet Sezgin, AKP iktidarının ’biz PKK’yla görüşmedik’sözlerinin gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Başbakan veya bakanların görüşmeyebileceğini hatırlatan Sezgin, “Başbakan veya bakanlardan biri görüşmemiş olabilir. Peki görüşmeyi kim yaptı? AKP iktidarının atadığı kişiler yaptı. Şu anda ülkeyi kim yönetiyor?” dedi. Görüşmenin siyasi iktidarın bilgisi dışında olamayacağını da ifade eden Sezgin, “Böyle bir görüşme yapılıyorsa siyasi iktidardan habersiz olamaz. Görüşmeyi devlet görevinde bulunan kişiler yapmış olabilir. Peki onları kim atıyor? MİT Müsteşarı’nı kim atadı? ’Biz görüşmedik’ demek bu noktada yanlış bir tutum ortaya koymaktır” diye konuştu.

Tahkikat konusudur
İçişleri Eski Bakanı CHP’li Hasan Fehmi Güneş ise istihbarat örgütlerinin PKK gibi ulusal bütünlüğü hedef almış bir örgütle kendi iradeleriyle görüşemeyeceklerini vurguladı. Güneş, böyle bir görüşmenin tahkikat konusu olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Siyasi iktidardan bağımsız ya da habersiz olarak istihbarat örgütlerinin görüşme yapması mümkün değildir. Öncelikle bu zaten tahkikat konusu olacaktır. Böyle bir görüşmenin yapılması söz konusu olduğunda iktidar yetkililerinden mutlaka izin alınır. Eğer mutlaka görüşülmesi gerekiyorsa o zaman da iktidar yetkililerinin rızası alınır. Burada başka dikkat edilmesi gereken husus örgütün hedefidir. Örgüt Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü, üniter yapısını hedef almış bir örgüttür. Bu örgüt ile kimse kendi isteği doğrultusunda görüşme yapamaz”

İstihbarat teşkilatını işaret etti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlere damgasını vuran PKK ile pazarlık iddialarıyla ilgili, “Hükümet değil devlet görüşür” dedi. Show TV’de yayınlanan Siyaset Meydanı’nda konuşan Erdoğan, şunları söyledi: “Hükümet olarak hiç bir zaman terör örgütüyle görüşme yapmadık. Şu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu tür bazı münasebetler gerekirse devlet onu kendisi yapar. Bunu birbirine karıştırmamak gerekir.” “Devlet kurumları” ile neyi kastettiğinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

Siyasi irade masaya oturmaz
“Mesela, devletin istihbarat kurumu vardır. Bu bir istihbari görevdir. Bu istihbari görev de nedir, bazı kilitleri açmak içindir, çözmek içindir. Bunları yapar ama hiçbir zaman siyasi irade kalkıp da muhatap alıp masaya asla oturmaz, böyle bir şey olamaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, istihbarat örgütlerinin görevi de nedir, ağırlıklı olarak zaten bu tür görevlerdir. Bunları yaparlar. Bunu yaparken de niçin yaparlar, bir çözüm kilidi açmak için yaparlar. Kalkıp da burada muhalefetin söylediği gibi benim arkadaşlarımın veyahut siyasi iradenin görüşmeler yaptığı, masaya oturduğu yani bu, ağır konuştum ama bu bir şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz.”

MİT müsteşarı nasıl atanır?
MİT müsteşarı, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca atanmaktadır. İlgili madde şöyle: “MİT müsteşarı, MGK’da görüşüldükten sonra Başbakan’ın inhası ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atanır. MİT Müsteşar yardımcıları ve Başkanlar MİT müsteşarının teklifi üzerine Başbakan’ın inhası ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atanır. Diğer Personel MİT müsteşarı tarafından atanır. Bu atamalar resmi Gazete’de yayınlanmaz ve gizli tutulur.”


YENİÇAĞ, 24 Ağustos 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Müyesser YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x