İhanetin Belgesi - Altemur KILIÇ

İhanetin Belgesi - Altemur KILIÇ

İletigönderen Ram » Çrş Kas 04, 2009 5:20

İhanetin Belgesi

Mehmet Ali Birand’ın yönetimindeki AB organı Kriter dergisinin son sayısının kapağındaki çizgi resim: “Açılım Market Hizmetinizde

AB’nin “Türkiye Komiseri”, Olly Rehn bakıyor, Recep Tayyip Erdoğan, üzerinde işçi önlüğü, elindeki çok maharetli “İsviçre çakısıyla”, etrafına yığılmış bir kutuyu açıyor; bu, “Demokratik Açılım” nam-ı diğer “Kürt Açılımı” kutusu... Etrafında daha açılacak çok “kutu” var: “Ermeni Açılımı”, “Anayasa Reformu”, “Siyasi Parti Yasası”, “Seçim Yasası”, “Alevi Açılımı” vb...


Kıbrıs kara kutusu

Resimde görünmüyor ama herhalde “Kıbrıs” kutusu da var. Sonra sırada “Patrikhane açılımı”, “Ruhban Okulu” kutuları da var! “Markette”, kutu kutu içinde!

Derginin editörü Birand, “sirkatini söyleyen, merdi Kıpti misali”, AB’nin, Türkiye’nin başına geçireceği ve Erdoğan’ın, birer birer açacağı kutuları, işte bu kadar pervasızca açıklamış!

Kıbrıs açılımı” kutusu, resimde görülmüyor ama açıldı bile! KKTC’nin, eğreti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Hristofyas ortağıyla el peşrevi yapmakta... Daha önce Ankara’ya geldi, Cumhurbaşkanı Gül ve Erdoğan’dan taktik ve icazet aldı!... Başbakanın Talat’a, telefonda “Bir numaranın işini bitirdik” dediği, kendi sesinden İnternete düşmüştü, yalanlayan olmadı. “Bir numara” dediği, Sayın Rauf Denktaş ve işi bitirilecek olan da her halde KKTC!


Talat’ın gözyaşları

Tam bu sırada, KKTC’nin “sözde” Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, açıklamış, 1983’te KKTC’nin bağımsızlığı için partisinde yapılan oylamada ‘hayır’ oyu kullanmış ve buna rağmen KKTC’nin bağımsızlığının ilan edildiği gün de ağlamış.

Özrü kabahatinden büyük, der ki:

    Ben tabii ‘Hayır’ oyu kullandım o zamanki şartlarda... Dahası büyük mücadele verdim ‘Evet’ çıkmaması için. KKTC’yi ilan etmek kadar yanlış bir hareket yoktu. O zamanın uluslararası konjonktüründe Türk tarafı aleyhine ters tepeceği aşikârdı. Çünkü Kıbrıs Türk Federe Devleti pekâlâ vardı. Türk tarafı, milliyetçi galeyanla kendi bindiği dalı kesecek cinsten bir karar aldı. Hem Kıbrıs Türk halkı zora sokuldu, hem Türkiye dünyada çok ağır baskılarla karşılaştı. Hesapsız bir hareketti, akılcı değildi... Bugüne gelelim. Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor, AB’yi istiyor, o yüzden beni göreve getirdi. Varsayın ki KKTC bütün dünya tarafından tanındı. Eski zamanlardaki gibi taksim olamaz ki artık. Ne olur? Federasyon olur. İki toplumun imzasıyla değil, iki devletin imzasıyla kurulur federasyon. Sonuç değişmez. Hatta o federasyonu kurarken çok daha rahat olmaz mıyız? Oluruz. Nihai sonuç, hedeflenenden farklı olmayacak ki! Yine federal bir Kıbrıs’a ulaşmış olacağız... ‘Hayır’ demeliydik. Sonra ceremesi neyse öderdik”.


KKTC’nin “eğreti” Cumhurbaşkanı bugün de aynı görüşte. Kendi başında olduğu devlete ihanet ediyor! Böylesine bir rezalet görülmemiştir!

Ama rezalet sadece bu da değil; gene Talat ifşa ediyor;

    AKP olmasaydı, AKP Türkiye’nin Kıbrıs politikasını değiştirmeseydi ne ben bu koltukta oturuyor olurdum ne de Annan Planı, bırakın kabul edilmeyi oya bile sunulabilirdi.”


Bugün, Hristofyas’la -KKTC’nin- Kıbrıs Türklerinin mukadderatını, tayin edecek adam işte bu adam! Ağlayarak karşıladığı KKTC’yi, gülerek Rumlara verecek. Ve Kıbrıs’ı AB’ye peşkeş çeken de AKP iktidarı.


Bir numara Denktaş

Erdoğan’ın “işini bitirdiği” Mücahit Denktaş’ın “işi”, mücadelesi bitmedi. Talat’ı uyardı; Halktan yetki almaksızın, uçuruma giden bir yola girildi, “Bu yol uçuruma giden yol”... Kıbrıs konusunda uzman Emekli Büyük Elçi Tugay Uluçevik der ki; “2002 sonundan itibaren Türkiye’de on yıllardır süren çözümsüzlüğün sorumlusu olarak önceki Hükûmetler ve özellikle Denktaş gösterilmemiş miydi? AKP ve Talat’ın siyaseti ne Kıbrıs sorununun çözümünü sağladı, ne Rumlar reddederlerken Kıbrıs Türk halkının Annan Plânı’na “evet” demesi üzerlerindeki ambargoların kaldırılması sonucunu doğurdu, ne de AB yolunda Türkiye’nin önü açıldı. Politika iflâs etti.”

Eğer AKP iktidarının “Kıbrıs siyaseti” ve açılımı bu ise, varın diğer açılımlardaki “bir adım önde yürüme”, “kazan kazan” politikalarındaki basireti, dirayeti, siz takdir edin!

Altemur KILIÇ - 4 Kasım 2009 / YENİÇAĞ

Resim
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x